GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:56
Tarih:04.02.2014

CHP GRUBU ADINA ERDAL AKSÜNGER (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum gecenin bu saatinde.

Evet, aslında tabii bu saatte bunu konuşmak, bu yasayı bir vesileyle halktan kaçırmanın temel noktalarından bir tanesi.

Şimdi, İnternet'le ilgili olarak gelen bu torba kanun içerisindeki maddeler, Plan Bütçe Komisyonunda da anlattığımız gibi, aslında devlet ile vatandaş arasındaki bir güven probleminin eseridir. Bugün ülkede, son on yıldır çok ciddi bir güven problemi yaşanıyor. Güven probleminin temelinde sizin yaptıklarınız yatıyor. Bugün sokağa çıktığınızda, yargıyla ilgili, vatandaşın öyle veya böyle bilgisine bir başvurun, yargıya güveniyor mu, kolluk kuvvetine güveniyor mu, yasamaya güveniyor mu veya hangi kuruma güveniyor, siyaset kurumuna güveniyor mu? Bu problemleri sokaktaki vatandaştan bire bir dinleyeceksiniz.

Arkadaşlar, İnternet'i yasaklamanız mümkün değil. Bu kanunun torba yasa içerisinde getirilme gerekçesi, aslında aralık ayından önceki Gezi'deki olaylar ve arkasından gelen büyük 17 Aralık depremidir.

Şimdi, birkaç şeyden bahsetmek istiyorum: TİB'in, bu ülkede bu kanunla yeni bir MİT fonksiyonuna getirilmek istendiğini çok açıkça söylemek istiyorum.

Bakın, arkadaşlar, iktidardan arkadaşlar çıkıp televizyonlarda anlatıyorlar, ben de dinliyorum bazı yerlerde, inşallah burada da anlatacaklar, bu soruların cevaplarını vermelerini istiyorum, "Yargı yerine koyuyorsunuz." dediler. Dediler ki: "Avrupa'da böyle bir yasal düzenlemeler var." İddia ediyorum, Avrupa'nın hiçbir kurumunda, hiçbir ülkesinde böyle bir düzenleme yok.

Bakın, getireceğiniz yasayla ne yapmaya çalışıyorsunuz? TİB'e bir kadro tahsisi yapıyorsunuz. Bu kadro tahsisi büyük ihtimalle kolluk kuvvetlerinden kaydırmalarla yaşanacak ve daha önce yaşanan, işte, özel hayatın gizliliği esasının ihlalinde yaşanan sorunlarda "Ya, biz mahkemeye gittiğimizde bir hafta bununla ilgili mahkemeden karar çıkartamıyorduk." diyorsunuz, şimdi dört saatte TİB başkanına başsavcı yetkisi vererek, kendisini mahkeme yerine koyan bir kurum yaratarak bunu engellemeye gideceksiniz.

Arkadaşlar, dinlerseniz bilgi vereceğim ben size ve ne yaptığınızı anlatacağım. Tabii, gecenin bu saatinde gerçekten de çok anlamsız kalıyor ama.

Şimdi, iddiamız vardı, arkadaşlarla Komisyonda konuştuğumuzda -bir komisyon raporu çıkmıştı, aslında Dinleme Komisyonunda da, İnternet Komisyonunda da bunlar çıktı- arkadaşlar dedi ki: "Biz Komisyonda bunları yazmıştık raporda." Doğru, yazmıştık ama hukuki temelli olarak yazdık bunları. Biz hiçbir zaman "TİB'i alın da MİT gibi davranın, yargı yerine koyun." demedik ki, böyle bir şey yok. Dört saatte kime veriyorsunuz yetkiyi de yapacak bu işi ya? Adam başsavcı mı ki TİB başkanı bunun kararını versin, mahkeme mi ki bunun kararını versin? Madem böyle bir şey var ortada, çıkarın, deyin ki 40 tane daha savcı koyalım Ankara'ya, bu savcılar gerekli olan kararları versin, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda da -ben hukukçu değilim ama- bir değişiklik yapılsın, bu değişiklikle desinler ki: "Yirmi dört saat içerisinde bu kararı vermek zorundadır." Peki, neden kolluk kuvvetinden adam getirip de kararı onlar verecekmiş ki? Neden?

