GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:65
Tarih:20.02.2014

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Serindağ'ın sorusu... Tabii, demin de söyledim tümü üzerindeki görüşmeler sırasında, bir kez daha ifade etmek isterim.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Anlayamıyorum Sayın Bakan.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Devletin içinde görev yapan bütün kamu görevlilerinin Anayasa'ya, kanuna uygun, hiyerarşik amirlerinin talimatları doğrultusunda vazifelerini yapmaları esastır. Eğer bunların dışına çıkarsa o zaman yasaları çiğnemiş olur, yasalarda hangi yaptırımlar varsa bunlar da onlara uygulanır. Herhangi bir kamu görevlisinin Anayasa ve yasa dışında herhangi bir yerden talimat alması veya hiyerarşik amirleri dışında başkaca birilerinden talimat alarak iş yapması doğru değildir, kabul edilemez bir durumdur. Eğer böyle bir şey varsa "Bunu görmeyiz, görmezden gelmeyiz." demek de doğru değildir. Hukuk bunun gereği neyse onu elbette yapacaktır. O noktada bizim idari mevzuatımızda disiplin hükümleri var, bu çerçevede eğer bir şey varsa bu hükümler çerçevesinde, yasalar çerçevesinde yapılacaktır.

Tabii, bir yerde suç örgütü var mıdır yok mudur değerlendirmesini yapacak olan kimdir? Cumhuriyet savcılarıdır, soruşturma evresinde. Eğer iddianameye dönüşür yargılama olursa mahkemeler buna karar verecektir. Yani bu noktada bir yargısal sürecin işlemesinden sonra ancak kesin hükümle konuşma imkânı olur. Onun dışında yapılan değerlendirmeler siyasal değerlendirmelerdir. Şu ana kadar burada yapılan değerlendirmeler de bazı hukuksal değerlendirmelerin yanında siyasal birtakım değerlendirmeler içermektedir.

Sayın Yılmaz'ın tabii, fişlemelerle ilgili...

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Yani darbe yapıldığı hususu siyasal mı, yani kanıtlanmamış bir şey mi darbe yapıldığı hususu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Serindağ, şu anda yargısal bir süreç var mı, bilmiyorum çünkü benim, cumhuriyet savcılarına "Soruşturma açın." deme yetkim yok, böyle bir talimat verme yetkim de yok Adalet Bakanı olarak. Daha önce de ben bunu ifade ettim.

ENGİN ALTAY (Sinop) - Var da yapmıyor.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Yapma deme yetkiniz var mı Sayın Bakan?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tabii bunlarla ilgili soruşturmayı açıp açmama, bu konuda yargısal bir süreç başlatıp başlatmama tamamen cumhuriyet savcılarının takdirinde olan bir yerdir.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Darbe yapıldığına dair bir suç duyurusunda bulundunuz mu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yani takdir edersiniz ki ben bu konuda bir hüküm verme makamında değilim, yani o yüzden benim burada söyleyebileceğim hukuksal çerçevede ancak budur. Öbürleri siyasal değerlendirme olarak kalır.

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Suç duyurusunda bulundunuz mu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tabii Millî Eğitimde veya başka kurumlarda fişlemeyle ilgili soru gerçeği yansıtmamaktadır. AK PARTİ hükûmetleri döneminde hiçbir kurumda fişleme yapılması söz konusu değildir. Şimdi, bakın, çok net söylüyorum: Yani burada eğer böyle bir şey varsa, herhangi bir bilgi, belge varsa hemen cumhuriyet savcılıklarına bunu lütfen iletin, onlar şikâyet üzerine işlemi yapar. Bizlere de iletin, biz de idari açıdan böyle bir iş yapan kişiler varsa onlarla ilgili gereken idari işlemleri mutlaka yapalım, yaptıralım. Yani buna göz yummamız mümkün değil. Yani böyle bir şey...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Atamaları neye göre yapıyorsunuz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Atamaların tamamı yasalar çerçevesinde liyakat esaslı, yasalarda öngörülen kurallar...

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Anladım da liste nasıl oluyor?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Kıstas ne, kıstas?

SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Kıstasınız ne?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yasalarda bu kıstaslar yazıyor, o kıstaslara göre yapılıyor.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Menzilcileri atamaya dâhil ediyor musunuz veya Süleymancıları?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Liyakat esaslı bir atama yapılmaktadır. Anayasa ve yasaların verdiği yetkiler çerçevesinde bunun yapıldığını ifade etmek isterim.

Tabii el koymayla ilgili konuda rapor alınması hususuna gelince. "Bu kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıran bir durum değerlendirmesidir." demek yanlış olur. Zira soruşturma evresinde yürütmenin soruşturmaya katkı verdiği çok alan vardır. Örneğin, adli kolluk esasında bir boyutuyla yürütmenin içerisindedir. Kamu kurumlarından pek çok bilgi belge istenmektedir. Bunları kamu kurumları ilgili yerlere iletmektedir. Pek çok raporlar hekimlerden alınmakta hastanelerden, bunlar iletilmektedir. Ayrıca Adli Tıp Kurumu, baktığınızda, yine bir resmî bilirkişi kurumu olarak faaliyet göstermektedir. Bu da, baktığınızda, o çerçeveden bakarsanız yapılmaması gereken bir işlem olarak değerlendirir. Ama kimse bunları yürütmenin yargıya müdahalesi veyahut da kuvvetler ayrılığının ihlali olarak değerlendirmedi. Elbette ki bu raporları istediğinde ilgili kurumlar kendi yasal mevzuatları çerçevesinde ve istenen rapor hangi doğrultudaysa o konuda bir değerlendirme yapacaktır. Bu, yargıya müdahale olarak kesinlikle değerlendirilemez. Değerlendirilmesi de mümkün değildir. Bunu ifade etmek isterim.

