GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:63
Tarih:18.02.2014

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu madde daha önceden alınan kredilerin il özel idaresinden -yine yerel yönetimle ilgili kanuna istinaden değişiklik nedeniyle- valiliğe devredilmesini içeriyor. Değerli arkadaşlar, bu da o zaman söylediğimiz birtakım eksikliklerin bugün tamamlanmasıyla ilgili bir madde, az önce söylediğim kanun yapma tekniğinizdeki yanlışlıkların bir sonucu. Ama, ben bu vesileyle, baktım şimdi -Sayın Yılmaz'ı da oradan ilgilendirmiyor ama- Sayın Atalay burada. Sayın Beşir Atalay hem açılımdan sorumlu Bakanımız hem de şu anda bu konunun da muhatabı eski İçişleri Bakanı olarak uzunca süre bunlarla ilgili çalıştığı için. Sayın Bakan, burada yerel yönetimlerin güçlendirilmesi diye bir şeyler söylenmişti. Önceki gün basında yer alan haberlere göre Yerel Yönetim Özerklik Şartı'ndan vaz mı geçtik diye Sayın Atalay'a sormak istiyorum. Böyle bir pazarlık mı var? Gerçekten de bu Adalet ve Kalkınma Partisi kurulurken 2001 yılında, kuruluşunda birtakım okyanus ötesi güçlerle pazarlık yaparken masaya konulan en önemli şartlardan bir tanesiydi. Şimdi, acaba bunu geri mi çekiyoruz? Bu sıkışmışlık arasında bize daha önce vermiş olduğunuz sözlerden dolayı bazı şeyler önümüze mi konuluyor diye düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Çünkü, bununla birlikte resmi tamamlayan bazı gelişmeler var. Daha önce Gezi olayları yaşanırken polis herkesin üzerine TOMA'larla saldırıyordu, gazla saldırıyordu. Şimdi bakıyoruz, bölücübaşının 15'incı tutuklanma yıl dönümü, gösteriler oluyor, devlet yok; birtakım olaylar çıkıyor, devlet yok. Talimat veriyor valiye, müsteşar, bakan; aman dokunmayın, aman ellemeyin... Beri tarafta, şurada, Dikmen kapısında üç beş tane sorunlu olan memur kesim, işçisi, esnafı geliyor, bir gösteri yapmaya kalkıyor, Allah ne verdiyse topuyla, tüfeğiyle bütün güvenlik birimleri üzerine gidiyor.

Burada, maalesef, o bölgede çalışan arkadaşlarımızın verdiği bilgiler, devletin birtakım görevlilerinin verdiği bilgiler, birtakım illerde devlet hâkimiyetinin artık yavaş yavaş kalkmaya başladığını ve asıl, gerçek anlamda "paralel yapı" dediğiniz yapının oralara hâkim olmaya başladığını gösteriyor. Ne oluyor Sayın Bakanım? Burada vermiş olduğunuz sözlerin gereği...

Sayın Bakanla konuşuyorsunuz ama siz sorumlu olduğunuz için söylüyorum.

BAŞBAKAN YARDIMCISI BEŞİR ATALAY (Kırıkkale) - Dinliyorum, dinliyorum.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Verdiğiniz sözleri mi yerine getiriyorsunuz, herhangi bir şey mi verdiniz?

Devlet otoritesi kalmamış o illerde, maalesef böyle bir yapı var. Gerçek anlamda paralel devlet orada kurulmuş, siz onunla uğraşmıyorsunuz, burada kafanızdan hayalî bir paralel devlet yarattınız, hazır paralel devletle mücadeleyi bıraktınız, terör örgütüyle müzakereye başladınız. Burada bizi kaç gündür birtakım kanunlarla "Aman, paralel devlet var, bize kumpas kuruyorlar, şuna kumpas kuruyorlar." diyerek birtakım gereksiz şeylerle oyalıyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, burada kuvvetler ayrılığı falan kalmadı -az önce Sayın Özcan Yeniçeri kısaca söyledi- tamamıyla kuvvetler birliği var. Kuvvetler birliğinin ötesinde de -size daha önce belirttiğim gibi- tamamen Recep Tayyip Erdoğan var. Yani, bütün arkadaşlarımız, maalesef, buraya gelip, gelen şeyleri irdelemeden parmak kaldırarak bu yapılan düzenlemelere onay veriyorlar. Daha mürekkebi kurumadan, yolda yarım yamalak, daha Cumhurbaşkanından çıkmadan veya çıkar çıkmaz düzenleme yapılıyor.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Yapmayın Sayın Vekilim, olmuyor ya.

MEHMET GÜNAL (Devamla) - Evet, maalesef öyle Sayın Demiröz. Arkadaşlarımız burada gelip neye parmak kaldırdığını görmeden kaç defa bizim önergemize el kaldırdıklarını siz biliyorsunuz, siz de gördünüz. Onun için... Benim derdim o değil, bakın, Sayın Demiröz, değerli arkadaşlar; Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti açıktan tehdit ediliyor. Sayın Atalay'ın başlatmış olduğu o çalışmalar bugün... "Efendim, 50 bin kişi ölmüş, 500 bin kişi daha ölür." Ya, bunları nasıl kaldırıyorsunuz? Ben kaldıramıyorum arkadaşlar. Bu, doğrudan bir tehdit değil midir? Biz niye öldük? Çanakkale'de ölenler niye öldü? Kurtuluş Savaşı'nda ölenler niye öldü? Gerçekten, bunlara muhatap olmayı kaldırabiliyorsanız benim size söyleyeceğim bir şey yoktur. Bu aleni bir tehdittir. Gelin, mücadele edecekseniz paralel devlet orada kurulmuş, şehir yapılanması kurulmuş, köy yapılanması kurulmuş ve oralarda vergi alıp, yol kesip kendilerince bir paralel devlet oluşturanlar var. Önce bunlarla mücadele edelim.

Bakın, Türk milleti bu tehditlere boyun eğmez ama şu anda yürütmenin başı olarak başta Sayın Başbakan ve bakanların inisiyatif alması gerekir. Gerekirse 500 bin değil, 5 milyon kişi olur ama hiçbir zaman onların hayalleri gerçekleşmez diyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)