GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:67
Tarih:25.02.2014

KADİR GÖKMEN ÖĞÜT (İstanbul) - Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; 561 sıra sayılı torba kanunun 12'nci maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım.

Yine, aceleye getirilmiş, eminim ne olduğunu sizin bile bilmediğiniz bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Yine seçim öncesi, işinize gelen yasaları alelacele geçirme telaşı içindesiniz ve yine her zaman ki gibi muhalefeti görmezden gelmek suretiyle yapmaktasınız.

Bu torba yasayla, üçüncü köprü yoluyla yok edilen yeşil alanlar, göletler, avlaklar, ormanlar, yaşam alanlarının altyapıları tamamen yok edilmektedir. Ama Gezi'de başlayan direniş bugün ODTÜ'de de devam etmektedir. Bu yeşil alanların yok edilmesine bu toplum engel olacaktır.

Değerli milletvekilleri, hadi, yandaş medya "Alo Fatih"ten korkuyor, onu herkes öğrendi, ya milletin temsilcilerinin bulunduğu Meclis TV'nin dahi yayınlarının kesilmesine ne diyorsunuz, nasıl içinize sindiriyorsunuz? Bakınız, Sayın Başbakan 2009 seçimleri öncesinde "Türkiye'de hukuk var, demokrasi var, yerleşmiş bir sistem, oturmuş kurumlar var, kurallar var. Bu ülkede fikri hür, vicdanı hür savcılar var, hâkimler var." diyordu. Yine aynı tarihlerde Ulaştırma Bakanı olan Sayın Binali Yıldırım telefon dinleme eleştirilerine karşılık "Yanlış işiniz, yasal olmayan işiniz yoksa dinlenmekten korkmayın, istediğiniz kadar konuşun." diye fetvalar veriyordu. O sahte delil ve dinlemelerle bu ülkenin yurtseverleri beş yıldır içeride yatmakta, zulümhanelerde gün saymaktadırlar. Tam beş sene sonra, o günün fikri, vicdanı hür savcıları bugünün paralelleri mi oldu? Sizi kim kandırmış? Devleti on bir yıl boyunca kandırılarak mı idare etmişsiniz?

2011 yılına geri dönelim. Sayın Başbakan seçimler öncesi, 4 Mayıs 2011'de yaptığı bir konuşmada Sayın Deniz Baykal için, "Bak, Hacı Bektaş Veli 'Eline, beline, diline hâkim ol.' diyor. Bu konu, bu kaset özel değil genel." diye konuşuyordu. O günlerde size defalarca söyledik, "Bu kasetleri üretenleri bulun." dedik. Bulmak istemediniz, tepe tepe de kullandınız. Bugün, "Bu komplonun Türkiye'nin hayrına değil, şerrine olduğunu lütfen görün. Bu komplonun benzerleri Baykal'a, Demirel'e, Erbakan'a da yapıldı. En sert cevabı vermezsek bu komploların benzerleri yapılmaya devam edilecektir." diyebiliyor. Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste. Bu millet artık uyanmıştır. Bu millet Ergenekon, Balyoz gibi toplum vicdanını rahatsız eden davalarda artık ne oyunlar döndüğünü sizin sayenizde çok net anlamıştır. Sizlerin acımadan bu ülkenin aydınlık yüzleri olan gençlerimizi susturmaya, sizden olmayanların geleceğini karartmaya çalıştığınızı, afiş astığı, panolara şiir yazdığı, yemekhaneden parası olmadığı için parasız yemek yediği için, üniversite içerisinde parasız çay dağıttığı için soruşturmalar başlatıp davalar açarken de bu rektörler, hâkimler, savcılar, polisler yine paraleldi, değil mi?

Hiç duymamış olmayı tercih edeceğimiz konuşmalar günlerdir İnternet'te dolaşıyor. Biz dinlediğimizde utanıyoruz, siz inkâr etmemekle birlikte, "montaj" deyip geçiştiriyorsunuz. Hoş, Başbakan "Mecliste tuzluk var." dediğinde de hiç üstünüze alınmamıştınız. Sansür uygulamak için çok çaba sarf ettiğiniz İnternet fenomeni Baattin, sizleri bu konuda tiye almıştı. Birçoğunuz belki görmüşsünüzdür, ben burada dile getiremiyorum maalesef.

Sizler bu ülkenin yöneticileri olarak milletin değil, kendinizin ve yandaşlarınızın cebini doldurmayı seçtiniz. Üstelik, bunu alnınızın akıyla, emeğinizle değil; rüşvetle, emekçinin ve emeklinin cebinden çalarak, kursağından alarak yaptınız, umutlandırarak, bir parmak bal çalarak yaptınız. Bugün, tüm emekliler gibi, emekli astsubaylar da kan ağlamaktadır. Daha yeni, özlük haklarıyla ilgili sorunları çözülmediği için, duymazdan gelindiği için mart ayında ölüm orucunu başlatacaklarını açıkladılar. Kaçınızın haberi var acaba? Kaçınız ne sorunları var deyip araştırıyorsunuz?

Değerli milletvekilleri, bu Hükûmet artık halk nezdinde meşruiyetini yitirmiştir. Bir an evvel istifa etmelidir ve sandığa gitmelidir.

Sayın milletvekilleri, "Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ" diye bir şiir vardı. Şiir hâlâ güncelliğini ne yazık ki korumaktadır. Ona buna "vatan haini" dediğiniz için bu şiiri bir daha hatırlatmak istiyorum: "Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz ben yurt hainiyim, ben vatan hainiyim/Vatan çiftliklerinizse/kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan/vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan/vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın/fabrikalarında al kanımızı içmekse vatan/vatan tırnaklarıysa ağalarınızın/vatan, mızraklı ilmühalse/vatan, polis copuysa/ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan/vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa ben vatan hainiyim/Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla/Nazım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)