| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 18.02.2014 |
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yine başka bir torba kanun; AKP klasiğiyle karşı karşıyayız. Niye öyle söylüyorum? Yukarıda bir tane daha torba kanun sıraya girmiş bekliyor.
Sayın Başkanım, bir sükûneti sağlayabilir misiniz? Arkadaşlara "Yoklama bitti." diyelim, bi-razdan gelirler yine herhâlde.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, salonda uğultu var, sayın hâtibin konuşması anlaşılmamakta. lütfen sessiz olalım.
Buyurun Sayın Günal, sürenizi de yeniden başlatıyorum.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Dinledikleri yok da biz milletimize hitap edelim.
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada bir "garabet" dedik, "ucube" dedik, "harar" dedik ama maalesef devam ediyor. Hadi burada tartışıyoruz, maddelerde söyledik, daha henüz kurumadan mürekkebi, arkasından, yarın yine Plan ve Bütçe Komisyonuna başka bir torba geliyor. Ya, bu nasıl bir kanun yapma anlayışıdır ben anlayamıyorum! Değerli bakanlar, değerli grup başkan vekilleri, böyle bir şey olur mu daha birininki kurumadan? Burada konuştuk, "İlgili, ilgisiz içerisine her şey girdi." dedik. 30-35 madde geliyor, 55 maddeye çıkıyor; arkasından bakıyorsunuz bir tane daha kanun teklifi, hadi olmadı yanına bir tane daha ekleyelim. Böyle bir şey olmaz. Gerçekten bu, burada Meclis iradesini hiçe saymaktır. Tabii, öyle bir hâle gelmiş ki kanunlar bir yerlerde hazırlanıyor, arkadaşlarımız burada...
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Bir tane bürokrat yok, bir tane, mahallî idareler güya ya!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bürokratlara ihtiyaçları yok, "Onlar gelmesin." demişlerdir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Bir tane bürokrat yok ya!
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Parlamentoya saygı bu işte!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Aslanoğlu, zaten bürokrata gerek yok, onlar bir yerde hazırlayıp koyuyorlar, sayın milletvekilleri de parmak kaldırıyor. Burada arkadaşlarımız neyin tartışıldığını dahi çoğu zaman dinlemiyorlar veya gelip parmak kaldırıyorlar.
Böyle bir torba kanun, böyle bir kanun yapma tekniği olamaz. Ne etki analizi var, ne gerekli düzenlemeler var, ne bununla ilgili usule ilişkin hataları giderecek bir mekanizma var. Defalarca söyledim, Plan ve Bütçe Komisyonu Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğüne döndü. Meclisin Kanunlar Kararlar Başkanlığı da zaten ne denirse ona göre getiriyor. Alakasız, yani 28 tane ayrı kanun ve kanun hükmünde kararnamede düzenleme yapan bir kanun olur mu, böyle bir şey olur mu? Yani, şimdi, hadi yaptınız, kavgasını verdiniz... Diyorum, yukarıda var, yarın göreceksiniz içinde hangi kanunlar var. Arkadaşlarımız gülüyor ama maalesef böyle bir garabet var. Bir kere, bu kanun yapma şeklinden vazgeçmek gerekiyor.
Tabii, bir türlü torba dolmuyor. torbayı yaptık. Önceki günkü görüşmede Sayın Tayyar burada "Laf olsun, torba dolsun diye muhalefet önerge veriyor." dedi. "Tam tersine, sizin torba bir türlü dolmuyor." demiştim, birtakım çocukların torbası da! Ama burada da dolmuyor yani kanunu yapıyorsunuz, bir torba var içine her şeyi koyuyorsunuz bunu da dolduramıyorsunuz, arkasından bir tane daha, arkasından bir tane daha. Dolayısıyla maalesef sizin ne kanun torbası doluyor ne para torbası doluyor, hiçbiri de bir türlü dolmuyor sürekli olarak eksik geliyor ve tamamlamaya çalışıyorsunuz.
