GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:56
Tarih:04.02.2014

MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının geniş bir görev ve sorumluluk alanı olduğunu daha önce belirtmiştim. Ancak, iktidarın uyguladığı politikalar Türkiye'deki gidişatın gelişmeden ziyade sosyal dokuda bozulma istikametinde olmasından ötürü bu Bakanlığımızın görev alanı her geçen gün daralmak yerine genişlemektedir. Size sadece bir konuda, yüzlerce verilecek örnekten sadece bir örnek vermek istiyorum: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2'nci maddesi bu Bakanlığın görevlerini sıralıyor, (c) bendinde de "Çocukların her türlü ihmal ve istismardan korunarak sağlıklı gelişimini temin etmek üzere..." diye devam ediyor. Bakanlığın bu görevine rağmen, Millî Eğitim Bakanlığı sorumluluğunu üzerinde bulunduran bir şahıs Türkiye'de 5 yaşındaki 500 bin civarındaki körpe yavruyu ilköğretime başlamak zorunda bırakmak suretiyle bir yaş neslini özürlü ve problemli hâle getirmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görevleri arasında bunlara mâni olmak vardır ama bu gidişatın sebebi Hükûmettir, ilgili Bakan da Hükûmetin bir üyesidir. Daha önce ifade ettiğim gibi, Bakanlığın tamirat kabiliyeti, takati 1 ise Hükûmetin bozma ve tahrip etme takati ve gücü bindir. Dolayısıyla, bu açıdan baktığımız zaman, Türkiye'de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının görev alanı ve sorumlulukları her geçen gün gereksiz şekilde genişlemekte ve Bakanlık da bu sorumluluk altında ezilip gitmektedir.

Türkiye'de sosyal dokunun ve yapının bozulmasında ve çürümesinde birçok etken vardır sıralanabilecek, bunların içinde en önemlilerinden bir tanesi de Türkiye'deki fakirleşmedir. Fakirleşme öyle ileri boyutlara gitmiştir, öyle devam etmektedir ki iktidar da Türkiye'yle ilgili değerlendirmelerini, maalesef, Türkiye için kullanılamayacak, nüfus baskısı altında ezilmiş çok fukara ve çaresiz ülkelerde kullanılan, günlük kişi başına düşen 1 dolarlık harcama imkânıyla değerlendirmektedir. İktidar diyor ki övünerek, ekonomiden sorumlu Bakan başta olmak üzere: "Türkiye'de günlük 1 dolarla geçinen insan sayısını sıfırladık." Hâlbuki böyle bir ölçünün Türkiye için verilebilmesi, kullanılabilmesi yüz karasıdır. Dünya ölçeğinde bu rakamlar, çok fukara, kişi başına gelir seviyesi hâlâ 300-400 dolar civarında olan ülkeler için kullanılan bir ölçü olmasına rağmen, Türkiye'ye kullanılması reva görülüyor, ama öbür taraftan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının kendi sitesinde ve kendi ifadelerinde gösteriliyor ki Türkiye'de asgari ücretin üçte 1'iyle geçinmek zorunda kalan -asgari ücretin üçte 1'i 282 lira ediyor- 282 liranın da altında gelirle geçinmek zorunda kalan aile sayısı 2-2,5 milyondur. Bu 2,5 milyon ailenin fert sayısı 10 milyon 400 bindir. Bunlar fakir ailelerdir, çekirdek aile değildir, 4 kişi, 5 kişi değildir. 282'yi 5-6 kişiye bölerseniz, nerede günde 1 dolar? Ama bu 1 doların üzerine çıkarılmakla bu sayıyı azalttık diye de övünen bir iktidarın... Türkiye'de ekonominin üretimden kopup ranta dayanıp yolsuzluğun içine battığı hâlde dönen rakamlara dikkat ederseniz korkunç rakamlar vardır ortada. Bir türedi müteahhide günde 1 dolardan 1 milyon insana yardım edin derseniz, 360 milyon dolarla 1 milyon kişiyi 1 doların üstünde gelire çıkarmış olursunuz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MÜNİR KUTLUATA (Devamla) - Ama buna rağmen Türkiye'de rakamlar böyle kullanılmakta ve haksız dağıtılan kazançlar da -biraz önce konuşmamda ifade ettiğim gibi- diğer alanlara dağıtılmaktadır.

Durum budur. Takdirlerinize sunuyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)