| Konu: | BDP GRUBUNUN, BDP GRUP BAŞKAN VEKİLİ BİNGÖL MİLLETVEKİLİ İDRİS BALUKEN TARAFINDAN TAŞERON İŞÇİLERİNİN SORUNLARININ ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 10/5/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 26 ŞUBAT 2014 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 68 |
| Tarih: | 26.02.2014 |
MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; ben BDP grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle bu yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, son birkaç aydır çok yoğun bir şekilde, neredeyse her hafta, muhalefet partisine mensup milletvekili arkadaşlarımızın taşeron çalışanlarla ilgili vermiş olduğu araştırma önergelerini burada görüşüyoruz. (AK PARTİ ve CHP sıralarından karşılıklı laf atmalar, gürültüler)
Sayın Başkan, müdahale edecek misiniz arkadaşlarımıza?
BAŞKAN - Buyurunuz, devam ediniz siz, ne olduğunu anlamadım.
MAHMUT KAÇAR (Devamla) - Değerli arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tartışmayı lütfen Genel Kurulun içinde yapmayınız, kuliste konuşacaksanız konuşun. Sayın milletvekilini dinleyeceğiz.
Sayın milletvekilleri, lütfen burada tartışmayınız.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, muhalefeti ikaz edin. Muhalefeti ikaz edin Sayın Başkan.
BAŞKAN - İkaz ediyorum efendim.
Lütfen sayın milletvekilleri, eğer tartışacaksanız lütfen kuliste tartışın, Genel Kurul, bu tartışmayı bu şekilde yürütme yeri değildir. Lütfen!
Buyurunuz Sayın Kaçar.
MAHMUT KAÇAR (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; taşeron işçilerle ilgili verilen araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Son bir aydır, neredeyse her hafta, bu konularla ilgili verilen Meclis araştırma önergelerini görüşüyoruz ve taşeron işçiler üzerinden AK PARTİ hükûmetlerinin çalışma hayatıyla ilgili yaptıklarına yönelik olarak çok yoğun eleştiriler yapmayı, özellikle yerel seçim öncesinde bir fırsat bilerek sahada karşılığı olduğu düşünülen konularla ilgili buradan gündem oluşturulmaya çalışılmakta. Eğer çalışma hayatıyla ilgili, yerel seçimler öncesi, kendimize bir alan açarız yaklaşımıyla bu önergeler gündeme getiriliyorsa, buradan kimseye bir alan açılmayacağını, son on bir yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde çalışma hayatıyla ilgili yapılan, çalışanların insan onuruna yaraşır bir ücret almaları, çağdaş çalışma koşullarına sahip olmaları ve temel sorunları çözülmesi noktasında atılan adımları ve yasal düzenlemeleri gördüğümüzde bu yaklaşımların doğru bir yaklaşım olmadığını görme imkânına sahibiz.
Değerli arkadaşlar, taşeron işçilerle ilgili, burada verilen önergenin temel amacı bu çalışanlarımızla ilgili sorunların tespiti ve bunlara yönelik çözüm önerilerinin yol haritasının belirlenmesi. Bu kürsüden, taşeron işçilerin sorunlarıyla ilgili kurulan cümlelerin aksine bir cümle kuruyor değiliz. Taşeron işçilerimizin sorunları var, taşeron işçilerimizin kıdem tazminatıyla ilgili, çalışma koşullarıyla ilgili, almış oldukları ücretlerin zamanında alınıp alınmamasıyla ilgili problem olduğu noktasında farklı bir noktada değiliz. Ama bunun üzerinden kurulan cümlelerin, bunun üzerinden Hükûmeti veya seçim öncesi muhalefetin kendine alan açma noktasındaki yaklaşımlarını doğru bulmuyoruz. Bununla ilgili Sayın Çalışma Bakanımızın Başkanlığında, taşeron işçi dernekleriyle, değişik dönemlerde yapılan toplantılar var. Bu konuyla ilgili, gerek işçi dernekleri ve gerekse de ilgili sendikaların üçlü danışma kurulunu temsil eden sivil toplum örgütleriyle ilgili yapılan çalışmalar var. Buradaki sorunlar 14 temel başlık altında toplanmış ve bunlarla ilgili yapılan yasal düzenleme hazırlıkları -geçen haftadaki yaptığım konuşmada da ifade ettim- Bakanlar Kuruluna sevk edilmiş durumda. Son yapılan Bakanlar Kurulu gündeminin önemli gündem maddelerinden biri de taşeron çalışanlarımızın sorunlarına çare bulacak olan yasal düzenleme.
