| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
AK PARTİ GRUBU ADINA BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 560 sıra sayılı Kanun Teklifi için AK PARTİ Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün, bu kanun teklifiyle beraber tarihî bir ana şahitlik ettiğimizi ifade etmek isterim. Her ne kadar, uzun zamandan beri arkadaşlarımızın hep aynı yerde, hep aynı dairede eleştirileri olsa da; zaman zaman eleştiri sınırlarını aşan, hakarete varan, tekrara varan ifadeler olsa da, bu yaklaşımların bu kanunun tarihî bir kanun olmasını, Türkiye'de önemli bir kırılmayı, önemli bir demokrasi adımı olmasını hiç engellemeyeceğini düşünüyorum.
Bilerek söylüyorum: Tarihî bir anı yaşıyoruz. "Neden?" derseniz, bu kanunun hangi maddeleri daha çok öne çıkar, hangi maddeleri bu tarihî olmanın adının altını çizer diye baktığımızda, görüyoruz ki, öncelikle, olağanüstü hâli andıran mahkemelerin; Türkiye'deki siyasi sorunlara, Türkiye'deki ekonomik sorunlara, değişik problemlere bağlı olarak ortaya çıkan mahkemelerin; tek hâkim tek mahkeme anlayışından uzaklaşan, zaman zaman mağdurların, zaman zaman vatandaşların zorluklarını arttıran mahkemelerin bu ülkede olduğunu, amacının dışında uygulandığını hep beraber gördük.
Bir zaman bu ülkede istiklal mahkemeleri vardı, o zamanın şartlarında değerlendirildiğinde, sosyolojik olarak bakıldığında, bunlar belki lazımdı ama zaman içerisinde kaldırıldı.
Bir zaman geldi, hepinizin bildiği gibi, sıkıyönetim mahkemeleri kuruldu, bunlar da belki o sosyolojik zaman içerisinde bakıldığında -tırnak içerisinde- anlamlıydı ama onlar da kaldırıldı.
Ardından, zaman geldi, yine değişik sosyolojik sebeplerle beraber, hukuki sebeplerle beraber devlet güvenlik mahkemeleri kuruldu. Bunlar da kaldırılmak zorunda kaldı ve kaldırıldı fakat ardından, hepinizin bildiği gibi, özel yetkili mahkemeler gündeme geldi. Bunlar da bir zaman kendisine verilen görevleri bazen hakkıyla, bazen sınırlarını aşarak yerine getirdiler. Ancak, demokrasi ve hukuk toplumla beraber gelişen, toplumun ihtiyaçlarıyla beraber şekillenen bir algı. Şimdiye gelindiğinde, özel yetkili mahkemelerin; etrafımıza baktığımızda, davalara baktığımızda, soruşturmalardaki bazı yanlışlara baktığımızda, artık, bu ülke için bir adli birlik, bir beraber yargılama, tek hukuk anlayışının hâkim olması gerektiğinden yola çıkarak; artık, bir görevi yerine getirmekle beraber, zamanının geldiğini hep beraber gördük ve bu tarihî adımı atıyoruz. Artık, bu kanunun yasalaşmasından itibaren, eski özel mahkemelerde olduğu gibi özel yetkili mahkemelerin de hukuk tarihimizde tatlı tatsız hatıralarla beraber anılacak bir mahkeme hâline geleceğini hep beraber göreceğiz.
Onun dışında, tutukluluk sürelerinin on yıl gibi -dile kolay- uzun bir süreden beş yıl gibi daha makul bir süreye indirildiğini görüyoruz. Bu da tarihî bir adım. Benim şahsi kanaatim, tam burada "Yetmez ama evet." diye ifade edilebilecek, beş yılın da aslında uzun olabileceğini söyleyecek bir taraftayım ben. Keşke bu ülkede tutukluluktan öte, diğer ara formüller; yurt dışı yasağı gibi, adli kontrol gibi, birtakım değişik sebeplerle beraber uygulansa da çok az sayıda, istisnai olarak adli kontrolün dışında tutuklamaya başvurulabilse ama maalesef, hukuk anlayışı da uygulayıcılarla beraber zamanla değişen bir problem. O yüzden, tutukluluk bizde âdeta bir cezalandırma sistemi hâline gelmiş idi ancak biz bir tarihî adım atarak yıllar önce on yılla sınırlandırdık, yetmedi, şimdi beş yılla sınırlandırıyoruz. İstiyoruz ki, beraatizimmet asıldır anlayışına her hâkim, savcı hürmet etsin, saygı duysun; insanlar tutuklama esasına göre değil yargılamanın hızlı yapılarak suçluysa cezalandırılması, değilse bırakılması anlayışı hâkim olsun. Tutukluluk bir ceza anlayışı olmaktan çıksın, bir tedbir olsun istiyoruz. Beş yıl önemli bir adımdır, tarihî bir adımdır ancak yeterli değildir diye düşünüyorum.
