GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE'DE ÇOCUK HAKLARI İHLALLERİNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:61
Tarih:13.02.2014

AYŞE ESER DANIŞOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'de hakları ihlal edilen en kırılgan grup olan çocuklar üzerine gündem dışı söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizin her yerinde yıllardır çeşitli çocuk trajedileri yaşanıyor. Bunlar gündemin kıyısında bir gün yer alıp daha sonra unutulup giden çocuklar. Benzer olaylar çağdaş demokrasilerde olduğu zaman yer yerinden oynuyor, sorumlular bulunuyor, istifalar oluyor, bir daha olmasın diye sert tedbirler alınıyor ve sonunda olaylar toplumların hafızasına kazınıyor. Bizim sözde demokrasimizde ise her ihlal normalleştiriliyor ve sonunda toplum bu durumu hayatın bir parçası olarak kabulleniyor. Çocuklar konusunda bütün yetişkinlerin duyarlı olmaları beklenirken şiddete uğrayan çocuklar, çocuk intiharları, tecavüzler, tacizler, sağlıksız koşullarda hayat mücadelesi veren, bu yolda ölen, sakatlanan çocuk işçiler Hükûmeti hiç de yaralamıyor. Yaralamıyor olmalı ki konunun hiçbir önceliği yok. Bizim demokrasimizde pek çok olayın sorumlusu da yok. Çocuk ceza infaz kurumlarında kalan devlete emanet çocukların işkence ve her türlü kötü ve onur kırıcı muameleye maruz kalmaları konusunu takip eden, sorumluluk alan, kusurlu, suçlu bulunan, görevden alınan, bu iddialara konu davranışların bittiğini ortaya koyan yok. Hiç bu çocuklar aklınıza geliyor mu? 13 yaşında kafası pres makinesine sıkışıp ölen Ahmet'i hatırlayan var mı? Böyle bir olay tekrar etmesin, çocuk işçi kalmasın diye denetimler yapılıyor mu, yeterli düzeyde mi? Hayır. Birçok olay "Kaza oldu." diye örtbas ediliyor, ortada gene sorumlu yok. 14 yaşında evine ekmek almaya giderken başından gaz fişeğiyle vurulup aylardır komada yatan Berkin Elvan için Hükûmetin kılı kıpırdamadı. Uludere'deki toplu çocuk katliamı bile bir infial yaratamadı, "Onlar kaçakçı." denildi. Patlayıcılar, mayınlarla ölen, yaralanan çocukları, Uğur Kaymaz'ı, Ceylan Önkol'u, Enes Ata'yı, Mehmet Uytum'u, bunları hatırlıyor musunuz? İktidar sizsiniz, sorumlu sizsiniz. Soruşturmaların çoğu davaya bile dönüşmüyor, takipsizlik kararı veriliyor. Peki, siz takip ediyor musunuz?

Değerli milletvekilleri, bir diğer çok önemli çocuk istismarı alanı erken yaşta yapılan evlilikler. Siirt'te 12'sinde evlenen, 13'ünde anne olan, 14'ünde ölü bulunan Kader Erten'i umarım unutmamışsınızdır. Ülkemizde ehliyet alma yaşı, oy kullanma yaşı, yargıya başvurma yaşı 18 ama 16 yaşında evlenilebiliyor. Yani evlenmek, çocuk sahibi olmak araba kullanmak kadar bile ciddiye alınmıyor. Türkiye Barolar Birliği 2013 verilerinde, ailelerin çocukların yaşlarını büyütüp evlenme izni almak için başvurularında yüzde 94 artış olduğu görülüyor. Aileler neden küçük kızlarını evlendirmek için bu kadar acele ediyorlar hiç merak ediyor musunuz? Neden bunun sosyolojik, ekonomik sebepleri araştırılmıyor, bu çocukların eğitimde kalmaları için bir gayret sarf edilmiyor? Burada el birliğiyle oluşan bir zincir var; çocukla evlenen adam, nikâhı kıyan imam, "Dur." demeyen muhtar, düğünde halay çekenler, sessiz kalanlar, çocuğu koruyamayan devlet, yaptırım uygulamayan adalet... Ancak çocuğun başına bir felaket geldiği zaman bir haber oluyor, işte bu kadar. Bakanlığın çocuk gelin dramı konusunda samimi olmadığını düşünüyorum çünkü Temmuz 2013 tarihinde kurulan Komisyon sadece bir kere toplanmış. Bu da, konunun hafife alındığının delili olsa gerek.

En son, Denizli'deki tecavüz vakasını da burada belirtmeden geçemeyeceğim. 16 yaşında kız çocuğu için "Bira içti." diye davanın tecavüz davası olmadığına karar verildi. Bu çocuğun hakkını devlet koruyamıyor, peki kim sorumluluk alacak?

Değerli milletvekilleri, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni Türkiye 1995 yılında yürürlüğe koydu. Ancak sivil toplum raporları en fazla çocuk ihlalinin yaşandığı ülke olduğumuzu söylüyor. Devletin, Hükûmetin, çok çocuk doğurulması dışında uluslararası sözleşmelere dayalı bir çocuk politikası maalesef yok, çocuklar korunamıyor. Ben, bir milletvekili olarak bunları size hatırlatmayı bir borç bildim.

Saygılar sunarım. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)