| Konu: | MHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 112 |
| Tarih: | 29.05.2012 |
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun, Türkiye'nin en önemli meselelerinden biri olan tarımın sorunları üzerine verdiği araştırma önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; tarım şu anda dünyada en stratejik meslek gruplarından biri hâline gelmiştir. Bazı değerlendirmecilerin, yakında çiftçilerin Lamborghini arabaya bineceğinden bahisle tarımı önemsedikleri yolunda değerlendirmeleri de dikkate alınırsa, tarımın, bir tarım ülkesi olan Türkiye için, Orta Doğu ve Avrupa'ya yönelik stratejik bir noktada da olan ülkemiz için bir başka stratejik önem olarak değerlendirilmesi gerektiği gayet açık ve net ortadadır.
Tarımda pamuk çiftçimiz vardır, patates çiftçimiz vardır, zeytinyağı üreten çiftçilerimiz vardır, pancar üreticilerimiz vardır, et ve süt üreticilerimiz vardır ve maalesef, bugün itibarıyla bunların hepsinin sorunları yığınla ortada bulunmakta, Hükûmetin aldığı tedbirler de bu sorunların hâlli noktasında netice vermemektedir. Yani biz tarımın sorunlarını her dile getirdiğimizde, Hükûmetin değerli yetkilileri, iktidar partimizin yöneticileri ve sözcüleri çıkıp tarıma verdiği desteklerden bahsetmekte ve bunların misliyle arttığını ifade etmekte ama ortadan olan bir gerçek daha var ki tarımın sorunları olduğu gibi yerinde durmaktadır.
Elbette ki bu destekler ortadadır, verilen destekler yetmemektedir. O zaman, bunun başka tedbirleri olması gerektiği noktasında Meclisimizin, Hükûmetimizin düşünmesi gerekmektedir. Mesela zeytinyağı. Benim ilimde Altınözü ilçem var ve genelde Altınözü'nün geliri zeytinyağındandır. Hiç beğenmediğimiz, zaman zaman eleştirdiğimiz, âcizlikle suçladığımız, beceriksizlikle suçladığımız 57'nci Hükûmet döneminde zeytinyağının fiyatı -eski parayla- ortalama 6 milyon 250 bin lira. 2012 yılı yani içinde yaşadığımız yılda -bölge milletvekillerimiz de sorabilir- bu zeytinyağı 4 milyon bile etmiyor. Aradaki yıllarda da 3 ila 5 milyon arası -5'i geçmemiş, bu yıl onun da altına düşmüş- ve bu yıl tahminî maliyet 6-7 milyon.
Peki, bu zeytinyağına ne destek verilmiş? 2012 yılı ton başı 500 milyon yani dolar üzerinden hesap edersek 260-270 dolar. Aradan geçen yıllar içerisinde -2002'den itibaren- yani Hükûmetinizin, AKP İktidarının zeytinyağına verdiği ton başına destek de 150-250 milyon arası.
Peki, 57'nci Hükûmet nasıl başlamış? 1999'da göreve gelir gelmez ve deprem şartlarına rağmen zeytinyağı üreticisinin içindeki krizi görmüş ve 400 dolarla başlamış. Bugün, yaklaşık on iki yıl-on üç yıl sonra bulabildiğiniz rakam buraya dahi ulaşmıyor, aradaki yıllarda da bunun yarısına kadar dahi destek verememişiz. Yani Hükûmetimizin destek anlayışını ifade etmek adına bunu söylemek durumunda kalıyorum.
Tabii bunun yanı sıra her alandaki üreticinin sorunları ve girdi sorunları adına da mazot, gübre, ilaç, işçi maliyetlerinin aradan geçen 2002'yle 2012 arasında kalemine göre 3, 5, 8, 10 kat arttığını ifade ediyoruz ve bunu görüyoruz.
