| Konu: | Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 20.02.2014 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Yok, konuşacağım efendim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz evvelki hatibin konuşmaları... Bu kanunun, getireceği bazı düzenlemeler açısından faydalı şeyler olduğuna inanıyorum. Özel yetkili mahkemelerin şimdiye kadar maksadını aşan, üç kişinin bir araya gelmesiyle, hemen "örgüt" yaftalamasıyla onların hakkında yıllarca dinleme kararı veren, onları yargılayan birtakım müeyyideleri ortadan kaldırması açısından, özel yetkili mahkemelerin kaldırılması tabii ki doğru bir iştir. Doğru olmayan şudur: Doğru olmayan, ne zaman ki bu tehlike sizin kapınızı çaldı, o zaman uyandınız, doğru olmayan budur. Yani burada bir samimiyet sınavında sınıfta kaldığınızı söyleyebilirim. Doğru şey doğru zamanda yapılırsa doğruluğu kabul edilebilir. "Ama bu zaten doğru, evet, bunu biz biraz geç yaptık..." "Geç" dediğiniz şey, sizin kapınıza geldiği zaman yaptınız. Keşke bunu gerçekten toplumun ihtiyacı olduğu dönem gündeme getirseydiniz. Ama birtakım kanunların arkasına da sığınarak o zulmü yaptığınız insanlara hiç sesiniz çıkmadığı zaman... Şimdi ne zaman ki mesele sizin meseleniz oldu, kalkıp bunun yanlış olduğunu savunuyorsunuz; doğru olmayan budur.
Yani Balyoz soruşturması sırasında -ben hep söylüyorum- elli beş saniye savunma yapan benim sınıf arkadaşım Korgeneral Korkut Özarslan, elli beş saniye savunma yaptı, on sekiz sene ceza yedi o kurduğunuz özel yetkili mahkemeler sayesinde. 2007 yılı Windows programıyla 2003 Excel programları yapıldı, Windows programları yapıldı, "Bu deliller." diye oraya konuldu. Bunlara hiç ses çıkartmadınız.
Dolayısıyla birtakım şeylere şimdi "Geç kaldık ama biz doğrusunu yapıyoruz." dediğiniz zaman bunun doğruluğu belki kabul edilebilir ama samimiyetiniz kabul edilmez. Mesele burada aslında. Burada kimse bu kanunun iyi veya kötü yönlerini tartışmıyor, daha çok sizin samimiyetinizi tartışıyor. Mesele bu. Kanunda tabii ki iyi olan maddeler vardır, sıkıntılı olan maddeler de vardır, insanlar bunları da dile getiriyor. Keşke bunları size gerektiği zaman değil, toplumun ihtiyacı olduğu zaman, yani Başbakanın evladına değil, milletin evlatlarına lazım olduğu zaman yapsaydınız. O zaman biz burada oturur sizi alkışlardık, şimdiki gibi yermezdik, şimdiki gibi hakkınızda muhalefet şerhinde bulunmazdık, kalkıp bu kadar da konuşmazdık. Ama hep böyle oldu, geçmiş dönemde de aynı şeyler oldu, bir şeyleri yapıyorsunuz, arkasından "Biz bunun yanlış olduğunu fark ettik." diyorsunuz.
Arkadaşlar, Türkiye deneme yanılma metoduyla yönetilecek bir ülke değildir, Türkiye basiretli yönetimleri hak edecek kadar önemli bir ülkedir. Türk tarihini bugün Türkiye dünya coğrafyasında temsil eden en önemli demokratik ülkedir. Bu ülkeyi kalkıp deneme yanılma metoduyla yöneten, "Dün böyle yaptık, vazgeçtik, bugün böyle yaptık." diye yöneten adamların işi değildir Türkiye'yi yönetmek.
Bakın, İnternet yasasıyla ilgili burada yine bağırdık çağırdık. İnternet yasası bizim milletvekili adaylarımızla ilgili kasetleri ortada dolaştırırken Başbakan "Genel bunlar, genel." diye bağırdı. "Ayıp ediyorsunuz. Ahlaksızlık bu." dedik. Şimdi o ahlaksızlık denilen meseleye "Doğru diyorsunuz, bunlar ahlaksızlık." Niye? Bilal Erdoğan'ın kaseti çıkıyor Rıza'nın ofisine giderken, hanımefendinin Urla'daki villalarla ilgili bide siparişi veya fıskiye siparişi verirken. Bu kasetler rahatsız edince siz İnternet Yasası'nı hazırladınız. İşte samimiyet testi burada, sıkıntı burada. Yaptığınız işin doğru olması, samimiyetinizin doğru olduğunu göstermiyor.
Söylemek istediklerim bunlar. Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)