GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:62
Tarih:14.02.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, biraz gerçekleri konuşmaya ne dersiniz? Sadede gelelim. HSYK'nın olayında bu kadar fırtına koparılması, HSYK'nın yapısının referandumla değiştirilmesidir. Arkasından, bugünkü tartışmaların hepsinin altında ne var, hiç düşündünüz mü? Gerçekten sadece 17 Aralık mı? Değil, öncesi var, öncesi var, daha öncesi var, 12 Eylüle kadar bunun bir silsilesi var. Ne zamanki 12 Eylül askerî darbesiyle sıkıyönetim askerî mahkemeleri kuruldu, işte bu HSYK, Kenan Evren'in armağanı olarak bu ülkeye verildi ve 12 Eylül darbe Anayasası'nın içine kondu.

O dönemde Anavatan Partisi iktidara geldi, yine bu HSYK vardı, buna hükmedenler o dönemin Millî Güvenlik Kuruluydu. Ulusalcı mı, seçkinci mi, milliyetçi mi, dört eğilim mi, ne derseniz; belli güç odakları bu HSYK'yı kendi elinde tutuyordu ve istediğini yapıyordu.

1987'de sıkıyönetim mahkemeleri kalktı, devlet güvenlik mahkemeleri devreye girdi. Yine bu süreçte HSYK'nın yapısı aynen devam ediyor, DYP-SHP koalisyonunda aynen devam ediyor ve ta ki en son bu referandumda değiştirildi. Ne oldu? Geçmişten bu yana baktığınız zaman hep olağanüstü mahkemelerin adil olmayan yargılamaları ve operasyonları, kimi zaman bir gruba, bazen diğer gruba ve sonuçta herkese yönelmiş bir uygulama olarak geldi. 17 Aralık olayında da özel yetkili savcıların ve mahkemelerin ve polisin devreye girmesiyle ortaya çıkan bir vaka üzerine bu çıkıyor.

Şimdi, şu gerçeğe bakalım: HSYK 12 Eylül darbesinden bu yana değişti mi? 12 Eylül referandumunda değiştirildiğini düşünüyorsunuz değil mi? Olmadı işte, bir elden aldınız... O zaman, kimine göre ulusalcı, kimine göre karma milliyetçi, o zaman derin devletin, MGK'nın hâkim olduğu bir HSYK vardı. Sonra siz geldiniz ki geleneğinizin geliş biçimi itibarıyla en zayıf olduğunuz alan yargıdır, açık söyleyeyim size, hukuk alanınızdır; sizin iktidarınızın en zayıf olduğu alandır. Bir odur. İkincisi tabipler örgütlenmesidir. Üçüncüsü de Türk Mühendis ve Mimar Odalarıdır. Bu süreçte, işte geldiğinizde iktidarınız mecbur kalmıştır, cemaate, paralele teslim etmiştir. Şimdi, onun getirdiği sıkıntılar size bumerang gibi dönünce cemaatten alıyorsunuz, kendinize aldığınızı zannediyorsunuz. Alamazsınız arkadaşlar. CHP'yle MHP'nin de itirazını anlamıyorum, burada öyle bir kıyamet kopuyor. Zaten yargıçlara bakın, savcılara bakın, bileşimine bakın; çoğu ya CHP'ye ya da MHP'ye yakın yargıçlar, savcılar var, biraz da bize yakınları var yani bizimki bile daha çok AK PARTİ'ninkinden.

Yani, şurada, sadede gelelim: Siz neyin kavgasını yapıyorsunuz burada? Yani, burada bir kavga gidiyor ama hiç kimse doğruyu konuşmuyor. Gelin, olağanüstü yargıyı Türkiye adalet tarihinden silelim, gelin Terörle Mücadele Kanunu'nu silelim, gelin yargıyı bağımsızlaştıralım, gelin yargıyı tarafsızlaştıralım. Ulusal programlarda yer alıyordu, yapamadık; Avrupa Birliğinin ilerleme raporlarında yer alıyor, hep karşımıza çıkıyor, diyoruz ki: Adalet Bakanlığı gelirse, bağlarsa kendine vesayet durumu oluşur. Ve biz de ilkesel olarak karşıyız ama şu bir gerçek ki bu değişiklik olduğu zaman daha çok CHP'yle MHP'nin işine yarayacak. Şimdi, siz niye itiraz ediyorsunuz diye düşünüyorum. Siz de bizim gibi doğru olarak, şeklî olarak diyorsunuz ki: "Evet, bu yargı vesayetidir." Evet, daha önce cemaatteydi, şimdi Hükûmette olacak, daha önce de ulusal ve şey kesimlerdeydi. Ne değişiyor arkadaşlar? Yargıçlar mı değişecek, savcılar mı değişecek? Hayır, yine o mevcutlar üzerinden yürüyecek.

Onun için, bu sevgililer gününün son anlarının yarım saat sonra cadılar gününe dönmemesi dileğiyle hepinize sevgiler sunuyorum. (BDP sıralarından alkışlar)