GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 523 sıra sayılı Teklif'in 25'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, biz bu görüşmeyi Anayasa'nın askıya alındığı bir dönemde yapıyoruz. Anayasa'nın askıya alınması çok ciddi bir durumdur. Niye böyle dediğimi, ben, izin verirseniz size kısaca açıklamak istiyorum. Anayasa'nın 159'uncu maddesinin birinci fıkrası "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar." hükmünü içermektedir ancak bizim yaptığımız, daha doğrusu bugün görüşülen düzenlemeler maalesef buna uygun olarak yapılmamaktadır ve bu nedenle de Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir. Gene, Anayasa'nın 138'inci maddesinde, hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduğu, Anayasa'ya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecekleri hüküm altına alınmıştır, öngörülmüştür. Devam eden fıkrada, hiçbir organ, makam ve mercinin talimat veremeyeceği ifade edilmiştir. Ancak, üzülerek görüyoruz ki, Adalet Bakanlığı Müsteşarı başsavcıları aramakta ve yapılan soruşturmalarla ilgili talimat verebilmektedir. Bunu nereden anlıyoruz? Dün, düzenlenen tutanaklarda ve burada yapılan açıklamalardan izliyoruz. Demin Sayın Bakan bir soruya cevap verirken, çok agresif bir şekilde, kendisinin savcılara talimat vermediğini ifade etti ama hepimiz de biliyoruz ki, bunun için başsavcı tarafından düzenlenen ve Adalet Bakanlığına sunulan bir fezleke var. O zaman, şayet öyle bir şey dememişse Sayın Bakana düşen şudur: Sayın Bakan o zaman ne yapmalı? Tazminat davası veya ceza davası açmalıdır. Bildiğimiz kadarıyla, basında bu haberler yer almış ve tekzip de edilmemiştir.

Şimdi, bu düzenlemelerin amacı nedir? 17 Aralıktan itibaren başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun üzerini örtme çabasıdır, başka hiçbir anlamı yoktur. Bu düzenlemelerin hepsi AKP'nin üst düzey -sizleri tenzih ediyorum- Hükûmet erkânını ve Sayın Başbakanın yakınlarını aklama faaliyetlerinin bir sonucudur.

Şimdi, Sayın Başbakan kendine göre, bazı hususlarda tanımlamalar yapıyor. Demin soru sorarken ifade ettim, Sayın Bakan cevap vermedi. Şimdi, Sayın Başbakan diyor ki: "Rüşvet, bir memurla bir sivilin iş tutmasıdır." Bu ne anlama geliyor, ben bilmiyorum doğrusu. Yani bu tarif bir Başbakana yakışıyor mu, ben bilmiyorum. Bunun bir açıklaması var mı? İçinizde hukukçular da var, Sayın Bakana sordum, Sayın Bakan cevap vermedi. Yolsuzluğu da tarif ederken şöyle diyor: "Ben 'yolsuzluk' dendiğinde şunu anlarım: Devletin kasası soyuluyor mu, soyulmuyor mu? Ayakkabı kutusu içerisinde söylenen olaylar Halk Bankasından alınan ya da soyulan para değildir." Sayın Başbakanın kendi ifadeleri. Şimdi, bu tariften üç gün sonra da Halk Bankası Genel Müdürü tahliye ediliyor. Biz kimsenin tutuklu olarak yargılanmasının hevesinde değiliz ama Sayın Başbakanın bu tanımının üzerinden üç gün geçmeden tahliye edilmiş olması, sizin deyiminizle, çok manidar. Biliyorsunuz, Sayın Başbakan kısa süre önce Petersburg'da yapılan G20'ler toplantısına katıldı, orada tüm katılanlara bir rapor sunuldu ve Sayın Başbakana da sunuldu. Muhtemelen, inşallah okumuştur o raporu. Orada yolsuzluğun tarifi var, rüşvetin tarifi var, uluslararası evrensel ilkelere göre bu tanımlanmıştır. Sayın Başbakan bunu herhâlde görmezlikten geliyor. Ne diyor? Birincisi, rüşvettir. Bireyler ya da şirketler tarafından kamu görevlilerine kendi sorumlulukları altındaki yönetsel kararları etkilemek için yapılan ödemeler rüşvet olarak tanımlanıyor. Bu yapılan olaylar bunu size göstermiyor mu?

Başka ne var? Hırsızlık ve zimmeti tarif etmiş. Üçüncü tarif yolsuzluk. Yolsuzluk yazınında "kayırmacılık, akraba kayırmacılığı ve yanaşmacılık" olarak adlandırılan yolsuzluk tarzlarını içeriyor. Burada özel kesimde yer alanlara, siyasal ya da kamusal bir hamilik söz konusu.

Peki, sizin vicdanlarınıza sesleniyorum, bu son olaylarda bir hamilik yok mu? Bu düzenlemelerin hepsi bir hamiliği öngörmüyor mu? Hamiliğin birer göstergesi değil mi?

Değerli arkadaşlarım, biz bunları milletimizin mutlaka bilgisine sunacağız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ SERİNDAĞ (Devamla) - Keyfîliği her şekilde burada dile getireceğiz.

Bakın, Sayın Hüseyin Çelik ne diyor bir soru üzerine? Diyor ki: "Bakanların fezlekeleri de Türkiye Büyük Millet Meclisine gelecek. Telaş neden? Bu üç gün sonra da, bir ay sonra da, üç ay sonra da olabilir."

Siz bunu kendinize yakıştırabiliyor musunuz? Değerli arkadaşlar, siz bunu kendinize yakıştırıyorsanız size hiç diyecek bir şeyim yoktur, ben sizi millete şikâyet ediyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)