Onun dışında, kişisel verilerin Türkiye'de son zamanlarda gördüğümüz gibi, âdeta bir fantezi aracı hâline geldiğini; dinlemelerin, kayıtların, bunların elden ele dolaşmasının bir fantezi hâline geldiğini gördük. Bununla ilgili de istiyoruz ki tarihî bir adım atalım muhalefetteki arkadaşlarımızla beraber. Artık bu ülkede dinleme yapanlar, dinlediklerini yayınlayanlar... Yok etmesi gerekenlerin yok etme görevinin dışında bunları yok etmemesinden kaynaklanan cezaların artırılarak önüne geçilmesini hep beraber hedeflemekteyiz. İstiyoruz ki artık bu ülkede böyle yanlışlar yapılmasın.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Size dokunmasaydı yapmayacaktınız! Bülent Bey, size dokunmasaydı yapmayacaktınız!
RECEP ÖZEL (Isparta) - Yapardık, yapardık.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Yarın yapmaktan daha iyidir bugün yapmak. Bırakın bugün yapalım, yarın olmasından daha iyidir. Dün yapsaydık... Eyvallah ama bugün yapıyoruz ama yarın yapmaktan daha iyidir. Gelin, bu konuda sağduyuyla bakın, soğuk akılla bakın; belki destek olursunuz, belki bir tarafa "Evet." dersiniz, belki iyi yapılmış bir iş vardır. İnsanların kendisinin gözünü kapatması gece yapmaz etrafını, size gece yapar sadece. Bu kanunun da sizin de "Evet." diyeceğiniz tarafları var, bu kanunun da size hayır getirecek tarafları var. AK PARTİ'nin bu kanunu getirmesinden başka kusuru yok sizin açınızdan. Bir sürü güzel tarafı var. Siz neden bu kanunun tutuklulukla ilgili tarafının beş yıla inmesine "Hayır." dersiniz, siz neden özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına "Hayır." dersiniz, siz neden dinlemelerin, dinleyenleri yargılamanın ötesinde teşvik etmenin önüne geçmek istemezsiniz? O yüzden, ben bu kanuna makul bakmak lazım diye düşünüyorum.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Sadece "Yolsuzlukları örtbas etmesin." diyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siz çok konuştunuz, izin verin hemen bitirmeye çalışayım ben de.
Onun dışında, tutuklama gibi, gözaltı gibi hukuki birtakım kararların artık keyfî olmaktan çıkıp 3 hâkimle beraber olması anlamlıdır diye düşünüyorum.
Hızlı geçiyorum.
Onun dışında, şüphe rejiminden ayrılıp onun ötesinde somut delil rejimine geçilmesini anlamlı buluyorum. "Sabah kalktım, şüphelendim, sizi tutuklayabilirim." anlayışının çok gerilerde kaldığını, somut delil rejimiyle beraber daha hukuki, daha anlaşılır, daha şeffaf bir yargılamanın yapılmasının çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, dinleme gibi önemli kararların artık oy birliğiyle verilmesi rejiminin anlamlı olduğunu düşünüyorum. Onun dışında, dinlenecek olan hattın sahibinin belirlenmesi, ondan sonra dinleme kararının verilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum. "Ben sizi dinlerken onu da dinleyeyim, bunu da dinleyeyim." anlayışının çok geride kaldığını, adil yargılanma hakkının ihlali olduğunu düşünüyorum. Onun dışında, dinleme varsa da, gerekliyse de bunun sınırsız olmasının doğru olmadığını, üç ay gibi bir kısıtlamayla beraber hayata geçebileceğini anlamlı buluyorum. Müdafinin dosyadan, davadan her zaman belge alabilmesini, her zaman inceleyebilmesini anlamlı buluyorum ama anlayamadığım bir şey var. Bu ülkede yıllardan beri bu dediklerimi hep söyleyen, hatta yüksek perdeden ifade eden muhalefetteki arkadaşlarımızın, yani bu ülkede artık gece yarısı baskın olmasın diyen, ezbere tutukluluk olmasın diyen, ezbere dinleme olmasın diyen arkadaşlarımızın sabahtan beri bizi itham etmesi, buna üzülüyorum.
ENGİN ALTAY (Sinop) - Sizi etmiyoruz kardeşim, sizi etmiyoruz. Kimi ettiğimizi herkes biliyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Muhalefet, iktidarın yaptığı işe sadece "hayır" demek değildir. Şunu deseniz ne olur: "Yetmez ama evet, daha iyisini yapın, daha fazlasını yapın." deseniz bundan biz keyif alırız.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Onu söylüyoruz, onu söylüyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama gördüğümüz şu: "Hayır, hayır, hayır."