Değerli arkadaşlar, önce şunu ifade edeyim: Taşeron işçilerle ilgili uygulama AK PARTİ iktidarı döneminde başlayan bir uygulama değil. Taşeron işçilerle ilgili uygulama 1936 yılında başlayan bir uygulama. Daha sonra 1971 yılında ve en son 2003 yılında 1475 sayılı İş Kanunu'yla da birlikte devam eden bir uygulama.
Şimdi, burada ben özellikle taşeron işçi kardeşlerimize Meclisin kürsüsünden seslenmek istiyorum. Sorunlarınızı biliyoruz. Sorunlarınızla ilgili, gerek kıdem tazminatıyla ilgili problemlerinizi, gerek çalışma koşullarıyla ilgili problemlerinizi, gerekse de sözleşmelerin bir yıl daha olmasından dolayı kaynaklanan ve yıl sonu yaşamış olduğunuz problemlerinizi ciddi anlamda masaya yatırmış, bununla ilgili yasal düzenleme hazırlığını tamamlamış, bununla ilgili, Bakanlar Kuruluna sevk etmiş ve son yapılan Bakanlar Kurulunda da yasal düzenlemeyle ilgili gereken görüşmeleri yapmış bir iktidarın mensuplarıyız.
Bugüne kadar çalışma koşullarıyla ilgili, gündem konusu olan bütün hususlarla ilgili nasıl AK PARTİ iktidarları olarak samimi bir irade ortaya koyduysak, nasıl bunlarla ilgili gereken yasal düzenlemeleri yaptıysak, şundan hiç şüpheniz olmasın ki taşeron işçi kardeşlerimizin problemlerini de çözecek olan iktidar AK PARTİ iktidarıdır ve bunlarla ilgili yasal düzenlemeyi hayata geçirecek olan grup da AK PARTİ Grubudur.
Burada bizden önceki konuşmacılar 4/C'lilerden bahsettiler, farklı istihdam modellerinden bahsettiler. Evet, bu ülkede AK PARTİ'den önce farklı istihdam modelleriyle ilgili problemler vardı. AK PARTİ iktidarından önce, aynı yerde çalışan, aynı işi yapan, farklı statülere sahip olduklarından dolayı farklı ücretler alan uygulamalar vardı ama AK PARTİ iktidarıyla birlikte vekil ebe-hemşire uygulamalarına son verilen yasal düzenlemeye; 4924, sözleşmeli personel uygulamalarına son verilmesi; 4/B çalışanlarının bizden önceki iktidarlar döneminde, bırakın 4/A'larla aynı haklara sahip olmalarını, en temel hakları olan bütün sosyal ve özlük haklarından mahrum olan yaklaşımlarına son verilerek 4/B uygulamalarına son verip 100 binlerce 4/B'liyi kadroya geçiren iktidar AK PARTİ iktidarları olmuştur.
4/C'lilerden bahsetti. 4/C'lilerle ilgili, ekran başında izleyen milyonlarca çalışanımıza özellikle şu hatırlatmayı yapmak istiyorum: 4/C uygulaması ne zaman başladı? 4/C uygulaması... 1994 yılındaki özelleştirmeden sonra, özelleştirilen çalışanlar bizden önceki iktidarlarda iş akitleri feshedilerek kapının önüne konuyordu. 1994 ile 2004 yılları arasında özelleştirme sonucu, çalışan on binlerce işçi kardeşimizin işine son verilmiştir. 2004 yılında, AK PARTİ iktidarı döneminde, çalışanlarımızın bu özelleştirme neticesinde mağdur edilmemelerine yönelik olarak, iş akitlerinin feshedilmeyip evlerine, çoluk çocuğuna ekmek götürmesi için Bakanlar Kurulu kararıyla bir düzenleme yapılmış ve özelleştirmeden mağdur olan işçi kardeşlerimizin kamu kuruluşlarında 4/C'li olarak istihdamlarının önü açılmıştır. Bizden önceki on yıllık zaman zarfında on binlerce özelleştirme mağdurunun maalesef iş akitleri feshedilirken 2004 yılından itibaren bu özelleştirme mağduru kardeşlerimizin evlerine ekmek götürmesi sağlanmış ve kendilerinin 4/C'li olarak kamuda istihdamı sağlanmıştır.