Şimdi, burada çok önemli düzenlemeler var, içinde olumlu düzenlemeler de var, belki aciliyeti olanlar da vardır ama bakıyorsunuz, birçok kurumda müsteşar yardımcısı sayısı, başkan yardımcısı sayısı, düzenleme, denetleme kurumlarındaki sayılar... Her gelen kanunun ekinde ihtiyaçtan, arkadaşlarımız, bürokrat sayısı değişikliği öneriyorlar, yeni müşavir kadroları öneriyorlar ki alınan üst düzey yöneticileri atayacak yer açılsın diye. Böyle bir kamu personel rejimi olamaz. Bunun eskiden bir standardı vardı ve yapılmış, devlet personel rejimi çerçevesinde ilgili icracı birimler belliydi, yardımcı hizmetler belliydi. Her gelen kanun hükmünde kararnamede, kanunda, siz, yeni düzenlemelerle bunu baştan sona bozdunuz. Gelin, bu işi tekraren söylüyorum, bu standardı yeniden koyalım. Neden söylüyorum? Diğer bir adaletsizlik burada kariyer uzmanlarıyla ilgili ki bazı bakanlıklarda, bazı kurumlarda geliyor, burada düzeltiyoruz ama maalesef şimdi baktığımız zaman bu kanunun içerisinde Gençlik ve Spor Bakanlığıyla ilgili birtakım düzenlemeler yapılıyor, bir kısmı geri çekildi bizim uyarılarımızla ama yine başka bir adaletsizliğe yol açıyorsunuz.
Şimdi, bakın, elimizde sürekli olarak mağdur kesimlerin gönderdiği notlar, yazılar... Önceki maddelerde de geçti biliyorsunuz, sivil savunma uzmanları ve uzman yardımcıları var. Bunlar maalesef AFAD uzman ve uzman yardımcılarının farklı bir konuma gelmesine seyirci kalıyorlar, kendileri ise bu işi yapmalarına rağmen mağdur. Ee, tamam. Araştırmacılar var elimizde, gelenler var, Maliye çalışanları var. Bunların hepsi, gerçekten, bir adaletsizliğe uğradığını bize de, size de, defalarca, raporlarla, burada gelip yüz yüze görüşmelerle anlattılar. Birini giderirken mağduriyetin diğerini bıraktığımız zaman yine adaletsizlik oluyor. Onun için diyoruz, böyle yamalı bohçayla bunları çözmek yerine oturup bu aksaklıkları, eksiklikleri giderip çalışma barışını koruyacak, çalışanlar arasında adaleti sağlayacak düzenlemeler yapmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, bu çerçevede, tabii, siz bunlara kulak tıkıyorsunuz, gelip parmak kaldırıyorsunuz ama yandaşlarla ilgili bir şey olunca hemen geçiyor, ben anlamıyorum. Yani, bir şey oluyor, şahsa özel düzenleme geçebiliyor, birisiyle ilgili bir düzenleme geçebiliyor, bir kanunla ilgili düzenleme geçebiliyor, vatandaşın vergi borcuna gelince geçmiyor. Burada Sayıştay Kanunu tartışılırken -hatırlarsanız- konuştuk. Diyoruz ki: Gelin, kimlerin vergi uzlaşması yoluyla vergi cezalarını affettiniz... "Efendim, buraya bakamayız." Peki, vatandaşın vergi borcu var, taksitlendirelim. "Olmaz." Vatandaşın prim borcu var, bunları bir hal yoluna koyalım. "Olmaz." Vatandaş döviz kredisi almış, bunlardan dolayı mağduriyeti var, bunları da bir hal yoluna koyalım, taksitlendirelim. "Olmaz." diyorsunuz. Tabii, vatandaşa geldiği zaman maalesef bu sıkıntıyı giderecek önlemler almaktan kaçınıyorsunuz. Onun için "Kanunlar bir yerde hazırlanıyor." derken bunu kastediyorum. Aciliyetten, aceleden birilerinin bir ihtiyacı oluyor, o düzenleme yapılıyor. Ne bürokrasinin, belli kademelerin haberi var ne ilgili kurumlardan Başbakanlık aracılığıyla görüş alınıyor. Tasarı olarak gelmesi gereken kapsamlı düzenlemeler, bazı milletvekili arkadaşlarımızın Hükûmetin ricasıyla attığı imzalarla teklif olarak önümüze geliyor. Maalesef böyle bir garabet var.
