GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:61
Tarih:13.02.2014

MEHMET ALİ SUSAM (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge aslında genel madde olarak katıldığımız ve önergeyle de daha iyi anlaşılır olmasına katkı koyduğumuz bir olaydır. Nedir bu madde? Organize sanayi bölgelerinde mülk sahibi olmuş insanların mülklerini leasing vasıtasıyla, bir leasing (finansal kiralama) şirketine vermek ve oradan finans elde etmek. Yani, bu finansmanın, leasing yoluyla elde edilen finansmanın ucuzluğundan, vergi indirimlerinden ve belirli desteklerinden yararlanarak içinde bulunduğu koşullarda sanayinin gelişebilmesi için bir yeni finans kaynağı yaratma noktasındadır. Bugüne kadar organize sanayi bölgeleri bunun leasing yapılmasını engelliyordu, bu düzenlemeyle bu leasing yapılmasının önü açılmıştır. Bu anlamıyla, desteklediğimiz ve olumlu bulduğumuz bir konudur.

Ama, Türkiye'de, bu noktada, organize sanayi bölgelerinin ve sanayinin içinde bulunduğu durumu bu değişiklikle birlikte sizlerle ve kamuoyuyla paylaşmakta yarar vardır.

Değerli arkadaşlar, sanayicimiz 2014 yılına çok umutsuz ve sıkıntı içinde girmektedir. Bakın, bugün gazetelerin ve medyanın ekonomi bölümlerine baktığınızda, FED analistlerinin yaptığı değerlendirmede, gelişmekte olan 15 ülke arasında Türkiye kırılganlık olarak bir numaralı ülke. Yani şu an, dünya finans çevreleri Türk ekonomisine kırılganlık açısından en riskli ülke olarak bakıyorlar. Peki, bu ne olabilir, ne var bunda diyebilir miyiz? Diyemeyiz çünkü bizim kırılganlıkta en riskli ülke olmamız demek, sürekli sıcak paraya ihtiyaç duyan, bu yıl için yaklaşık 130 milyar kısa vadeli borç ödeyecek özel sektörün sıcak para bulmasında, bulduğu paranın faiz oranlarının yüksekliğinde, Türk lirası cinsinden dolar karşısında ödediği paralara baktığınızda Türk sanayicisi çok ciddi sıkıntıyla karşı karşıyadır. Bakınız, 17 Aralıktan bu yana, dolarla borçlu olan Türk sanayisi borcunu yüzde 20 daha artırmış durumdadır, yüzde 20. Bunun altından kalkmak çok kolay iş değildir. Sanayinin kârlılığına baktığınızda, iki ay içerisinde borcu yüzde 20 artan bir sanayici için geleceğe umutla bakmak mümkün olabilir mi? Mümkün değildir.

Peki, bu nasıl bu hâle gelmiştir, neden böyle olmuştur? Çünkü, Türk sanayisinin bu hâle gelmesinin altında Türk hükûmetlerinin yani Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetinin on bir yıldır uyguladığı politikalar yapmaktadır. "Yüksek faiz, düşük kur" politikalarıyla, bir birikime dayanmadan, kendi kaynaklarıyla yatırım yapmak yerine borçlanarak yapılan yatırım ve ithalatın cazip hâle geldiği bir sanayileşme, ara malı üretiminden vazgeçerek düşük döviz kuru nedeniyle ithal ara malı yapan bir sanayi, bugün geldiği nokta itibarıyla çok ciddi bir borç riskiyle karşı karşıyadır. Bu borç riskiyle karşı karşıya olan sanayiye el uzatmak yerine, bugün geldiği durumda onu bu sıkıntılardan kurtarmak yerine, bu Parlamento, iki aydır, 17 Aralıkta ortaya çıkan yolsuzlukların üstünü örteceği yeni yasal ve hukuksal zeminler arama noktasındadır.

Bakınız -konuşmamın ikinci kısmında değineceğim- bir ülkenin hukuk sisteminin bu kadar sık değiştiği anda, bu ülkenin sanayisinin borç bulma riski de yükselir, yabancı yatırımcının bu ülkeye gelip risk alması da sıfır noktasına düşer. Yabancı yatırımcıya bu kadar ihtiyaç duyan bir ülkede hukuk sisteminizi her gün değiştirdiğinizde başınıza gelecek olan şey, size güvenin sıfıra inmesidir. Biraz sonra bu konuda diğer yönlerine de değineceğim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)