Peki, özel hayatın gizliliği nedir ya? Gene bunun kararını vermesi gereken hukukun kendisi değil mi? Kim verecek bunun kararını? Sayın Bakan bana anlattığında "Ya, ben kendi yetkimi kaldırıyorum." dedi, "Ya, sizin yetkinizi kaldırmanız meselesi değil ki." dedim ben. Konu, gerçekten kendini demokrasiye adamış, öyle olduğunu iddia eden bir ülkenin kanunlar çerçevesinde bir iş yapması meselesi. Böyle bir şey yok ki burada, böyle bir şey yapılmıyor ki bu konuyla ilgili olarak.

Nereden getirecekler bu kolluk kuvveti dediğim veya bu kadroyu? MİT'ten getirecekler, nereden getirecekler. Ayrıca 75 tane de yeniden diyorlar ki sözleşmeli personel alınacak, onları nereden getireceksiniz? Ya, bu kadar adama ihtiyaç ne için var? Bir hızlı karar alma mekanizması için varsa, ya, 40 tane savcı daha getirin oraya, yirmi dört saatte alsın bu kararları, versin. Neden bunu yapmıyoruz? Ya, bakın, zaten ne yaparsanız yapın İnternet engellenmeyecek ama... Yani, bunu anlatmak istemiyorum, teknik olarak detayı çok; bilen arkadaşlar bilir, bunun engellenmesi mümkün değil. Zaten kanun öyle bir kanun ki teoride bir şeyler yazılmış, pratikte uygulanması da mümkün de değil yani. Diyor ki: "İçeriği kaldır." Nereden kaldıracak? Amerika'ya koymuşsa, bir server'da varsa, sen burada kanun çıkarıyorsun, oradaki adama "İçeriği kaldır." diyorsun. Kimin kanununu kime uygulatacaksın sen ya? Böyle bir şey olur mu ya, böyle bir mantık olur mu? Bunu bin kere anlattık.

Şimdi, ben dedim ki: "Devlet eliyle fişleme yapıyorsunuz." Arkadaşlar "Nasıl oluyor?" dedi. Ya, şimdi, trafiğin takip edilmesi meselesi var. Bir yılla iki yıl arasında, İnternet'e girip nerede tıklarsanız onların trafiğini özel şirketlere yani erişim sağlayan şirketlere "Bunu tutun." diyorsunuz. Niye? "Yarın öbür gün ola ki bunlarla ilgili problem varsa döneceğim. Hatta katalog suçları içinde varsa yargıya gitmesine lüzum yok." diyor. Ya, ben bunu da anlamıyorum, nedir bu katalog suçları? 8'nci maddeyle ilgili şunu çok açık söyleyeyim: Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak 5651'in 8'inci maddesiyle ilgili mahkûmiyet kararları bizim hakkımızda verildi ve ceza aldık. Yani, Avrupa Birliği "Kaldır bunu." diyor, biz hâlâ onu ellemiyoruz, "Avrupa Birliğinin dediği düzenlemeyi yapıyoruz." deyip yasak getiriyoruz.

Bakın, katalog suçlarında, size nelerin katalog suçunda olduğunu bir hatırlatayım isterseniz: İntihara yönlendirme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyuşturucu madde kullanılmasının kolaylaştırılması, sağlıkla ilgili madde temini, müstehcenlik, fuhuş, kumar ve Atatürk aleyhine işlenen suçlar. Peki, arkadaşlar, bunlar katalog suçu. "Bunları yargıya götürmeden, bunlarla ilgili konularda bir ihlal varsa engelleyeceğiz." diyorsunuz. Katalog suçu bunlar. Peki, terör katalog suçu niye olmuyor o zaman? Irkçılık neden katalog suçu olmuyor mesela? Bunların hepsi Ceza Kanunu'nda yok mu, ceza hukukunda yok mu? Var. Niye katalog suçu oluyor?

