| Konu: | TERÖR MAĞDURLARINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2012 |
YUSUF HALAÇOĞLU (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, geçen cuma günü Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinde meydana gelen terör olayını şiddetle kınadığımı belirtmek istiyorum ve orada şehit olan Değerli Polisimize Allah'tan rahmet, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Ancak, Suruç'tan başlayan bir takipten söz edilirken bu terör örgütü mensuplarının Pınarbaşı'ya kadar gelmesi düşündürücüdür ve bunun ciddi bir şekilde tahkik edilmesini de diliyorum.
Değerli milletvekilleri, evvelsi hafta, terörden kaynaklanan yaşam hakkının ihlali konusunda kurulan alt komisyon üyelerimizle birlikte Tunceli, Siirt, Batman ve Diyarbakır şehirlerini ziyaret ettik ve 50'ye yakın terör mağduruyla veya doğrudan terörle bağlantılı kişilerle ilgili bilgiler aldık, kendileriyle bizzat konuştuk. Bu konuşmalarımız sırasında şunları gördük: Terörün en çok tırmandığı dönem 1992-1993 yılları arasına rast gelmiştir. Bu dönemde özellikle dağlık alanlarda, devletin ulaşamadığı yerlerde PKK terör örgütünün baskıları sonrasında "onlara destek verdikleri şeklinde adlandırılan yiyecek vesair" gibi konularda yaptıkları hareketlerin güvenlik güçleri tarafından terör örgütü olarak nitelendirildiğini gördük ve köylerin boşaltılmasının söz konusu edildiğini de bunlardan dinledik.
Burada önemli olan şey şuydu: Hakikaten, terörle mücadele ederken nasıl bir yöntem izlememiz gerektiğini çok iyi tahkik etmemiz lazım. Sosyolojik boyutlarıyla, idari boyutlarıyla, bunların ekonomik boyutlarıyla çok iyi tahkik edilmesi ve ondan sonra mücadele edilmesi gerekir. Sonuçta şu ortaya çıktı: Devlet halkını koruyamadı, koruyamadığı için PKK terör örgütünün eline bırakıldı. Bu insanlar daha sonra PKK terör örgütünün faydalanmasını önlemek düşüncesiyle köylerinden şehirlere göç ettirildiler, yani köyler boşaltıldı. Bu boşaltılma esnasında köylülere yeterli maddi destek verilmediği için bu insanlar şehre indiklerinde, çocukları maalesef terör örgütlerinin eline teslim edildi ve böylece terör daha da güçlendi. O insanlar ailelerinden en az 7 kişi kayıp vermelerine rağmen bile, bugün terörün bitirilmesi ve PKK terörünün bir şekilde ortadan kaldırılması konusunda her türlü işlemin yapılması arzusunda bulunmaktalar ve bunu unutacaklarını ifade etmekteler. Şefkat elini devletin buna ulaştırması lazım, uzatması lazım.
Yine, burada önemli olan şey şu: PKK terör örgütü ile oradaki halkı birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor. Her şeyden önce, PKK terör örgütü, onun baskısına maruz kalarak onun yanındaymış gibi görünenler ile halkı birbirinden ayırt etmek gerekiyor. Yani oradaki sorun PKK terör sorunudur, oradaki Kürtlerle ilgili sorun değildir, bunu birbirinden ayırt etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, bu sorunun ciddi bir biçimde devlet tarafından ele alınması, tutup Oslo'da veya terör örgütü başkanıyla veyahut da mensubuyla, lideriyle görüşülmek yerine, burada terörle mücadelenin değişik boyutlarını ele alıp, mesela maddi boyutlarını ele alıp onları önlemek ama bununla beraber devlet otoritesini orada kurarak, mesela Şırnak gibi, Hakkâri gibi yerlerde, devletin güvenlik güçlerinin kendi resmî kıyafetleriyle dolaşabilecekleri bir hâle getirilmesi konusunu da devletin yerine getirmesi gerekir. Eğer güvenlik güçleriniz bu şehirlerde rahatça dolaşamıyorsa, o zaman halkın PKK'ya destek vermemesini bekleyemezsiniz. Dolayısıyla, orada devlet otoritesini kesinlikle kurmak zorundasınız, bunu kurduğunuz takdirde ancak devletin yanında yer alacaktır halk.
Ayrıca, bunların etkisinde kalıp, PKK'nın etkisinde kalıp suç işlemiş konumuna düşen veyahut da PKK terör örgütü sebebiyle mağdur duruma düşen insanların yanında bulunup, gerekiyorsa hukuki olarak da, bunlara baskı yapan güvenlik güçlerinin üzerine de gidilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, PKK'nın ortadan kaldırılması, terörün ortadan kaldırılması, PKK terör örgütü ve onların uzantılarıyla mücadele edilmesi kesinlikle devletin birinci derece görevidir. Bunu yapmak zorundadır devlet eğer PKK terör örgütünü ortadan kaldıramıyorsa halkına yüklenmemesi gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Bravo!
YUSUF HALAÇOĞLU (Devamla) - Devlet gitmeli, orada bunun üstesinden gelmelidir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Halaçoğlu.