| Konu: | ÇORUM OLAYLARININ 32'NCİ YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2012 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Çorum olaylarının, Çorum katliamının 32'nci yıl dönümü. Otuz iki yıl önce bugün başlayıp, aralıklarla ve iki aşamada yaklaşık kırk gün süren olaylarda, içlerinde hamile kadınların, çocukların, yaşlıların ve engellilerin de bulunduğu 57 yurttaşımız faşist saldırganlarca yakılarak, vurularak, bıçaklanarak, işkence edilerek katledilmişlerdir. Katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğiliyorum.
Çorum katliamı, ülke genelinde işlenen siyasal cinayetlerden, Malatya, Maraş, Sivas, Gazi Mahallesi katliamlarından soyutlanarak sağ-sol çatışması olarak değerlendirilemez. Bu katliamlar, emperyalist güçler ve onların yerli iş birlikçilerinin, etnik ve mezhep topluluklarının iç içe yaşadığı Doğu, Güneydoğu ve İç Anadolu Bölgesi'nde gelişen toplumsal muhalefeti baskı ve katliamlarla susturmayı, solcu ve Alevileri göçe zorlamayı amaçlamaktadır. Çorum katliamı da bu olayların bir halkası ve uzantısıdır.
Değerli milletvekilleri, otuz iki yıl önce Gün Sazak'ın öldürülmesini bahane eden bir kısım saldırganlar, Çorum'daki sokak ve caddeleri işgale, Alevi ve solculara ait ev ve iş yerlerini yağmalamaya, tahrip etmeye ve yakmaya başlamışlardır. Saldırganlar, Çorum'un sokak ve caddeleriyle yetinmemişler, Çorum'un komşu il, ilçe ve köylerle de bağlantılı tüm yollarını işgal ederek kent merkezinin diğer yerleşim yerleriyle bağlantısını kesmişlerdir. Bu yollarda araçlar durdurulmuş, kimlik kontrolleri yapılmış, solcu ve Alevi olanlara dayak atılmış, işkence edilmiş ve bunların bir kısmı da katledilmiştir.
Bilahare, solcu ve Alevilerin yoğunlukta yaşadığı semtlere saldırılar başlamıştır. Maraş katliamından ders alan devrimci gençler ve vatandaşlar, barikatlar kurarak kendilerinin ve ailelerinin güvenliklerini sağlamaya çalışmışlardır. Maraş katliamından alınan ders, bu katliamın bu boyutta kalmasını sağlamıştır.
Aynı gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Dört gün süren ve polisin tarafsız kalamadığı bu saldırılar askerin araya girmesiyle bir parça hafiflemiştir ancak bu esnada kent, Beyrut ve Lefkoşa benzeri, ikiye, üçe bölünmüştür.
Olayların ikinci perdesi, yaklaşık bir ay sonra, 1 Temmuz günü, faşist saldırganların uzun menzilli ve otomatik silahlarla Alevilerin ve sol görüşlülerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere saldırmasıyla açılmış ve aynı gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. 4 Temmuz Cuma günü ise yeniden sokağa çıkma yasağı kaldırılmış, bunu fırsat bilen saldırganlar, cuma namazı çıkışında "Ey Müslümanlar, solcular ve Aleviler Milönü'ndeki Alaaddin Camisi'ne bomba attılar, namaz kılan Müslümanları katlediyorlar." diyerek halkı tahrik etmişlerdir. Bunun üzerine, camilerden çıkan kitleler, ellerine silah olarak ne geçirirlerse Alevilerin ve solcuların yoğun olarak oturduğu mahallelere doğru saldırıya geçmişlerdir. O gün bir polis panzeri de ölüm kusmuştur, yalnızca 4 Temmuz günü 17 kişi katledilmiştir.
Değerli arkadaşlarım, burada günümüze de iki vurgu yapmak istiyorum. Bugün iktidar, Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın başlangıcını simgeleyen 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın alanlarda kutlanmasını engellemiştir, karşıdır. Bunu niçin söyledim? Şimdi, olayların başlangıcından, Çorum olaylarının başlangıcından on gün önceye gidelim. Kendisini "Müslüman gençlik" olarak niteleyenler, 19 Mayıs Bayramı kutlama hazırlıkları sırasında, kız öğrencilerin kıyafetlerini bahane ederek şu bildiriyi dağıtmışlardır: "Müslüman, namusuna sahip çık. `19 Mayıs gösterileri' adı altında yine bacılarımızın namus, iffet ve hayâsına kahpece ve haince saldırılacak bir gün geliyor. Yüreklerimizi parçalıyor, içimize kan akıtılıyor. Yine Müslüman evladı kan ağlayacak, kâfir düzen tarafından soyularak en müstehcen ve kepaze kılıkta teşhir edilecektir. Ne mutlu canıyla, kanıyla, malıyla cihat edenlere." diye İslamcı Gençlik adına bir bildiri yayınlamışlardır.
İkinci vurgum da şu arkadaşlarım: Bugün TRT, iktidarın borazanıdır. O gün de yani 4 Temmuz günü de TRT, "Alaaddin Camisi'nin bombalanarak Müslümanların katledildiği" yalanını defalarca haber vermiştir. Çizgi aynı çizgi, toplumsal barışa hizmet etmeyen, toplumu etnik ve mezhepsel olarak bölmeyi amaçlayan çizgidir, günümüzde de varlığını sürdürmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bütün bunları yaraları kanatmak için anlatmadım, tarihten ders alınması, toplumsal barışa katkı sağlaması ve katledilenlerin anısı önünde saygıyla eğilmek için anlattım. Bugün de başta Başbakan olmak üzere AKP sözcüleri aynı çizgiyi sürdürmektedirler. AKP zihniyeti, kendisine benzemeyen, biat etmeyen hiç kimseye yaşam hakkı tanımak istememektedir.
Şunu belirtmek istiyorum: Biz size benzemek istemiyoruz ve benzemeyeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUFAN KÖSE (Devamla) - Eğer illa birisi benzeyecekse, sizler, bu adaletsiz düzene ve zalimlere binlerce yıldır köle olmayan bize benzeyeceksiniz.
Tüm yoksul halkımı saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Köse, teşekkür ediyorum.