| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 64 |
| Tarih: | 19.02.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli arkadaşlar "Her iş yapar başkanlığı!" Bunun adını yanlış koymuşsunuz. Yani bakanlıklarda böyle bir görevlendirme, yeniden kadro ihdası niçin yapılır? Yani bunu anlamak çok zor. Her kurumun bir işlevi vardır, bir amacı vardır. Buraya baktığınız zaman Rehberlik ve Denetim Başkanlığı... Hem rehberlik, yol göstereceksin hem denetleyeceksiniz, bu nasıl bir şey? Kanun hükmünde kararnamenin 5'inci maddesinin fıkrasını değiştiriyorsunuz. Kararnameyi görüşmemişsiniz, fıkrasını değiştiriyorsunuz, kanunlaştırıyorsunuz.
Bu Meclisi kanun fabrikasına çevirdiniz arkadaşlar. Fason kanunlar çıkarıyorsunuz torba torba, yanlış kanunlar çıkarıyorsunuz. Yanlış yaptığınız için de yanlışı yanlışla düzeltmeye kalkıyorsunuz. Geçen, daha torba kanunda İnternet yasaklarını getirdiniz. Bu İnternet yasaklarında burada anlattık size. Arkadaşlar, yasakçılık kimseye bir şey kazandırmaz, sansür kimseye bir şey kazandırmaz, baskıyı... Bir tane idare birimine teslim ederseniz, bakanlığa bağlı bir idari merciye bırakırsanız, mahkeme kararı aramazsanız Anayasa'nın 22'nci maddesini ihlal edersiniz. Bakın, haberleşme özgürlüğünde diyor ki: "Hâkim kararı olmadıkça..." Bu Anayasa, 2001'de değişmiş, yeni. Şimdi, Anayasa'da bu hüküm varken Sayın Cumhurbaşkanı ne yaptı? Bunca kamuoyu tepkisine, uluslararası tepkiye rağmen bize... Görev ve makamının gerektirdiği ya veto yetkisini kullanacaktı rahatsız olduğu bir iki maddede ya da Anayasa Mahkemesine götürecekti iptali için. Onu yapmadı. Kendisi yürütmenin başıdır Sayın Cumhurbaşkanı. Bize, Meclise dizayn vermeye başladı, Meclise ayar çekmeye çalıştı, burayla görüştü, iktidar partisiyle, Meclise müdahale etti. Meclise müdahale ederken öneri ve nasihatlerde bulunduğunu Twitter'den 20.30'da "Ben onadım ama Meclisi de ayarladım." diye twit attı. Meclisi bir twit'le ayarladığını söyleyen Çankaya Köşkü'nün, yürütmenin, yasamaya müdahalesini içinize sindirdiniz mi arkadaşlar? Sindirdiniz mi içinize? Düşünün ki 20.30'da kanun onaylanıyor, 20.30'un iki saat sonrası iktidar partisi kanun teklifi veriyor İnternet'le ilgili, biz yukarıda komisyonda bu kanun teklifini görüşüyoruz, şimdi o torbada düzeltiyoruz. Yani bir kanun onaylandıktan iki buçuk saat sonra -yaşayamadan- aynı Meclisin aynı milletvekilleri, aynı iktidar getiriyor kanun teklifi veriyor, diyor ki: "Bu kanun teklifi İnternet yasaklarıyla ilgili. Efendim, trafik bilgilerini herkese verecekler. İnternet'ten URL'den kim girmiş, IP'den kim girmiş, bilmem ne servisinden kim girmiş, hepsi açığa çıkacak. Onun yerine bunu sınırlayalım." Sayın Bakan geldi bizimle görüştü. Sayın Bakan bizimle görüştüğünde "Biraz yumuşatacağım." dedi. Ama bu sansürde Anayasa Mahkemesinin önüne dolanıp iptal başvurusunun önünü kesmek için yirmi dört saatte yargıç kararının temini istendi. Yargıç kararının teminini siz bu şekilde isteyerek olayı çözemezsiniz. Sonuçta bu yasakçı bir anlayıştır. Bu yasakçı anlayışı dolanarak çevrilmez bu. Yasamanın, milletin iradesinin, Meclisi yapan Meclisin milletvekillerinin şunu demesi lazım: "Sayın Cumhurbaşkanı, lütfen bizi dizayn etmeyin, bizi yönlendirmeyin, bize ayar çekmeyin." Ve yarım saatlik ömrü olan kanunlar çıkarmaya başladınız. Farkında mısınız yaptığınız yanlışların? Yarım saat... Bir kelebeğin ömrü kadar kanunlarınızın ömrü yok artık, bunun farkında olun.
Bunu hatırlatmak istedim.