| Konu: | CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ ALAATTİN YÜKSEL VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞI TARAFINDAN BUGÜNE KADAR AÇILAN, DEVAM EDEN VE SONUÇLANAN TÜM İHALELERDE YOLSUZLUK YAPILIP YAPILMADIĞININ BELİRLENMESİ VE GERÇEKLERİN TÜM BOYUTLARIYLA ORTAYA ÇIKARILMASI AMACIYLA 11/2/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 12 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 60 |
| Tarih: | 12.02.2014 |
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce 17 Aralıkta neler olduğunu bir kısaca hatırlayalım. Hoş, AKP'li milletvekili arkadaşlarımız bizim bundan söz etmemizden çok hoşlanmıyorlar, hatta bunu sürekli gündemde tutmamızı da ayıplıyorlar. Benim çok sevdiğim bir halk deyişi vardır "Ayıptır söylemesi, yapması değil." diye yani siz her türlü yolsuzluğu, rüşveti alacaksınız, her türlü hırsızlığı yapacaksınız, bunu dile getirenleri ayıplayacaksınız. Bu doğru bir şey değil.
İHSAN ŞENER (Ordu) - Ne kadar rahat söylüyorsun ya, ne kadar rahat böyle iftira atabiliyorsun!
SALİH KOCA (Eskişehir) - Belge göster bakalım, bir belge göster, hangi yolsuzluklar var? Dedikodudan başka bir şey bilmiyorsunuz.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Evet, 4 bakanla ilgili olarak hazırlanan fezlekelerle milyarlarca dolarlık yolsuzluktan söz ediliyor ancak bu bakanlarla ilgili düzenlenen fezlekeler hâlâ Meclise getirilmiyor. Sadece dün Meclise gelen 25 dokunulmazlık dosyası arasında eski Bakan Egemen Bağış ile ilgili bir dosya bulunuyor. Bağış'la ilgili gelen dosyada kişiye hakaret gerekçesiyle dokunulmazlığının kaldırılması isteniyor. Halk Bankası Genel Müdürünün evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolar çıkıyor, Başbakan iki gün önce El Cezire televizyonundaki röportajında bunun bir yolsuzluk olmadığını, yolsuzluk olabilmesi için devlet kasasından bir paranın çıkması gerektiğini, bu paranın devlet kasasından çıkmadığını iddia ediyor. Peki, Sayın Başbakan, bu para nedir o zaman, niye bu kadar büyük para, 10 trilyon Türk lirası evdedir, niye ayakkabı kutulularının içindedir? Bir memurun, hem de bir banka müdürünün evinde bu kadar büyük nakdin bulunması doğal mıdır?
İçişleri Bakanının oğlunun evinde 7 adet kasanın, para sayma makinesinin bulunması... Bakan operasyon sırasında oğluyla telefonda konuşuyor. Bakan "Oğlum, evde kaç para var?" diye soruyor. Oğul: "Sen biliyorsun baba, çok kalmadı, 3-5 kuruş işte." Bakan: "Kaç para oğlum?" Oğul: "1 trilyon işte baba." Bakan, oğluna akıl veriyor, "Bu parayı Sarraf'a danışmanlık yaptığın için ondan aldığını söylersin, hatta yeğenin onun yanında çalışıyor, yeğeninin sana olan borcunu ödediğini söylersin." diye de akıl veriyor. Bakan Zafer Çağlayan'ın kolunda 700 bin TL'lik hediye saat... Bunlar rüşvet değil mi Sayın Başbakan? Sahi nerede bu eski mağdur bakanlarımız? Gelseler de şuraya, Meclise hem gözümüz şöyle 700 bin liralık bir saat görse hem de bize neler olup bittiğini bir anlatsalar diyorum. Tüm bunlar yaşanırken yolsuzlukların üzerine gideceğinize, üstünü örtmeye, kapatmaya, dikkatleri başka alanlara çekmeye çalışıyorsunuz çünkü ucu size de dokunuyor.
