| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 63 |
| Tarih: | 18.02.2014 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önceki maddelerde de ben burada konuşmuştum, bu torba kanunda, 546 sayılı Kanun Teklifi'nde.
Türkiye, on-on beş yıl önce, üç ay arayla iki büyük acı yaşamıştı. 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde yaklaşık 19 bin vatandaşımız hayatını kaybetti, 50 bine yakın vatandaşımız da yaralanmıştı ama gelin görün ki Marmara depreminin üstünden on beş yıl geçmesine rağmen, Türkiye'de yaşanabilecek doğal felaketler konusunda yeterli düzenlemeler yapılmadı. Afet anından ziyade, afet öncesi yapılması gereken hazırlıklar ve zarar azaltma evreleri çok büyük bir önem kazanıyor. Bu konuda hâlâ eksiklerimiz var. Bu anlamda, modern afet yönetiminin safhaları, zarar azaltma, arama, kurtarma, ilk yardım ve yeniden inşa safhaları çok önemli. Bu konuda Van depremi örneği önümüzde duruyor. Özellikle yardım malzemelerinin taşınması sırasında ne tür araca ihtiyaç olunduğunun bilinmemesi, malların afet bölgesine ulaşıp merkezde toplandıktan sonra ihtiyaç duyulan yerlere ulaştırılması konusunda yaşanan sıkıntılardan depremzedeler çok çekti.
Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti, Marmara depremine göre daha küçük olan Van depreminde tam anlamıyla sınıfta kaldı. Van'da 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 tarihlerinde meydana gelen depremlerin ardından bölgedeki depremzede insanlarımızın hayatı değişti ama onlar esas darbeyi AKP Hükûmetinden yediler. AKP Hükûmetinin verdiği vaatleri yerine getirmemesi nedeniyle özellikle bölgedeki esnaf bir türlü toparlanamadı. Kentsel dönüşüm projesi uygulanacak diye sürekli oyalandı ve yeni iş yeri yapmaları için ruhsat verilmemesiyle âdeta borç batağına sürüklendiler.
Burada bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum. 1999 Marmara depreminden sonra, deprem yaralarının sarılması için vergi toplanmaya başlandı. Özel iletişim vergisi adı altında yaklaşık on beş yıldır vergi toplanıyor bu ülkede. Bu on beş yılın on ikisinde de iktidarda Adalet ve Kalkınma Partisi var. Yaraların sarılması için sadece bir kez alınmak üzere getirilen özel iletişim vergisi, bırakın bir yıl sonra kalkmayı, kanun maddesi oldu ve kalıcı hâle geldi. Yaklaşık 50 milyar lira toplandı, yani 25 milyar dolar. Her platformda sordum "Bu paralar nerede?" diye, Van depreminden sonra Hükûmetten açıklamalar yapıldı "Deprem paralarıyla duble yol yapıldı." denildi. Doğru, çok güzel yol yapmışsınız, keşke o yollardan Van'ın Gürpınar ilçesine de yapsaydınız, 21'inci yüzyılda, mezralarının yolu kapandığı için ailesinin hastaneye götüremediği Muharrem de yaşamını yitirmezdi o zaman.
Uzmanlar bas bas bağırıyor, Allah göstermesin ama yeni bir Marmara depremi de kapıda. Yaşanacak olası büyük bir depremde, 1999 depreminden en az 2 katı kadar daha fazla can kaybı olabilir. Bunun yanında, 130 bin ağır yaralı, 400 bin bakıma muhtaç insan olması gibi acı bir tablo karşımızda duruyor. Deprem felaketleri yaşamamak için Allah'a dua edelim, eyvallah, ama tedbir de alalım. Bu noktada ciddi adımlar atılmadı bugüne kadar. Hasarlı binaların onarılmasını geçtim, çivi bile çakılmadı, çivi. Allah muhafaza, yakın bir zamanda deprem olsa, binalar yıkılsa, insanlar altında kalsa ne diyecek Hükûmet yetkilileri, ben çok merak ediyorum. Takdiriilahi mi diyeceksiniz? Canınız yanmayacak mı? Vicdanlarınız sızlamayacak mı? Bence sızlamaz, size ne depremden yıkılan binadan, altında kalan insandan.
ADNAN YILMAZ (Erzurum) - Sızlar, sızlar.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - İnşallah öyledir. İnşallah öyledir. Zira, Hükûmetin dikkati, tamamen, tamamen akçeli konulara yönelmiş durumda. Bu tip insani konular maalesef gözden kaçıyor.
Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş "İstanbul'un depreme tam manasıyla hazır hâle gelmesi için birkaç on yıl gerekir." diyerek işin özüyle ilgili bir şey yapmadıklarını gerçekte itiraf etmiş. İstanbul'un en kıymetli yerlerini pazarlamaktan, yandaş müteahhitlere yollar, geçitler yapmaktan, tüccar siyaset anlayışından vakit bulup deprem hazırlığı yapmadınız.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zararın neresinden dönülürse kârdır. Peki, ne yapılmalı? Daha bir gün bile gecikmeden riskli binalar tespit edilip ilan edilmeli, belli bir plan dâhilinde bu binalar yıkılıp yenileri yapılmalı, yeni yerleşim birimleri kurulmalı; tabii, binalar yıkılırken sahipleri de mağdur edilmemeli. Tedbir bizden, o zaman, takdir Allah'tan.
Önergemizin gerekçesinde afet ve acil durum arama ve kurtarma birlik müdürlüklerinin il afet ve acil durum müdürlüğü bünyesinde kurulabileceği öngörüldüğünden, emrinde görev yapmalarının yazılmasına gerek yoktur diyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)