Tabii, bir taraftan bunlar devam ederken vatandaşın mağduriyeti devam ediyor. Yeni rakamlar açıklanıyor, Türkiye ekonomisindeki sıkıntı devam ediyor. İşsizlik rakamları geldi, düzeltilmiş, düzenlenmiş hâliyle bile 9,9 olarak geldi. Burada baktığınız zaman yüzde 20'den fazla genç işsizliği var. Hele hele istatistiklere bakarsanız, içerisinde bazı söylenmeyen şeyler de vardır, iş aramayıp da çalışmaya hazır olanları koyuyorsunuz, iş bulma ümidini kaybedenleri koyuyorsunuz, bu, yüzde 20'leri geçiyor.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kafamızı kuma gömmekten vazgeçmek zorundayız. Vatandaşın sorunlarıyla ilgilenip ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmemiz lazım. Bir taraftan cari açıkta rekor kırıp 65 milyar dolara çıkmışken bizim hiçbir şey olmamış gibi, burada birtakım siyasi mülahazalarla, size acil lazım olan bazı kanuni düzenlemeler ile yolsuzlukların, rüşvet soruşturmalarının üzerini örtecek HSYK düzenlemeleriyle uğraşmamızın bir anlamı yoktur. Milletin gerçek sorunlarına yoğunlaşarak ekonomideki üretimi, yatırımı önceliğine alacak bir ekonomik yapıyı kuracak yapısal önlemleri almadan sizin burada çıkardığınız kanunlar geçici olarak belki soruşturmaların yapılmasını engelleyecektir ama hiçbir şekilde, hiçbir kesimin sorununa çözüm olmayacak, sonrasında sizlerin de -iktidar partisinin de- bu gelişmelerden olumsuz etkilenmesine yol açacaktır. Çünkü burada milletin verdiği yetki size, millete hizmet, milletin sorunlarını çözmek için verilmiştir, kafamızı kuma gömerek bunları örtme şansımız, bunları görmezden gelme şansımız yoktur.
Gerçekten, bugün yaşanan belirsizlik nedeniyle ekonomideki gelişmeler halkımızın yatırım ve tüketim kararlarını etkilemiştir. Şu anda yaprak kıpırdamıyor, piyasa bir belirsizlik içerisinde. Bu oluşan devlet krizini bir an önce çözmeden de bu kararların değişmesini beklemek mümkün değildir. Onun için geliniz, böyle, aceleden olan birtakım kendinize yarayacak kanunlar yerine vatandaşın sorunlarını çözecek, ekonomik ve sosyal sorunları çözecek, önümüzdeki cenazeyi kaldırmaya yarayacak bazı düzenlemeler yapalım; yatırımı, ihracatı, istihdamı önceleyen birtakım kararları burada birlikte çıkaralım. Aksi takdirde, ne kadar isterseniz ne kadar örtmeye çalışırsanız ne kadar hâkimleri, savcıları, emniyeti baskı altına alsanız da bu usulsüzlükler bir gün su yüzüne çıkacaktır.
Tabii, önemli olan, işte bu yapısal önlemleri alarak vaktizamanında bu sorunların çözülmesini sağlamaktır. Aksi takdirde, siz bir taraftan üstünü kapatsanız da başka yerden başka bir yolsuzluk, usulsüzlük çıkacaktır. Buyurun, burada paralel devlet tartışmalarına bakmadan birtakım çalışmaları yapalım. Aksi takdirde, bir süre sonra -geçen söylemiştim- herhâlde ekonomideki olumsuzlukları da ekonomideki paralel devlete yıkacaksınız. Bir taraftan Sayın Başbakan Merkez Bankasıyla ilgili söylüyor. Geçen, Başkan buradaydı, bilgilendirme toplantısında kendisine de sorduk ama bu bağımsız kuruma da yarın bazı şeyleri yıkmaya kalkarsanız buna da şaşırmayacağız.
Bu çerçevede bu düzenlemelerin elden geçirilmesi ve milletimizin yararına hâle getirilmesi gerekir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)