Dünyada tek hassas konu şudur: Çocuk istismarları. Cinsel olabilir, müstehcenlik konusunda olabilir, tek odur. Zaten bakın, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülkesinde çocukla ilgili konuda yasal çerçevede İnternet'ten erişim sağlayan hiçbir kurum buradaki hassasiyeti düşürmez yerlere. Bakın her yere. Peki, bu katalog suçların dışındaki bunlar katalog suçu değil mi? Peki, bu katalog suçunun içindekiler ceza hukukunda yok mu? Var. Peki, neden buraya konuluyor? Bunun açıklamasını yapamıyorlar. Yahu, bunun kaldırılması isteniyor, ceza hukukunda var zaten, biz de karşı değiliz bunların hiçbirisine, böyle bir şey yok. 9/A'da da diyor ki: "TİB Başkanı..." TİB Başkanı başsavcı olduğu için orada, kararı TİB Başkanı veriyor. Bu ülkede, yani, yargının tepesine oturan bir adam modunda TİB Başkanı oluyor. Yahu, bu ülkede uygulamalar problemi var. Dinlemelerde gördük problemlerin hepsini zaten. Yani, biz, Dinleme Komisyonunda şunu gördük: Adli olmayan dinlemelerde yargının verdiği kararlar istihbaratî dinlemelerle ilgili. Ya zaten bu ülkede en büyük problem, devlet imkânlarını kullanarak istismar edilen yerlerden çıktı, dışarıda bir çete yok, insanları dinleyen, fişleyen bir çete yok, yok öyle bir şey. Kim varmış, bana bir açıklasın. MİT mi bunu araştırıyor, Emniyet İstihbarat mı araştırıyor, kim araştırıyor, hangi kolluk kuvveti? Doğru değil, bunların hepsi uydurma işler. Bunların dışarıda herhangi bir çete mete araştırdıkları yok. Çünkü, Türkiye'de yaşanan bütün ihlallerin çoğu, devlet imkânlarını elinde bulunduran insanların, kolluk kuvvetinde verileri barındıranların suistimallerinden kaynaklanıyor ve şundan kaynaklanıyor... Şimdi, bu "paralel" kelimesi, tabii, gerçekten, çok rijit olmuş bir kelime oldu ama yahu paralelse ben size söyleyeyim: MİT kiminse, Emniyet İstihbarat başkasının. Yahu, devletin böyle kurumları olur mu? Evet, devletin böyle kurumları var yahu, iki kurum başkalarının.

Bir de, biz, hep yıllarca öğrendik, biz sol gelenekten gelen insanlarız, ben orayı bilmem ama "derin devlet" diye bir olgu vardı, bununla ilgili yazıldı, çizildi, o nereye gitti, onu da bilmiyorum yani. Bir de derin devlet var ortada, o nerede, onu da bilmiyorum. Çünkü, biz, şunu anladık ki: Derin devlet olgusuyla uğraşanlar yani ondan bahsedenler şu anda paralel devletten bahsediyor. İyi de, yahu, MİT'le Emniyet İstihbarat arasındaki fark şu, biz bunu daha önce de gördük yani: "MİT'teki adamlara güvenilir." Kim söylüyor bunu? Mevcuttaki iktidar söylüyor, ben söylemiyorum. MİT'e güveniliyor, Emniyet İstihbarata güvenilmiyor. Neden, neden? Bu kadroları kim getirdi? Problem buradan kaynaklanıyor yani. Şimdi, devlet tarumar olmuşsa, devletin kademelerinin hepsi yerle bir olmuşsa, bir vesileyle devlet ile vatandaş arasında bu kadar güven problemi varsa bu getirdiğiniz kanunların hepsi aslında boş hikâyelerin kendisi, bir tarafından baktığınızda.

O yüzden, teknik maddelerle ilgili şunu söyleyeceğim: Önümüzdeki süreçte... Vatandaşa öyle şeyler öğrettiniz ki, ya, vatandaş kendi kendine dijital okuryazarlığa gitti korkusundan. Adamlar, telefonla konuşma meselesinde "Beni dinliyor." diye, İnternet üzerinden protokolü olan WhatsApp gibi, Tango gibi yerleri öğrendiler ya. Türkiye'de manav ile bakkal bu işi öğrendi ya, korkudan öğrendi, siz öğretmediniz.

O yüzden, arkadaşlar, bu Kanun'un, 5651'in tümüyle, kökünden yeniden görüşülmesi lazım, yeniden düzenlenmesi lazım diyerek hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)