| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 69 |
| Tarih: | 27.02.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, öğretmenlerin cezaları az, cezalandırmak istiyorsunuz. Biraz sözü, cezalandırmak istediğiniz öğretmenlere veriyorum. İyi izleyiniz ama...
(Hatip, elindeki dizüstü bilgisayardan bazı görüntüler izletti)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu, Gamze Filiz Aslan, Sinop'ta öğretmen, 35 yaşında, dershanede öğretmendi, atama bekliyordu, işsizdi, KPSS sınavlarına çalışıyordu. Tercihlerini yaparken de "Beni neresi olursa olsun -Doğu ve Güneydoğu dâhil, öncelikli- bir yere gönderin." diyen bu öğretmenimiz, 35 yaşlarındaydı ve av tüfeğiyle intihar etti.
Şu görüntüler her şeyi anlatıyor aslında, dershaneleri de anlatıyor, atama bekleyen 350 bin öğretmeni de anlatıyor. Bu görüntüler, şu gördüğünüz tabut, eğitimin gerçek yüzüdür arkadaşlar, eğitimin gerçek yüzü budur.
Yetmiyormuş gibi, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda, şimdi de YÖK Kanunu'nda daha fazla ceza isteniyor öğretmenlere, öğretim üyelerine, daha fazla ceza! Bundan daha fazla ceza verebilir misiniz arkadaşlar? Ölümden daha büyük ceza verebilir misiniz? Kaç öğretmen oldu intihar eden, farkında mısınız? Farkında mısınız, hakikaten?
Bu gerçeklikle yüzleşmeden ve ülkemizin birçok yerinde hâlâ bir sınıf içinde birkaç sınıf okutulurken, bu dramı yaşarken öğretmenlere, 657'deki kamu personeliyle ilgili cezalar, yetmiyormuş gibi -uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması- bir de bu kanunla, YÖK'le bir ceza getiriyorsunuz. Aslında bu cezanın amacı, ola ki intihar etmemiş, öğretim üyesi olmuş, öğretmen olmuş; bir okula badireler, bentler aşarak gelmiş bir öğretmen varsa ve size düşüncesi uymuyorsa ve demokratik bir etkinliğe katılmışsa ve ola ki sendikal hakları için bir eyleme katılmışsa onu yekten okuldan atmak, yekten okuldan atmak. Evet, acı gerçek bu.
Şimdi, soruyorum size: Bunun müsebbipleri kimse, eğer inançlıysak, cehennemde cayır cayır yanması lazım, Kur'an-ı Kerim'de öyle diyor. Öyle mi, değil mi arkadaşlar? Güvenliğe yüzde 60 bütçe ayırıp da eğitimini ihmal eden bir anlayışın, eğitimiyle geleceğini hazırlamayan bir ülkede ve bu kadar işsizlik varken, yerel yönetimlerimizin açmış olduğu eğitim destek evlerinde yoksul çocuklara üniversiteye, KPSS'ye hazırlanma dersleri -üstelik de denetimli olarak- verilirken yerel yönetimlerimizin açtığı bütün eğitim destek evlerini Hükûmet birer birer kapatıyor. Orada beşer, onar, on beşer öğretmen istihdam ediliyor, sözleşmeli çalışıyor, bu işsizlik döneminde gelip çalışıyorlar.
Şimdi, Sinop'ta hayatına kasteden Gamze Öğretmen'in önünde ne diyeceksiniz, Allah aşkına söyler misiniz? İntiharlar devam edecek mi diyeceksiniz, önlem alınmayacak mı diyeceksiniz, cezalar yetmiyor, işe alınanları da okuldan atarak cezalarını artıracağız mı diyeceksiniz? Yazık bu ülkenin ilim irfan ordusuna, bunca zulme, bunca haksızlığa arkadaşlar.
Biraz düşünün ne olur, biraz düşünün. Biraz düşünürseniz çok şey çözülür.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)