| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu maddede, tutuklamanın kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillere dayandırılması zorunluluğu getiriliyor.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Tabii ki hukuk sistemi sağlam temeller üzerine dayanmalıdır. Hukuku uygulayan kişilerin de muhakkak ki bu kurallara bire bir uymaları gerekir. Öyle ki, şöyle söyleyeyim, burada "somut deliller" denirken somut delilleri hangi ölçüde değerlendireceksiniz?
Size geçmişten önemli bir örnek vermek istiyorum. Birtakım Ermenilerle ilgili bir konuda, suikastlar tertip eden bir kişi yakalanmış ve bunun evine girilmiş, evinde bir araştırma yapılmış. Evine girildiğinde, onun bağlı bulunduğu din adamı da birlikte götürülmüş. Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular altında da, tutanakta da bu din adamının da imzasıyla mahkemeye çıkarılmış. Şimdi, biz burada öyle bir uygulama yapıyoruz ki polisler gidiyor, baskın yapıyorlar, orada birtakım bilgiler elde ettiklerini söylüyorlar, bir de tutanak tutuyorlar ama onun, diyelim ki avukatı orada yer almıyor. Somut delili hangi ölçüde değerlendireceksiniz, bu önemli.
Şimdi, böyle bir maddeye bağlı olarak ben bir soru sormak istiyorum. İçişleri Bakanlığının, Genelge 2013/12, burada diyor ki: "... Çeçen ve Tunusluların bulunduğu El Nusra'ya bağlı mücahitlerin, iliniz sınırları içinden Suriye'ye geçişlerinde, istihbarat görevlilerine gerekli desteğin sağlanarak, güvenliklerine ve konunun gizliliğine riayet edilmesi önem arz etmektedir. Bu çerçevede, Millî İstihbarat Teşkilatımız ile ilgili merciler bu konuda görevlendirilmiştir. Hatay Valiliğimizle koordineli olarak çalışılacaktır... mücahitlerin gizlilik içerisinde Diyanet İşleri misafirhaneleri, bağlı kuruluşları ile MİT tarafından belirlenen kamu misafirhanelerinde konaklatılmaları uygun görülmüştür." Altta, İçişleri Bakanı Muammer Güler'in imzası. Bu somut bir delil midir? Somut bir delilse -ve burada imzası, tarihi, sayısı, her şeyiyle belli- şimdi böyle bir somut delil karşısında ne yapacaksınız? Haydi görelim. Bakın, size somut bir delil sunuyorum. Bu somut delil çerçevesinde, bu kişiyi tutuklayacak mısınız, gözaltına alacak mısınız? Ee, bazı konular vardır ki sizin söylediğinizden pek farklı cereyan eder. Dolayısıyla, normal hukuk normlarını değerlendirirken ona göre bir sistem oturtacaksınız. Dolayısıyla, ortaya koyacağınız hukuk sisteminin adil, devletin bekasıyla bağlantılı birtakım konuları da ön plana getirmesi gerekir.
Şimdi, çeşitli konularda artık gizliliği ortadan kaldırmış durumdasınız. Yani, artık, gizli bir şeyi görmeniz, tutmanız mümkün değil. Böyle bir durumda, ortaya koyacağınız bu tür kanunlarla kimleri koruma altına alıp almayacağınızı veya ne yapmak isteyip ne yapmak istemediğinizi de göz önüne almanız gerekir.
Şimdi, şöyle söylüyorum: Özel yetkili mahkemeler hangi sebeple kaldırılmaktadır? Yani, bunun gerekçeleri nedir? Şayet, ÖYM'ler hukuk dışıysa -ki kaldırılıyor- bu mahkemelerin bugüne kadar verdikleri kararlar hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır? Hâlen tutuklu olanların tutuklulukları ne olacaktır? Bu kadar yıldır içeride, hani makul delillerle içeride tutulan insanlar hakkında, bunlar hakkında somut delil yok. Şimdi bu kanunu çıkardığınızda ne karar vereceksiniz? Ve bu insanların beş senedir içeride olmalarını da göz önüne alırsanız bunun vebalini kim karşılayacak, kim ödeyecek? İşte, adil hukuk sistemi dediğim bu.
Tabii ki şurasını özellikle belirtmek istiyorum: Çok dikkatli olmak lazım. İnsanların, kişilerin insan olmasının ötesinde bir de adam olmaları gerekir. Adam olmak için, omurgalı olmak gerekir, bir söylediğini daha sonra tekzip eden bir şekilde konuşmaması gerekir yani bulunduğu ortama göre, bukalemun tarzında, renk değiştirmemesi gerekir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)