| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 18.02.2014 |
HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eğer bir ülkede ulusal düzeyde deprem tehlikelerini belirlemek ve riskleri, afet risklerini azaltmak istiyorsanız bunun ilk adımı, afet tehlikesini ya da deprem tehlikesini ve risklerini en doğru şekilde ortaya koymaktır. Ondan sonra da bunu ortaya koymak için, bu bilgiyi elde etmek için de yeterli teknik donanım ve araçlarla planlama ve uygulama sürecinde bir karar verici mekanizması yaratmanız gerekiyor. Eğer konu depremse, bu süreç içinde sürekli gelişen ulusal deprem bilgi altyapısı sistemini kurmanız lazım. Bu ülkede bu var mı, yeterli mi, biraz o konuda bilgi vermek istiyorum.
Şimdi, eğer, ulusal deprem bilgi altyapısı kuracaksak bunun koşullarından bir tanesi, ulusal deprem bilgi altyapısıyla ilgili olarak ulusal deprem kayıt ağı ve ulusal sismik ağdır. Altyapısındaki diğer unsurlardan biri, deprem veri bankasıdır. Bir diğeri de tehlike ve sismik mikrobölgeleme haritalarıdır. Bunların üçünün birbiriyle ilişkili, uyumlu çalışması gerekiyor.
Ülke genelinde temel deprem verilerini toplayan ulusal deprem kayıt ağının ya da sismik ağın üç temel işlevi var:
1) Deprem verilerinin toplanması ve işlenmesi.
2) Deprem oluşumlarıyla ilgili bildirimlerin yapılması.
3) Kayıtların arşivlenmesi.
Bunlarla ilgili ülkemizde ciddi bir dağınıklık var, duplikasyonlar var, format eksikleri, standart eksikleri var. Bunlara değinmek istiyorum. O hâlde, temel niteliklerimizin ne olması lazım ulusal deprem kayıt ağınız varsa? Bir: Süreklilik ve sürekli gelişme, çağdaş ve profesyonel organizasyon verilerinin belli bir uluslararası standart ve duyarlılıkla üretilmesi; gelişmiş altyapı; hızlı bilgi üretme ve dağıtım.
Dünyada ulusal sismik ağların elde edilen duyarlı veriyi topluma ve ilgili kurumlara aktarma süresi beş dakikanın altındadır. Maalesef, biz bunu yakalayamıyoruz. Ülke içi ve dışı hızlı iletişim kurma, tüm verilerin kullanıcılara belli standartlarda açık olması lazım. Burada, teklifte bir düzeltme yapılması gerekiyor Sayın Başkan. Diyorsunuz ki: "Büyüklük ve şiddet saptanır ve verilir." Efendim, bu, yetersiz. "Büyüklük, yer, derinlik, oluş zamanı" olarak bunun düzeltilmesi lazım çünkü deprem parametreleri bunlardır.
Bugünkü duruma baktığımız zaman ülkemizde bu işlerle uğraşan iki kamu kurumu var: Biri, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, diğeri de AFAD'ın bünyesinde olan Deprem Araştırma Dairesi. Kandilli Rasathanesinin bünyesinde toplam 213 tane sismik istasyon var Türkiye geneline dağılmış, AFAD'ın bünyesinde ise toplam 653 tane deprem istasyonu var ve bunlar öyle dağılmışlar ki, birbirine yakın yerlerde aynı tür cihazlar, aynı işlevi yapıyor. Bu, tabii, birçok yönetim karışıklığına ve bilgilenme karışıklığına neden oluyor. Nitekim, bugün bir deprem olduğu zaman iki ayrı kurum, yerleri, oluş zamanları, derinlikleri ve büyüklükleri birbirinden farklı aynı depremi iki şekilde açıklıyorlar. Bunun düzeltilmesi lazım. Bu nedenle önerilerimiz var:
1) Depremlerin izlenmesi, değerlendirilmesi, arşivlenmesi ve duyurulması işleri için gelişmiş bir sistem kurulmalı. Bu sistemin yerleşik bileşenleri, ulusal deprem izleme, değerlendirme ve arşivleme merkezi, ulusal sismik ağı, ulusal kuvvetli yer hareketi ağı, bölgesel ve yerel ağlardır.
2) Bu merkez ve ağların bir sistem altında kurumsallaşması aşamasında statü, veri paylaşımı ve dağıtımı, işletim, bakım ve personel politikası gibi teknik ve idari hususlar bir yasal çerçeveye oturtulmalıdır.
3) Bu kurumlarda personelin özellikle yedi gün yirmi dört saat çalışmanın gerektirdiği performans, nitelik, maaş kriterlerine göre, istihdam edildiği türde bir personel politikası geliştirilmelidir.
4) Bağımsız bir denetim kurulu oluşturulmalıdır. Sistemin performansı her yıl rapor edilmelidir.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)