Öte yandan, Sayın Dibek'in sorduğu bir soru, Gezi Parkı'yla ilgili davalar konusunda. Tabii, ne kadar dava var veya ne kadar soruşturma var, işin doğrusu bu rakamların ben bilgisine sahip değilim. Şu anda benim elime de bu noktada net bir...

TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Benim bildiğim 1.400 tane.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Rakamlar konusunda size net bilgiler verme imkânım yok ama bu bilgileri ben temin ettiğimde size ileteceğim.

Tabii, bunlar adli süreçlerdir. Benim bu süreçlerin muhtevasına dair değerlendirme yapmam doğru değildir. Onu özellikle ifade etmek isterim.

Tabii, Aslanoğlu, bölge adliye mahkemeleriyle ilgili çok önemli bir konuyu dile getirdi. Biz yasayla bunu kurduk, hatta istinaf başsavcılarını da atadık ama henüz bölge adliye mahkemeleri yürürlüğe girmedi. Bunun ana nedeni, tabii, altyapının hazırlanması için zamana ihtiyaç olması. Şu anda 15 yerde bölge adliye mahkemesi kurulma kararı alınmış durumda. Bunlardan 11'inin binası hazır. Diğerlerininki, bir kısmı inşa aşamasında, sadece bir yerin binasının ihalesi henüz yapılmadı, o da önümüzdeki günlerde yapılacaktır. Biz, şu anda, bu 15 yerde istinafı hayata geçirmek için önemli bir çalışmayı başlattık. Şu anda çalışmalarımız henüz bitmediği için kamuoyuna bir açıklama yapmadık ama bu vesileyle ilk açıklamamız buradan oluyor. İstinafı hayata geçireceğiz. Büyük bir ihtimalle bu yıl sonuna doğru istinaf mahkemelerini hayata geçiren adımı atmış olacağız. Şu anda binaların malzemelerinin yerleştirilmesi, bina olmayan yerlerde ihtiyacın giderilmesi ve diğer altyapı çalışmaları bir ekip tarafından süratle tamamlanmaktadır. Büyük bir ihtimalle, yıl sonu itibarıyla, bu konuda ciddi bir adımı atmış ve bu tartışmayı nihayetlendirmiş olacağız diye düşünüyorum.

Sayın Köse, bir defa uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlem hususunu dile getirdi. Bu, son derece önemli bir kural. Esasında, İdari Yargılama Usulü Yasası'nın 27'nci maddesi yürütmeyi durdurma kararının ancak idarenin savunması alınmasından sonra verilmesini öngörmektedir. Ama buna bir istisna getiriyor. "Uygulanmakla etkisi tükenecek idari bir eylem veya işlem varsa bu durumda idarenin savunmasını almadan da yürütmeyi durdurma verebilirsin." diyor, "İdarenin savunması alındıktan sonra da yürütmeyi durdurma kararını gözden geçirirsin." diye bir hüküm var. Ama bu memur atamalarını kapsayan bir şekilde yorumlanamaz, değerlendirilemez. Zira, uygulanmakla etkisi tükenecek işlem, hepimizin çok iyi bildiği gibi, bir binanın yıkılmasına ilişkin belediye bir karar almış. Eğer siz bu konuda savunma beklerseniz bina yıkılabilir veya bir sökme işi var veya başkaca anında ifa edilmesi hâlinde eski hâle getirilmesi fiilen ve hukuken imkânsız bir durum var. Bu durumda bunu yapabilirsiniz ama memur atamalarında bunu yapma imkânı kesinlikle yoktur. Neden? Uygulanmakla tükenecek bir iş yok. Yani mahkeme savunmayı aldıktan sonra yürütmeyi durdurma kararı verdiğinde onun gereğini yerine getirmek zaten her daim mümkündür.

Bir de bu savunmayla ilgili hususta savunmanın süresini tayin yetkisi mahkemeye aittir. Mahkeme buna üç gün de verebilir, beş gün de verebilir yani yasal olarak otuz gün süre verme zorunluluğu yoktur. O, mahkemenin takdirinde olan bir konudur. Mahkeme isterse üç gün, bir cevap için süre de verebilir, ondan sonra bu kararı verebilir. Bizim buraya bunu yazmamızın ana nedeni, esasında mahkemelerin bu yasa kuralını göz göre çiğnemesi nedeniyledir.

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi toparlayınız, süre doldu.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yoksa böyle bir düzenlemeye esasında ihtiyaç yok.

Teşekkür ediyorum.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Ama altı yedi defa tayini çıkanlar var. Bir Erzurum Millî Eğitim Müdürü vardı, hatırlarsanız.

SIRRI SAKIK (Muş) - Sayın Başkan, benim sorumun cevap değeri yok mudur?

BAŞKAN - Sayın Sakık'ın sorusuna da cevap verirseniz Sayın Bakanım.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Sakık, şimdi, Muş ve Ağrı'da adli tıpla ilgili arkadaşlara ben bilgi getirmelerini istedim ama ben bilgi geldiğinde sizinle paylaşacağım.

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Sayın Bakan, Iğdır'da da yok.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Tamam, bakacağım, paylaşacağım. Şu anda Türkiye'nin her yerinde adli tıp yok. Zaten fiilen olması da mümkün değil ama en yakın...

SİNAN OĞAN (Iğdır) - Yani orada orta bir yerde, yakın bir yerde yapılsa bunun hepsi faydalanır.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - İşte, ben onunla ilgili ayrıca size özel bilgi vereyim.