GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE'NİN EKONOMİK SORUNLARINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:27.02.2014

AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Efendim, bu uğultu kesilir ve arkadaşlarım dinlerlerse belki bazı şeyleri öğrenmiş olurlar.

İstirham ediyorum, yeniden ikaz ediniz.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Yakışmadı ama sana. İlkokul talebesi değiliz.

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - Sizinle muhatap değilim.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - O zaman düzgün konuşun. Bizi kastediyorsunuz.

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - Sayın Başkana Meclis Genel Kurulundaki uğultuyu kesmesi için istirhamda bulunuyorum.

MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) - Ama sizin tarzınız hiç yakışık değil.

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - Lütfen dinleyin. Sizi ya da başka birini değil, Genel Kurulda uğultu edenleri ikaz etmesini istiyorum.

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayınız.

Buyurunuz efendim.

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün ülkemizin ekonomik sorunlarıyla ilgili düşüncelerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, "Türkiye ekonomisi" denilince ilk akla getirilen borsa endeksi, ÜFE, TÜFE, döviz kurları, tahvil fiyatları, Brent petrolün varil fiyatı vesaire akla getiriliyor. Örneğin, borsa yükseldiği zaman Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkmış oluyor. ÜFE, TÜFE düşük çıktığı zaman enflasyon düşmüş oluyor. Yani Türkiye'de her şey iyiye gidiyor nutukları, haber ve yorumları, nasıl kalkınıyormuşuz nutukları, artık Türkiye'de herkese pembe bir dünya gösterilmeye çalışılıyor.

İyi, bunlar tamam da, halkın durumu nedir? Ekonominin halkı ilgilendiren yanı ne âlemdedir? İktidar işin bu yanını hamasi nutuklarla geçiştirmeye çalışıyor. Halkın ekonomik sorunları hamasi nutuklarla geçiştirilemeyecek kadar ağırdır. Halk bir sosyal patlamanın eşiğindedir.

Bakınız değerli arkadaşlar, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonunun verilerine göre 2005-2013 yılları arasında 1 milyon 145 bin esnaf kepenk kapatmıştır. Alışveriş merkezleriyle ilgili bir yasal düzenleme yapamadığımız için her caddeye 10-15 AVM açılmış, esnaf bunlarla rekabet edemediği için artık sigorta paralarını bile ödeyemez durumdadır.

Çiftçi, köylü bitmiştir. 5 liraya mazot kullanacak ama ürününü beş yıl öncenin fiyatlarıyla bile satamayacak.

Memur emeklisinin ortalama aylığı 1.200 lira, işçi emeklisinin ortalama aylığı 959 lira, BAĞ-KUR emeklisinin ortalama aylığı 745 liradır. Ülkemizde 10 milyon 500 bin civarında emekli vardır. Eğer açlık sınırının 1.397 lira olduğu düşünülürse, bunların yüzde 80'i açlık sınırının altında yaşamaktadır. Biz, bu koşullarda yaşayan emekliler için ne yaptık, hiç düşündük mü?

Değerli arkadaşlarım, milletvekili emeklileri iyi, bakanlarınki iyi, müsteşarların, genel müdürlerin, daire başkanlarının iyi; birinci sınıftan emekli olanların iyi; hâkim, savcıların iyi; emniyet müdürlerinin, daire başkanlarının iyi ama 10,5 milyon emeklinin durumu açlık sınırının altında.

Prim gün sayısını tamamladığı hâlde yaşa takılanlar var. 48, 50 yaşında, 49 yaşında işten çıkmış, emekli olmuş ama prim gün sayısını tamamlamadığı için emekli değil, sokağa atılmış, sağlık güvencesinden bile yoksun insanların durumu nedir?

Değerli arkadaşlar, Nisan 2013 itibarıyla 7 milyon işsiz vardır. Atanamayan öğretmenler, sağlık memurları, üniversitesini bitirmiş binlerce insan aç ve sefil, sokaklardadır. Kadro bekleyen şeker fabrikası işçileri, kara yolu işçileri, demir yolu işçileri, geçici işçiler, yarattığınız 4/B'liler, 4/C'liler perişandır. Takipteki icra dosyası sayısı 20 milyonu geçmiştir. Bunları hepiniz de biliyorsunuz ama bunlarla ilgili hiçbir düzeltme yapmaya gayret de etmedik. Hükûmet bunları unutmuş, 17 Aralıktan sonra kendi derdine düşmüştür. Evlerdeki para kasaları, ayakkabı kutuları, hatta banyodaki sabun kesesi bile dolarlarla dolu; milyonlarca vatandaş açlık sınırının altında yaşıyor.

Değerli arkadaşlar, bu soyulan paralar, havuza doldurulan, villaların garajından kamyonetlerle taşınan paralar halkın, köylünün, işçinin paraları. Hırsızlar çalıyor, halk "Açım." diye bile bağıramıyor. "Yolsuzluk, hırsızlık, soygun" kelimeleri bile bazılarını yerinden zıplatıyor. Âşık Mahzuni'nin türküsünde "yolsuzluk" geçti diye RTÜK Ulusal Kanal'daki türküye ceza kesiyor. Ne demiş Mahzuni? "Yuh yuh çalanlara,/ Soyup kaçıp doyanlara,/ Fakire, yetime, halka kıyanlara..." Neyini yasaklıyorsunuz bunun?

Bu iktidar cumhuriyetin seksen yılıyla kendi dönemini karşılaştırmak istiyor, karşılaştıralım: Bugün ölümünün 66'ncı yıl dönümünde andığımız ulusal kahraman Ali Çetinkaya seksen yıllık cumhuriyetin ilk bakanlarındandır. 1.200 kilometre demir yolu yapmış, 4 bin kilometreye yakın demir yolunu millîleştirmiş ama öldüğünde Samanpazarı'nda Atatürk'ün kendisine hediye ettiği evden başka bir varlığı yoktur, bırakmamıştır. Şimdi, sizin yaptıklarınıza bakın, sizin götürdüklerinize bakın, cumhuriyetin ne yaptıklarına bakın...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - ...cumhuriyet dönemindekilerin ne yaptıklarına bakın ve bu sözler üzerinde halkın vicdanına elini koyduğu zaman neyi düşündüğünü göreceksiniz.

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Yatıp kalkıp cellatları masumlaştırıyorsunuz!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Toptaş.

AHMET TOPTAŞ (Devamla) - Siz söylemeye devam edin, siz soyguna "evet" demeye devam edin ama bu örnekleri anlatmaya da devam edeceğiz çünkü Türkiye bu örneklerden örnek alarak yoluna devam edecek.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)