Bizim, 2004 yılından bugüne kadar yapmış olduğumuz düzenlemelerle -az önce Sayın Çelebi de kısmen ifade etti- 4/C'lilerin sendikal hakları yoktu bu ülkede, sendikaların en temel hakları olan örgütlenme haklarından mahrumlardı. AK PARTİ iktidarı dönemlerinde 4/C'lilere sendikalara üye olma ve örgütlenme hakkı tanınmıştır. Daha önce on aylık çalışma süreleri varken şu anda 4/C'li kardeşlerimizin on bir ay yirmi sekiz gün çalışma hakları var. Şu anda yıllık izinlerle ilgili devlet memurlarına tanınan bütün izin süreleri 4/C'li kardeşlerimize de tanınmakta.
Bize yapılan eleştirilerden biri... Memurlara toplu sözleşme hakkını verirken bize muhalefet parti milletvekillerinin getirmiş olduğu en önemli eleştiri "Böyle toplu sözleşme yasası olur mu?" yaklaşımıydı. Az önce muhalefet partisindeki milletvekili arkadaşımız 4/A'lı kadrolu arkadaşlarımıza grev hakkından bahsetti. Bu ülkede AK PARTİ iktidarlarına kadar devlet memurlarına toplu sözleşme hakkından bahsettiği bütün dönemlerde, bütün iktidarlar kendilerine "İş güvencesinden vazgeçin." dayatmasında bulunmuştur. Ama AK PARTİ iktidarında bir yandan devlet memurlarının iş güvencesine dokunulmamış, diğer yandan da devlet memurlarına toplu sözleşme hakkı verilmiştir.
Şu anda, 4/C'lilerle ilgili, son toplu sözleşmede yüzde 50'ye yakın olarak maaşlarında ciddi anlamda bir iyileştirme yapıldı.
Bakın, buradan sizinle birkaç rakam paylaşayım: İlkokul mezunu 4/C'li kardeşimizin aralık ayında almış olduğu ücret 1.030 lirayken, şu anda 1.520 lira ücret almakta. Enflasyonun tek haneli olduğu bu ülkede 4/C'lilere yapılan iyileştirme yaklaşık yüzde 50 civarında. Bütün bunları niçin söylüyorum? Gerek iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili yapılan yasal düzenlemeler, gerek memurlarla ilgili toplu sözleşme hakkı, gerek farklı istihdam modellerine son verilerek bu ülkede eşit işe eşit ücret uygulamaları. Bu ülkede devlet memurları, iktidar olduğumuz ilk günlerdeki yapılan ziyaretlerin önemli bir kısmı hepinize, memur bulunduğu kurumlardan başka kurumlara geçmek isterdi. Niçin? Çünkü aynı unvana sahip farklı kurumlarda farklı ücret politikaları vardı ama Allah'a hamdolsun, şu anda bütün unvanlardaki bütün devlet kurumlarında almış oldukları ücretler aynıdır. Bugün memurlar, DSİ'de de aynı ücreti almaktadır, tarım il müdürlüğünde de aynı ücreti almaktadır, sağlıkta da aynı ücreti almaktadır. Eşit işe eşit ücret uygulamasını yapan biziz. Farklı istihdam modellerine son verip 4/B'lilerle ilgili kadro uygulamasını yapan biziz. İş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili uluslararası normlarda iş sağlığı ve güvenliği yapan iktidar bizim iktidarımız. 4/C'lilerle ilgili örgütlenme hakkının önünü açan iktidar bizim iktidarımız.
Allah'ın izniyle çalışma hayatının demokratikleşmesiyle ilgili bu ülkede nasıl devrim niteliğinde uygulamalar yapıldıysa, taşeron kardeşlerimizin de şu anda Bakanlar Kurulunda olan görüşmeleri tamamlanan yasal düzenlemeler de -inşallah- en kısa zamanda Meclis Genel Kurulunda yasalaştırılarak bu kardeşlerimizle sorunumuzu çözeceğimizi ifade ediyor ve bu duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)