GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:27.02.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Şimdi, değerli arkadaşlar, doğru konuşalım. Hoşunuza gitmiyor, biliyorum ama 75 bin dolar -yeşil yeşil dolarlar var ya- kredi, burs veriyorsunuz. Yurt dışına gidiyor, eğitim görüyor, uzmanlaşıyor. Ülkeye döndüğü zaman ne yapması lazım? Aldığı eğitim ve bilgilenmeyle ilgili uygun yerlerde kadro alması ve memlekete hayırlı olması lazım, değil mi? Olamıyor kardeşim sizin sisteminizde, olamıyor.

Şimdi, bu yasayla millî eğitimi sil baştan değiştireceksiniz. Sil baştan değiştirdiğiniz bu eğitimde insanları kafalarına göre, kafataslarına göre, düşüncelerine göre, fikriyatlarına göre her birisini kategorize edeceksiniz ve kendinize yakın insanları yerleştireceksiniz. Kiminle? Valilerle. Kiminle? O valilerle -YÖK'te edindiğiniz- 12 Eylülün bu memlekete felaketi olan YÖK'le beraber oturacaksınız, oradaki kadrolarınızla uygun müdürler seçeceksiniz. Müdür tipolojisi -şekil A'da gözüktüğü gibi- nasıl olacak, bıyıklar nasıl olacak, saç tipi nasıl olacak ona bakılıyor. Arkadaşlar, bilgi, birikim... Yani otuz yılını öğretmen olarak geçirmiş, bu ülkeye hayırlı evlatlar yetiştirmiş, gençler yetiştirmiş öğretmenleri otuz yıldan sonra sizin tutup bu şekilde bir tasnife tutmanız vicdan işi mi, hukuk işi mi Allah aşkına? Yani bir kişi solcu olsa müdür olamaz mı? Ben size soruyorum: Bir kişi, sendika istiyorsa müdür olamaz mı? Bir kişi, barış ve özgürlük, daha çok demokrasi istiyorsa olamaz mı?

HARUN KARACA (İstanbul) - Olur, olur.

HASİP KAPLAN (Devamla) - İlla birilerinin keyfine göre mi olması lazım? Eğer siz böyle yaparsanız, yarın siz gittiğiniz zaman sizin yerinize gelecek birileri de sizin yaptığınızı yapar, mevcutları sürer, kendi yandaşlarını getirir. Bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük budur arkadaşlar.

Bu ülkenin öğretmenlerine güvenmeyi bu ülke öğrenmek zorundadır. Bu ülke, kendi öğretmenine yaşamını sağlayacak kadar maaş bile vermeyen, "Git pazarda limon sat." diyen bir ülke, bir devlet. O da yetmiyormuş gibi ticarileşme, özel okullara öğrenci başına teşvik primleri ödeyerek özel okulları teşvik etme olayını getiriyor. Köydeki, Anadolu'daki, İç Anadolu'daki, Karadeniz'in kırsal kesimindeki, iç kesimindeki insanlar, yoksul insanlar ne yapacak arkadaşlar?

Bakın, bizim getirdiğimiz önerge hap gibi bir önerge. Diyoruz ki: "75 bin dolar döviz veriyorsun, yurt dışına gidiyor, uzmanlaşıyor, geliyor görevini liyakatine göre ver." Siz diyorsunuz: "Hayır, sözlüye tabi tutacağım, sözlüde soracağım: Hoca'yla aran nasıl?" "Hangi Hoca?" diyecek, şaşıracak. Ben burada Elitaş'a bir gün söyledim, "Hoca okyanus ötesinden talimat veriyor mu?" Diyor ki: "Mübarek zattır, vermez." Kardeşim, ben söylüyorsam benim dediğimde bir söz var. Beni dinlemediniz o gün, dedim: "Bakın, okyanusun ötesi, Pensilvanya'dan talimat..." Elitaş dedi: "O mübarek zattır." Şimdi, o mübarek zata "Haşhaşin" diyorsunuz, işler karışıyor.

Bakın, yapmayın, eğitimle oynamayın, sağlıkla oynamayın, benim iki sene önce söylediklerimi de akıllarınıza getirin. Bugün Başbakan gitmiş Burdur'da "Okyanus ötesi." diyor. Ya ben burada dedim, üstüme yürüdünüz. Ne iştir bu, şimdi Allah aşkına söyler misiniz? Nasıl oluyor? Ben onu demiyorum, bakın, öğretmenlik kutsal bir görevdir. Öğretmene haksızlık yapan, öğretmeni süren, öğretmenin hakkını teslim etmeyenler hayatta iflah olmaz; ben buna inanırım -içinizde öğretmen çok, eğitimci çok- ben buna vicdanen inanıyorum.

Yurt dışında ben otuz sene çalıştım, orada öğretmenleri gördüm; çok mükemmel insanlar var farklı düşüncelerde. Hepsini de başımızın üstüne koyalım, hepsine de liyakatini verelim, görev verelim; verdiğimiz görevde çalışmalarını yapsınlar, hizmet etsinler. Bizim söylediğimiz budur.

Bu sözlü sınav olayını çıkarın arkadaşlar, çıkarın. Sözlü sınavda "adam, adamcılık" olayını, oyununu bırakın bu ülkeye hizmet edin diyorum.

Teşekkür ediyorum. (BDP sıralarından alkışlar)