Burada patates üreticilerine de bakmak istiyoruz. Patates üreticileri altı aydır evlerine para girmemesinden yakınıyor. Nevşehir'de üretici dondan etkilendi. Bu bilgiyi yeni aldım ve ürünün yüzde 60'ı tarlada kalıyor. Geri kalan patates maliyetine satılıyor. Patatesler traktör kasalarında, depolarda çöpe atılmayı bekliyor. Dertlerini dinleyecek yetkili bulamayınca jandarmayla karşı karşıya geliyorlar Nevşehir köylüleri. Şimdi, maliyetin altında patates satan üreticilerimiz sadece Nevşehir değil Afyon, Orta Anadolu bundan geçiniyor. Hacizle karşı karşıya kalıyor. Buna herhâlde bu bölgenin değerli milletvekilleri itiraz etmeyecektir diye düşünüyorum çünkü bunların hepsi ortada olan gerçekler.
Bunun yanı sıra, değerli Meclis, çiftçinin maliyetleri vardır. Bu maliyetlerin arasında mazot, gübre, ilaç ve -pamuk için konuşuyorum- toplama ücretleri, bunlar çok yüksek paralardır, çok yüksek girdilerdir. Bunlar kadar önemli olan bir de elektrik faturaları vardır. Şimdi ben size soruyorum: Çiftçi elektrik faturalarını aylık ödeyebilir mi? Bunun bir mantığı var mı, bunun bir izahı var mı? Yani altı ayda bir mahsul alan çiftçi, elektrik faturalarını her ay nasıl ödeyecek? Hangi gelirle, nereden aldığı parayla bunu ödeyecek?
ALİM IŞIK (Kütahya) - Ödeyemiyor zaten, ödeyemiyor.
ADNAN ŞEFİK ÇİRKİN (Devamla) - Muhtemelen de ödeyemeyecek. Bir ayda ne yetişir? Kırk günde belki turfanda da yetişse yetişse salatalık yetişir. Yani bir zamanlar -Allah selamet versin- eski Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, kırk günde yetişen öğretmenlerden dolayı "Kırk günde ne yetişir arkadaşlar?" diye sordu ve cevabını da kendi verdi, "Yetişse yetişse hıyar yetişir." dedi. Yani bir ayda ne yetişecek, çiftçi hangi ürünüyle, hangi imkânıyla bu elektrik faturasını ödeyecek? Şimdi burada bir gerçek var.
Et ve süt üreticileri krizde. Bu da gerçek. Yani Türkiye birçok malın, stratejik malın, gıda ürününün artık ithalatını yapar duruma geldi. Buğdayın ithalatını yapar duruma geldi. Etin ithalatını yapar duruma geldi. Canlı hayvanın ithalatını yapar duruma geldi. Yani bunlar, Hükûmeti şapkayı önüne koyup düşündürmesi gereken önemli sorunlardır.
Değerli Meclis, bu sorunların elbette ki hâl çaresi vardır. Mesela alınan bazı tedbirler de vardır, onları da ifade etmek lazım. Bu okullara süt projesinin nispi olarak faydası olmuştur. Bunu da kabul etmek ve buna da teşekkür etmek gerekiyor. Belki süt fiyatlarını yükseltmemiştir ama çok daha fazla düşmesini, süt sanayicilerinin süt fiyatlarını çok daha fazla düşürmesini, süt spekülasyonu yapmasını engellemiştir. Yalnız takdir edersiniz ki bunlar palyatif çözümlerdir. Bunlar sorunun asıl çözümünden uzaktır.
Türkiye'de kooperatifçilik sistemi reorganize edilmeli ve reformist bir anlayışla bu organize edildikten sonra hayvancılığa, etçiliğe, sütçülüğe yararlı hâle getirilmelidir. Almanya bunu çözmüş. Biz niye çözemiyoruz? 3.600 kooperatifini 350'ye düşürmüş, denetçilik sitemini geliştirmiş ve aynı zamanda etçilik ve sütçülük konusunda önemli atılımlar yapmıştır. Bunu elbette ki biz de yapabiliriz.
Ancak rica ediyoruz ve bu araştırma önergesinin bilhassa iktidar partisi milletvekilleri tarafından oylanmasını ve olumlu yönde oy kullanmak suretiyle hep birlikte iyi niyetle şu çiftçimizin sorunlarının bir an evvel çözüme kavuşturulması adına oturup bunu tartışmayı istiyoruz ve bu konuda sizden destek bekliyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinize çok teşekkür ediyor, en derin sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, size de teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Çirkin.