GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:61
Tarih:13.02.2014

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

546 sıra sayılı Teklif'in 19'uncu maddesi üzerine söz almış bulunuyorum. Önergemizin de kabulünü takdirlerinize sunuyoruz.

Bu madde, 19'uncu madde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına seçilen mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine ilişkin yöntemi belirliyor. Biliyorsunuz, saye-i iktidarınızda Türkiye'de ikili bir yapı oluştu. İl özel idaresi olan iller var, il özel idaresi olmayan iller var. İl özel idaresi olan illerde farklı bir yöntem, il özel idaresi olmayan illerde ise farklı bir yöntem belirliyorsunuz.

Biliyorsunuz, il özel idarelerinin faaliyette olduğu illerde hayırsever vatandaşlar arasından vakıf mütevelli heyetine 2 üyeyi il genel meclisleri seçiyor. Eskiden valiler seçiyordu, sonra 2005 yılında yapılan değişiklikle il genel meclisleri seçer oldu.

Özel idarelerin kaldırıldığını, 30 ilde kaldırıldığını biliyorsunuz. Tabii, bu 30 ilde il özel idareleri kaldırılınca vakıf mütevelli heyet üyelerinin nasıl seçileceğine dair bir boşluk doğdu. Şimdi, il genel meclisinin daha önce seçtiği üyeleri valinin seçimine sunuyorsunuz, daha doğrusu, vali seçiyor, vali atıyor.

Gene, biliyorsunuz, vakıfla aynı amaç güden sivil toplum örgütleri de kendi temsilcileri arasından birini vakıf mütevelli heyeti üyesi olarak seçiyorlar. Şayet o amacı güden STK yoksa gene il genel meclisleri seçiyordu, dolayısıyla 3 üyeyi il genel meclisleri seçiyordu. Şimdi o üyeyi de valiye seçtiriyorsunuz, ilçelerde de kaymakamın önerisi üzerine valiye seçtiriyorsunuz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, ne olursa olsun biz hukuka uygun davranmak zorundayız. İl genel meclislerine verilen görevler, genel itibarıyla belediye meclislerine verildi. Daha önce il özel idarelerinin yaptığı görevlerin büyük bölümü, hemen hemen tamamı, büyükşehir belediyelerine devredildi. O zaman, bunun doğal sonucunun ne olması gerekirdi? Daha evvel il genel meclislerinin seçtiği vakıf mütevelli heyet üyelerinin de büyükşehir belediye meclislerince seçilmesi gerekirdi ama siz onu yapmıyorsunuz. Niye? Çünkü tüm belediyeler, büyükşehir belediyeleri sizin yönetiminizde değil. Büyükşehir belediyeleri sizin yönetiminizde değilse, o zaman, belediye meclisleri de sizin istediğiniz kişileri vakıf mütevelli heyetine seçmeyecekler. Bunu önlemek için ne yapıyorsunuz? Vakıf mütevelli heyet üyelerini valilere seçtiriyorsunuz yani geriye döndünüz, 2005'ten öncesine döndünüz. Hâlbuki siz, yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğini her ortamda dile getiren bir partisiniz ama her alanda olduğu gibi, maalesef, söylediklerinizle yaptıklarınız uyuşmuyor. Burada da uyuşmuyor, farklı şeyler söylüyorsunuz, farklı şeyler yapıyorsunuz. Siz "Biz yerel yönetimlere daha fazla yetki vereceğiz." diyorsunuz, onları kaldırıyorsunuz. Belediyelerin imar yetkilerini aldınız, TOKİ'ye verdiniz, "Yerel yönetimleri güçlendirdik." diyorsunuz. E, şimdi belediye meclislerine verilecek yetkiyi alıyorsunuz, valiye ve kaymakama veriyorsunuz, "Yerel yönetimleri güçlendiriyoruz." diyorsunuz. Bu ne biçim bir güçlendirmedir, yerel yönetim böyle mi güçlendirilir?

Şimdi, demin Sayın Akçay da değindi, tabii, vakıflar ne yapıyor? Vakıflar, fakruzaruret içerisinde bulunan vatandaşlarımıza yardım etmek üzere kurulmuşlardır. Bunun siyasete kesinlikle alet edilmemesi lazım ama son yıllarda bunun maalesef siyasete alet edildiğini görüyoruz. Elektriği olmayan köylere buzdolabı gönderildiğini gördük. Bu, vakfın kuruluş amacıyla bağdaşmıyor. Vakıf, gerçekten hayırsever yurttaşlarımızın da katkısıyla elde edilen kaynağın muhtaç olanlara aktarılmasıdır, tersini yapıyorsunuz. Şimdi, tabii, bunu söylemişken her alandaki dürüstlükten bahsediyoruz. Bir ülkede rüşvet, yolsuzluk varsa o zaman bu vakıflar amacına uygun hareket etmez.

Şimdi, bakınız, yolsuzluk değişti, yolsuzluğun tanımı değişti arkadaşlar. Sayın Başbakan diyor ki: "Ben 'yolsuzluk' dendiğinde şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu soyulmuyor mu? 'Ayakkabı kutusu içerisinde' söylenen olaylar, Halk Bankasından alınan ya da soyulan para değildir." Arkadaşlar, öyle bir tanım olur mu? Bakın, G7 toplantısında, Sayın Başbakanın da katıldığı toplantıda Sayın Başbakanın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Serindağ.

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) -...eline de verilen bir rapor var ve orada rüşvetin tanımı yapılmış. Bunu dikkatle okumanızı öneririm.

Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür ederim.