GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Önergenin aleyhinde değiliz, taşeron işçilerle ilgili bu ülkedeki bütün kurumların ivedilikle seferber olması, yasamanın da buna dönük üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerektiği düşüncesindeyiz, kanaatindeyiz. Çünkü dünyada en ilkel kölelik sisteminden daha vahim bir uygulamaya tekabül etmektedir taşeron işçi meselesi.

Bir istisna olarak başlamıştır, 2002 yılında 350 binli rakamlardayken günümüzde bu istisna 1,7 milyona, 1 milyon 700 bin köleye çıkarılmıştır. Artık, onlara "emekçi" demek, "işçi" demek bile bir sınıf olarak doğru ama vasıf olarak köleleştirilmişlerdir.

Biraz önce, bir hatip "Laf olsun, torba dolsun diye önerge veriliyor." dedi. Burada, laf olsun, torba dolsun diye yasama faaliyeti yapmaya çalışanların kimler olduğunu Genel Kurulun hâli pürmelaline bakarak anlamak mümkün. Şu laf olsun, torba dolsun diye buraya gelen çoğunlukla çoğunluğu sağlamaya, karar yeter sayısını sağlamaya bile yetemeyen bir iktidar ilgisi var ya da ilgisizliği var. Meseleye hem bu kadar bigâne kalıp hem de basın özgürlüğü gibi, taşeronlaştırma gibi önergelere, tam da bu ülkenin en hayati meselelerine "Laf olsun, torba dolsun." demek, bu ülkenin gerçek sorunlarına ne kadar samimi ya da duyarlı yaklaşıldığının ya da bunlara ne kadar uzak bir mesafeden bakıldığının bir kanıtıdır olsa olsa.

Şimdi, taşeronlaştırma, ne gariptir ki, Başbakan Sayın Erdoğan'ın ilk imzaladığı yasadır ve dediğimiz gibi, bugün sayı 1 milyon 700 bine gelmiştir. Bu, ne anlama gelmektedir? Bu, şu anlama gelmektedir: Sadece işçiyi güvencesizleştirmek, sadece hukuksuz koşullarda çalıştırmak, iş güvenliğini yok saymak anlamında bir işlevi yok bunun, daha vahimi var: Sizler için kâr kapısı, emekçiler için şer kapısına dönmüştür ve iş cinayetlerinin, ülkemizde her gün onlarcasına şahit olduğumuz iş cinayetlerinin üzerine örtülmüş faşizan bir örtüdür. Ama sistem, neoliberal sistem varlığını buradan, bu kâr hırsından, daha fazla kâr hırsından beslediği için yapısal olarak, sınıfsal olarak sizden başka bir şey beklemek de mümkün değil. İnsani olarak da bu meseleye hiçbir duyarlılık göstermiyorsunuz. İstisna olarak başlayan bir şey bugün neredeyse yasal bir uygulamaya dönüşmüş durumda.

"CHP'nin önerisini destekliyoruz." dedik, "Desteklenmeli." de dedik ama neredeyse 2011 yılına kadar, İzmir Belediyesi bu utanca ortaktı; 2011 yılında "Sıfır taşeron" ilkesini benimsediler bizim de doğru bulduğumuz, desteklediğimiz, o günden sonra bu uygulamanın vahametinin farkına vardılar. Sadece araştırmakla olmaz, emek söz konusu olduğunda, buradan, BELTAŞ işçilerinden tutun, belediyelere dayatılan bu taşeronluk sistemine bir "dur" demek, bütün emekten yana olduğunu iddia eden yerel yönetimlerin olmazsa olmaz niteliği olmak durumundadır.

Şimdi, bu sohbete biraz ara verilirse, Sayın Başkan, siz de ara verirseniz, biraz bir şeyler anlatmak istiyorum.

Sayın Başkan, siz sohbettesiniz, millet sohbette, bir sessizliği sağlasanız da biraz bir şeyler söylesek, kırk yılda bir konuşuyoruz zaten.

BAŞKAN - Sayın Önder, burada kanunlarla konuşmak sohbet değil, buyurun siz sohbet ediyorsanız sohbetinize devam edin lütfen.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Ben sohbet etmiyorum, size sesleniyorum siz duymuyorsunuz, Genel Kurulla ilgili değilsiniz, milletvekilleri zaten herkes kendi...