Oğlunuzun başında olduğu vakıf TÜRGEV hesabına 90 milyon 999 bin 90 lira para yatırılması iddialarına, askeriyeden maliyeye, iş adamından belediyelere herkes vakfa arazi ve arsa yağdırıyor iddialarına yanıt vermiyorsunuz. Hani, insanın aklına kötü şeyler geliyor. Yoksa bu vakıf işi, Osmanlı işi rüşvet ve yolsuzlukla, nüfuz ticaretiyle servet edinmek işi midir? Başbakan ne diyor? "Bu, paralel devlet işidir." diyor.
Değerli arkadaşlar, 17 Aralık operasyonundan sonra nur gibi bir devletimiz daha oldu: Paralel devlet. Bu paralel devletle ilgili Amerikalı bir tarihçi Robert Paxton ilk kez bu deyimi kullanıyor fakat bu deyimi, öyle devlet içinde devlet anlamında, derin devlet anlamında kullanmıyor. Nazi Almanya'sında, Hitler Almanya'sında, kendi ideolojileri doğrultusunda, kendileri gibi düşünmeyen muhalifleri yok etmek için, Yahudilere soykırım uygulamak için, Gestapo ve SS'ler gibi oluşturulmuş paralel yapılardan söz ediyor. İtalya'da, Mussolini İtalya'sında, faşist ideoloji doğrultusunda muhalifleri yok eden kara gömleklilerden söz ediyor.
Başbakan ne yapıyor? Önce, özel görevli Adalet Bakanı atıyor. Özel yetkili Bakan Bekir Bozdağ, müsteşara ve savcılara, bu rüşvet operasyonunun durdurulması için baskı yapıyor. Yürütmenin özel görevli Bakanı, bakın, bugün, dün bombadan daha tehlikeli bulduğunuz kitabın yazarı Ahmet Şık'ı, Nedim Şener'i Avrupalarda övüp masum olduklarını, hapse girip yargılanmalarının cemaat işi olduğunu anlatmaya çalışıyor. Başbakanın havuz lideri olarak belirlediği Binali Yıldırım'a bağlı TCDD İzmir Liman İşletmeleri yolsuzluğunda 14 kişi tutuklanmıştır. Bu tutuklananlar arasında bacanak Cemo da rüşvet, yolsuzluk operasyonu içinde bulunan... Bu "Cemo" ifadesini ben kullanmıyorum, Cemalettin Bey'in TCDD Genel Müdürüyle yaptığı konuşmalarda TCDD Genel Müdürü kendisine bu rüşvet ve ihale meselelerinde yardımcı olurken "Cemo" diye hitap ediyor. Cemo, önceden haberdar edildiği için, uygun günde gidiyor ifade vermeye, uygun savcıya, mesai saati dışında gidiyor ve tabii ki salıveriliyor. Tutuklananlar arasında, Liman İşletme Müdür Yardımcısı Birol Bafra da var. Kendisi, Samsun'dan İzmir'e atanmış. Bafra'yla birlikte, limandaki dökme yük taşımacılığı ihalelerinin hemen hepsini Samsun merkezli Ahtapot Denizcilik almaya başlamış, hemen bütün ihaleler Ahtapot Denizcilik'e veriliyor. 21 ihaleye fesat karıştırıldığı ve 38 rüşvet olayının yaşandığı iddiası var. Bu iddialar, İzmir Denizcilik sahibi Halil Demir'in ifadelerinde de çok açık biçimde yer alıyor. Rüşvetlerin bacanak Cemo tarafından jammer kullanılarak AVM tuvaletlerinde alındığı tespit ediliyor.
Binali Yıldırım'a bağlı İzmir Liman İşletmeleri yolsuzluğunu kapatmak için savcılar tehdit edildi; emniyet müdürleri, emniyet müdür yardımcıları görevden alındı; İzmir'de yüzlerce polisin, Türkiye'de 6 bin polisin görev yerleri değiştirildi, bazılarının 2-3 kez görev yerleri değiştirildi; bu kış kıyamette eşleri işlerinden oldu, çocukları okullarından oldu.
