| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün eski adı "özel yetkili mahkemeler"; yeni adı "terör mahkemeleri"ni kaldıracağız ama çok geç kaldık, hepimiz bunun farkındayız. İşin ucu sizlere dokunmadan, bakanlara dokunmadan, bakan çocuklarına dokunmadan aklınız başınıza maalesef gelmedi. Bugün, bu mahkemenin mağdurlarından Fatih Hilmioğlu az evvel tahliye edildi. Kendisine buradan geçmiş olsun diyorum.
Şimdi, neydi bu mahkemelerin özellikleri? Bu mahkemelerin en büyük özelliği, iktidara ya da cemaate yakın tek bir sanığı yargılamadı bu mahkemeler, en büyük özelliği buydu. Sanıklar arasında iktidara yakın tek bir isim yoktu, şüpheliler iktidar partisinin yakını ya da cemaate benzer bir zihniyette ise onların soruşturma ve davalarında ne polis ne savcı ne mahkemeler ortaya saçılan bütün pisliklere rağmen en küçük bir şekilde kıllarını dahi kıpırdatmadılar.
Yine bu mahkemelerin ortak özelliklerinden birisi belli hâkimlerden oluşmasıydı. Eğer hâkimler çatlak ses çıkartırsa, tahliye yönünde karar verir yahut da tutuklama yönünde karar vermez ise hemen görev yerleri değiştiriliyordu, savcılar yine belli savcılardan oluşuyordu yani özel yetkili değil, özel görevlendirilmiş hâkim ve savcılardan oluşuyordu.
Yine bu mahkemelerde maalesef polis fezlekeleri hükümlere esas oluyordu, polis fezlekesi tutuklamak için yetiyordu. Yine bir kısım terör örgütü mensupları gizli tanık olabiliyordu ama bu memleketin Genelkurmay Başkanı, mahkemenin kapısında beklemesine rağmen ordu komutanları tanık olamıyorlardı.
Yine bu mahkemede el ürünü olmayan, imzası olmayan, parmak izi olmayan sadece dijital veride ismi geçti diye, ismi geçen dijital kayıtlar delil oluyordu, bu delillere dayanarak yıllar boyu süren tutuklanmalar yaşanıyordu. Yani uzun tutukluluklar bu mahkemelerin olağan bir yargılama sistemiydi. Ucu açık yargılamalar vardı, ucu açık soruşturmalar vardı, imkânsız davalar vardı ama ne zaman ki bu yargılamalardan beklenen marjinal fayda elde edildi, asıl amaca ulaşıldı ve tasfiyesi gerekenler tasfiye edildi şimdi güç odakları, ortaklar yani iktidar ile cemaat arasında anlaşmazlık çıktı ve ucu size dokundu bu mahkemeleri kaldırmak aklınıza geldi; maalesef böyle oldu.
AHMET YENİ (Samsun) - İstemiyorsanız çekelim!
TUFAN KÖSE (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, biz istiyoruz, istemiyor değiliz. Biz demokrasi yönünde atılan her adıma razıyız ama yine havuç-sopa var. Bir tane havuç var, on beş tane sopa var. İnceledin mi Ahmet Bey? On beş tane sopa var.
Şimdi bugün yine bir tape yayınlanmış bilmiyorum okuyabildiniz mi, izleyebildiniz mi. "'Alo Fatih.' 'Emredin efendim.' 'Geç oldu yatıyorum, sen de TV'yi kapat yat. Ne o öyle yirmi dört saat yayın mı olur?' 'Hemen kapatıyorum efendim.'" Bu da şaka tabii, espri; böyle bir tape yok, ben de burada tape okumayacağım.
MUHAMMET BİLAL MACİT (İstanbul) - Esprisine gülünmeyen adam olmak...
TUFAN KÖSE (Devam) - Öyle mi, gülün o zaman! Espriden anlamak önemlidir biliyorsunuz, espriden anlamıyorsanız yapacak bir şey yok yani.
Şimdi arkadaşlar, bir buçuk aydır her yeni güne bir rezillikle başlıyoruz, maalesef, her yeni güne. İhaleci müteahhitlere salma salınmış, havuz kurulmuş, paralar toplanmış, televizyon, gazete satın alınmış, bir rezillik. Adam bir de anamıza sövüyor. Hiçbirimizin içinde kalmasın, yetim hakkı yiyerek elde ettiği her kuruşu biz de ona aynı şekilde iade ediyoruz.
Yine Başbakana ve ailesine birinci dereceden sit alanında bir villa yaptırılmış. Müteahhit abilerle sohbetler yapılıyor, "Bu kanunun arkasından nasıl dolanacağız?" filan deniyor, açıklamaları var. Tabii, vallahi ben utanıyorum. İşte, otuz sene önce yapılmış villalar filan deniyor, Google Earth'te çıkmış, birkaç sene evvel yok buralar. Yani yalan da ortalıkta dolaşıyor. Geçen bir konuşmamda demiştim, "Yalana vergi çıksa Bakanlar Kurulunda bir kısım arkadaşların maaşları haciz olacak." demiştim. Bugün de diyorum ki: Siz yalanı bırakamayacaksınız -aynı arkadaşlara- bari azaltın bu yalanı, onu da yapmıyorsunuz.
Yine, AKP'li belediyeler, Başbakanın çocuklarının yönetiminde bulunduğu vakıflara 100 milyonlarca ya da 10 milyonlarca dolarlık yardımlar yapıyor, tabii, hiç ses edilmiyor ama bu TÜRGEV vakfında zannedersem içinizde bulunan bir kısım milletvekili de ortak ya da yöneticisi tam bilemiyorum; bir kısım milletvekili de, zannediyorum, ortak mıdır, mütevelli heyetinde midir.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) - Vakıfta ortak olur mu?
TUFAN KÖSE (Devamla) - Yani sonuçta ucu size dokunduktan sonra içerisinde 10-15 tane sopa olan... Ki bu memlekette gencecik insanlara oy çokluğuyla idam cezaları, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verilirken mal varlıklarını korumak adına oy birliği arayan bir yasal düzenleme getirilmiş. Yani hoş değil.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)