| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 18.02.2014 |
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 546 sayılı Kanun Teklifi'nin 30'uncu maddesiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
30'uncu maddeyle, Gençlik ve Spor Bakanlığına ait gençlik merkezleri ile gençlik ve izcilik kamplarına getirilen kurumlar vergisi muafiyetini yerinde buluyor ve destekliyorum. Ama vergi sistemimizle ilgili, vergi adaleti konusunda söyleyecek sözlerimiz var.
Vergi adaleti, modern vergiciliğin sosyal boyutudur. Vergi sistemimizin bugün adil bir yapıya sahip olduğunu söylemek mümkün değildir. Vergi adaleti, 2002 yılından günümüze daha da bozulmuştur. 2002 yılında, gelir ve kazanç vergilerinin vergi gelirlerine oranı yüzde 33,78 iken bu oran 2013 sonunda yüzde 24,48'e gerilemiştir.
Öte yandan, şirketler artık daha az vergi vermektedirler. Kurumlar vergisi mükelleflerinin ödediği vergi, 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 10,05'ini oluştururken 2013 yılında bu oran yüzde 8,99'a gerilemiştir. 2013 Ocak-Ekim döneminde gelir ve kurumlar vergisi ile mülkiyetten alınan vergilerden oluşan doğrudan vergi tahsilatı bir önceki döneme göre sadece yüzde 8,5 artmıştır. Oysa aynı dönemde, enflasyon dikkate alındığında doğrudan vergilerdeki reel artış yüzde 1,5 olarak gerçekleşirken dolaylı vergilerdeki reel artış yüzde 14,3'tür.
2002 yılında, dolaysız vergilerin vergi gelirleri içindeki payı yüzde 32,3 iken 2013 yılında yüzde 30,9'a düştüğü görülmektedir. Bu durum da alt gelir grubu ile üst gelir grubunun aynı tüketim maddesinde aynı vergiyi ödemesine ve vergi adaletinin sarsılmasına sebep olmaktadır. Bu kapsamda, özellikle petrol ve doğal gazdan alınan ÖTV yüzde 32, banka ve sigorta muameleleri vergisi yüzde 13,2 artmıştır.
2013 Ocak-Ekim döneminde gelir vergisi tahsilatı yüzde 12,2 artmış, fakat kurumlar vergisi tahsilatı artmamış. Hatta enflasyondan arındırıldığında, reel bazda yüzde 6,5 azalış olduğu görülmektedir.
Tahakkuk tahsilat oranı 2002 yılında yüzde 91,4 iken 2013 yılı Ekim ayı itibarıyla bu oran yüzde 82,2'ye gerilemiştir. 2013 yılı Ekim ayı itibarıyla, beyana dayanan gelir vergisinde tahsilat oranı yüzde 43,4 iken, beyana dayanan kurumlar vergisi oranı yüzde 29,9'da kalmıştır.Tahakkuk tahsilat tablosu, Türkiye'de etkin ve adaletli bir vergi sisteminin var olmadığını göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on bir yılını tamamlayıp on ikinci yılına giden AKP Hükûmeti iktidara gelirken üç şey ile mücadele edeceğini vadetmiş ve söz vermişti. Neydi bu üç şey? Bir: Yoksulluk. İki: Yolsuzluk. Üç: Yasaklar.
Dönüp bir bakalım ne olmuş? Açlık sınırının 1.300 lira, net asgari ücretin 846 lira olduğu ve çalışanların yüzde 80'inin asgari ücret aldığı, çöp bidonlarından yiyecek toplayanların, pazar yerlerinde, tezgâh artıklarında yiyecek arayanların, kredi kartı borcunu ödeyemediği için intihar edenlerin her geçen gün arttığı bir ülkede, yoksullukla mücadele ettiğini iddia etmek iddiadan öteye geçemeyecektir.
İkinci ayak olan yolsuzluk konusundaysa, 17 Aralık tarihinde açılan soruşturmayla yolsuzluk buz dağının sadece ucu göründü ve ortalık birbirine girdi. Binlerce emniyet görevlisinin ve soruşturmayı yürüten savcıların görev yerleri değiştirildi, sürgüne gönderildi. Saygıdeğer bakanların mahdumlarının evlerinde para sayma makineleri, kasalar, milyon dolarlar, bir banka müdürünün evinde ayakkabı kutularında bulunan 4,5 milyon dolar ve istifa eden veya ettirilen saygıdeğer bakanlar; arkalarından "İçimizdeki kötüleri ayıkladık." sözlerinin sarf edilmesi, Şehircilik Bakanının "Her şeyi Başbakanın bilgisi ve onayı dâhilinde yaptım." açıklaması, yolsuzlukla mücadelede, AKP hükûmetlerinin ne kadar ileriye gittiklerinin göstergesi olsa gerektir. Bütün bunlar, Hükûmetin yolsuzlukla mücadelede başarısı şöyle dursun, Hükûmetin yolsuzluklara karıştığının göstergesidir.
Gelelim yasaklara; bu konuda söz söylemeye gerek var mı bilmiyorum. Geçen hafta salı günü, Sayın Başbakan "Alo Fatih" diyerek, nasıl sansür talimatı verdiğini itiraf etmek zorunda kaldı. Bütün bunlar gösteriyor ki, AKP Hükûmetinin son kullanma tarihi geldi ve geçiyor.
Büyük Türk milleti, 30 Mart seçimlerinde AKP'yi siyaset mezarlığındaki yerine gönderecektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)