Değerli milletvekilleri, aslında, AKP'yi destekleyen avukatlar, avukatlar derneği, Adalet ve Hukuk Derneği, Bağımsız Hukukçular Platformu, Genç Baro ve Yargıda Reform Grubu isimli 5 platformun üyesi avukatlar Başbakan Erdoğan, Adalet Bakanı Bozdağ, İçişleri Bakanı Ala'nın da aralarında bulunduğu 12 kişi hakkında yargı görevini etkilemeye teşebbüs, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, T. C. organlarını aşağılama, suçluyu kayırma iddiasıyla suç duyurusunda bulundular. Yapılan teknik takipler sonucunda, rüşvet olarak toplanan paraların kamu ihalelerine karşılık olarak verildiği, bu ihalelerle ilgili listenin Binali Yıldırım tarafından tutulduğu ve örgüt üyelerini gerek kendi aralarında gerekse TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ve Karayolları Genel Müdürü ve diğer TCDD yetkilileriyle görüşmeler yaptıkları ve taahhüt edilen ihaleleri takip ettikleri tespit edilmiştir. Ulaştırma eski Bakanı Yıldırım'ın başında bulunduğu Bakanlık bünyesindeki kurumların yapım ihalelerini bazı iş adamlarına verdiği, karşılığında yüzde 10 kâr, komisyon istediği belirlendi. Binali Yıldırım'ın, Ulaştırma Bakanlığı bünyesindeki kamu ihalelerinin kime verileceğinin listesini yaptığı, hangi ihaleyi hangi firmanın alacağını daha önceden belirlediği açıkça ortaya çıkmıştır. ATV, Sabah yolsuzluğunda Hükûmete yakın iş adamlarından 630 milyon dolar para toplama işi de Binali Yıldırım'a verilmiştir.
Binali Yıldırım, Ahlatlıbel'deki PTT'nin sosyal tesislerinde iş adamlarını toplayıp 8 iş adamına "İki ay içinde 630 milyon dolar para vereceksiniz." diyor. İbrahim Çeçen ve Mehmet Cengiz Bakan Binali Yıldırım tarafından Ankara'ya çağrılıyor. Binali Yıldırım toplantıda, Turkuvaz grubunun Cengiz, Kolin ve Limak grupları tarafından satın alınmasını emrediyor Başbakan talimatıyla. Toplantının ardından, önceden ihale verilmeyen Çeçen'den de para istendiği için Çeçen buna isyan ediyor, para vermeyeceğini söylüyor. 300 milyon ABD doları ödeme yaptıkları anlaşılan Cengiz, Kolin, Limak üçlüsü ihtiyaç duydukları paranın bir kısmını Ulaştırma Bakanının aracılığıyla Ziraat Bankasından, Arap Türk Bankasından alıyorlar. Cengiz İnşaatın patronu "Ama hakikaten iyi bir şey oldu, Binali kalırsa yaşadık." diyor çünkü Binali kalırsa ihaleleri onlar alacaklar. Bu paralar karşılığında para aktarımında bulunan şirketlerine Palu-Genç demir yolu ihalesi, Erzincan-Diyarbakır-Mardin demir yolu ihaleleri gibi birçok ihalenin -kendilerine- verileceği sözü veriliyor.
Hükûmet, hükûmet değil sanki suç örgütü arkadaşlar. "Tape"lerde kayıt dışı 100 milyon TL'lerin ödendiği anlaşılmıştır, bu kurumların varlığı biliniyor, Maliye Bakanı acaba bu kurumlarla ilgili ne yaptı? Türkiye'nin en saygın kurumlarının üzerine giderken bunlarla ilgili ne yapılmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - Bu nedenle, Binali Yıldırım'ın bakanlığı dönemi boyunca açılmış, sonuçlanmış veya devam eden ihalelerde yolsuzluk yapılıp yapılmadığının belirlenmesi...
BAŞKAN - Sayın Yüksel, teşekkür ediyoruz.
ALAATTİN YÜKSEL (Devamla) - ...gerçeklerin tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması için kamuoyunun aydınlatılması gerekmektedir.
Hepinizin, bu anlamda, Binali Bey'i de aklamak istiyorsanız desteğinizi bekliyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)