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Ne alakası var! İşinize geldiği gibi kanun çıkarıyorsunuz diyoruz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bu tarzın size de faydası yok, millete de faydası yok, bize de faydası yok. Artık insanlar on iki yıldan beri AK PARTİ'ye hâlâ büyük bir teveccüh gösteriyorsa bunda sadece AK PARTİ'nin başarısı yoktur, sizin de büyük başarınız vardır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İnsanlar umut duymak istiyor, heyecan görmek istiyor. Ne olur ya, şu 22 maddelik kanunda "15 tanesi iyi, 5 tanesi eksik." diyebilseniz.
S. NEVZAT KORKMAZ (Isparta) - Dedik biraz önce.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hâlâ on yıllık tutuklamaların beş yıla inmesine muhalefet ediyorsunuz. Az sonra göreceğiz, biz kabul oyu verirken kaçınız evet diyecek, kaçınız hayır diyecek, bunu göreceğiz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Önergelerimizi kabul edin, hep beraber evet diyelim. Önergeleri kabul edin.
BÜLENT TURAN (Devamla) - AK PARTİ'nin yapmış olması bir suç değildir, bir gururdur. Biz milletimizle beraber daha çok demokrasi, ileri demokrasi, İnsan Hakları Sözleşmesi'ne bağlı olarak adil yargılamanın bu ülkede istisnasız uygulanmasını talep ediyoruz, istiyoruz.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Demokrasi falan bırakmadınız ki, ne demokrasisi!
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Adil yargılanma nasıl olacak ya! Mal varlığına el koymayı ortadan kaldırıyorsunuz yani, nasıl adil yargılanma bu!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ama ne kadar kızsanız da ne kadar sevmeseniz de nasıl ki bir zamanlar 12 Eylül referandumunda hayır demenize rağmen darbecilerin yakalanması davasında ilk siz müdahale dilekçesi vermişseniz, nasıl ki referandumda hayır demenize rağmen gidip de bireysel başvuru hakkını Anayasa Mahkemesinde ilk siz aramışsanız, muhtemeldir ki bu kanundan sonra da belki de bundan en çok siz istifade edeceksiniz. Helalühoş olsun.
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Siz istifade edeceksiniz. 17 Aralık yolsuzluklarını...
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Siz kendiniz için çıkartıyorsunuz. Bizim yolsuzlukla bir alakamız yok ama sizin var.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Hep beraber yapalım, güzellikle yapalım. İstiyoruz ki demokrasi kavgasında devletle olan mücadeleye karşı sahip çıkma kavgamızda, insan hakları mücadelemizde, ileri demokrasi talebimizde muhalefet bize yol göstersin, beraber bunları yapalım istiyoruz. Referandum diyoruz, hayır diyorsunuz; HSYK'da yanlış yapılıyor, birileri kalkıp bildiri okuyor, bu yanlış diyoruz, hayır diyorsunuz. Oysa düne kadar siz evet diyorsunuz, yanlış var diyordunuz, onlara kızıyordunuz. O yüzden, bir daha diyorum...
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - HSYK'yı siz oluşturdunuz ya! Nerede geziyorsunuz, siz muhalefet misiniz, iktidar mısınız? Bu HSYK'yı siz oluşturdunuz Bülent Bey.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Bağırarak değil Dilek Hanım, sakin, sakin... Hepsini söyleyeceğim.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Ne diyorsunuz siz ya? Muhalefetsiniz yani sanki!
BÜLENT TURAN (Devamla) - Sağduyuyla, soğuk akılla bu kanunu bir daha incelerseniz yıllardan beri sizin söylediğiniz, belki bizim geç kaldığımız maddelerin de burada olabileceğini...
GÜRKUT ACAR (Antalya) - Hah, geç kaldığınız...
BÜLENT TURAN (Devamla) - ...bizden çok sizin buna alkış tutabileceğinizi göreceksiniz ama nasıl bir anlayışsa, bir daha söylüyorum, AK PARTİ yapıyorsa yanlış zannediyorsunuz.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sözlerimizi dinlememişsiniz.
BÜLENT TURAN (Devamla) - Oysa kimin yaptığı değil, ne yaptığıdır...
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - "Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması olumludur." dedik, dinlemediniz bile bizi, dinlemediniz yani.
BÜLENT TURAN (Devamla) - İstirham ediyorum, hukukçu arkadaşlar bu kanunu bir daha incelesinler. 22 maddenin büyük çoğunluğuna "Yetmez, evet ama yetmez." diyeceksiniz. Bizden çok siz heyecanlanacaksınız.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Sana mı soracağız ya?
BÜLENT TURAN (Devamla) - Ben bu kanunda emeği geçen tüm arkadaşlarımı tekrar kutluyorum. Bu kanunun ülkemiz demokrasi kavgasında bir basamak olacağını, önemli işlere vesile olacağını düşünüyor, tekrar hayırlı olması ümidiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)