BAŞKAN - Milletvekilleri de dinliyorlar efendim, gürültü yok salonda, takip ediyoruz.

Buyurun.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Şimdi, Rize'de, bugün, Rize Belediyesi bir işçisini işten çıkardı. İsmi Yusuf Esir.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İşçisinin ismi de güzelmiş yani!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Yusuf Esir kim? Rize Belediyesinde on beş yıllık bekçi. Suçu ne? Andon Deresi'ne HES yapıldığı için HES yapımına karşı çıkmış, oradaki kurduna, kuşuna ve suyuna, temiz su hakkına sahip çıkmış, Kazım Delal'le birlikte... Kazım Delal'i de hatırlarsınız, o HES'i durduracak davayı açmak için ineğini satmıştı, ineğini satıp mahkeme harcı yapmıştı. Artık bu ülkede hak aramanın maliyeti yoksullar için giderek imkânsızlaşacak bir durumda. Belediye şu gerekçeyle işten altmış; bakın, işte, iş yasalarını getirdiğiniz, defalarca çıkardığınız şeyle getirdiğiniz nokta burası: Kurumun gördüğü işi engellemek. Bu, toplu iş sözleşmesinde işten atılma gerekçesiymiş ceza cetvelinde. Peki, orada kurum mu iş görüyor? Andon Deresi'ni kimler katlediyor? Belediye değil. SMART Hidroelektrik Şirketi isimli bir firmaya Rize Belediyesi bu işi ihale etmiş, muhatabı odur. Rize Belediyesi orada bir iş görmüyor, bir işi delege etmiş, ihale etmiş, veriyor. O alan müteahhide karşı yasal direnişini ve hakkını kullanan bir adamı, bir Rizeliyi, belediyenin kurumsal işini görmesine engel oluyor diye Rize Belediyesi işten çıkarıyor. Bunu idare mahkemesi iptal ediyor. Bunun üzerine ne yapıyor Rize Belediyesi? RİZESU YAP-İŞ diye bir şirket kuruyor, ondan sonra bu şirket eliyle bunu ihale ediyor. Ve bir kişi oradaki suya -sayın bakanların da dikkatine sunuyorum, o Andon Deresi bütün Rize'nin suyunu sağlayan tek su kaynağı- ona sahip çıktı diye, evinin hemen yanı başındaki o dereye sahip çıktı diye bir bekçi işinden edildi. Onun çoluğu çocuğu bugünden itibaren açlar. Evine ekmek götüremeyecek. Ne bir bölücülük var sizin tabirinizle ne bir yıkıcılık var ne faiz lobisi var ne başka bir lobi var. Sadece su hakkına sahip çıkmış bir emekçiyi ekmeksiz bıraktınız, dün itibarıyla ekmeksiz bıraktınız. İşte bu veballer gelir, birikir -bunlar gök kubbe altında boşa gitmez- bir yerde bir pranga gibi boynunuza asılır. Ekmekle oynamanın vebali büyüktür. Bunu yapan Rize Belediyesidir. Varsa burada Rize vekilleri ve bunu dert ediniyorlarsa, bir insanın ekmek hakkının, bir insanın iş akdinin, bir müteahhit zenginin 3-5 kuruş fazla kârı uğruna eğer bir insanın ekmeğinin gasbedileceğine inanıyorlarsa şu lafı söylemek gerekiyor: "Ört ki ölem." Demek artık sizin bu ülkede hükûmet etme vaktiniz bitmiş çünkü bu işte hiçbir insanlık yok. Hükûmetler, sonuçta bütün bu kurumlar insana hizmet için var. Bunun işten atılması... İşte, bu taşeronlaştırma mevzuatına baktığımızda, bu işçimiz kadrolu ama sizin taşeronlaştırmayı da içine dâhil etmek için çıkardığınız iş yasaları neticesinde zengine çalışıyor.

Yoksulun da bir ahı vardır, bu ah boynunuza dolanacak çünkü söylüyoruz, kalbinizde hiçbir kıpırtı, şu kadarcık bir kıpırtı uyanmıyor. Neoliberal sistemin faziletlerine bu kadar iman etmeyin. İman başka bir yerdedir, burada aramayın.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (BDP sıralarından alkışlar)