GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:69
Tarih:27.02.2014

MELDA ONUR (İstanbul) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli vekiller; kamuoyundaki adıyla "dershaneleri kapatma yasası"nı konuşuyoruz. Önümüzde bol süslenmiş laflarla bezeli bir kanun değişiklik tasarısı var. "Bu geçerse çok güzel şeyler olacak." diyorsunuz.

Sayın Bakan, öncelikle bir sorum olacak: Bu son kararınız mı Sayın Bakan, son kararınız mı? Şunun için soruyorum son kararınız mı diye: Şöyle baktığımızda 7/7/2013 tarihli Radikal gazetesinde "Havuz probleminden daha zor." demişler, on bir yılda eğitim sistemi tam 13 kez değişmiş, tam 13 kez; 5 bakan, her defasında yeni bir değişiklik. "Havuz problemi" demişler, hakikaten hani Sümeyye kızımız bile çıkamaz bunun içinden diye düşünüyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl yani? Onun matematiği kuvvetliymiş.

MELDA ONUR (Devamla) - Hem boşu boşuna konuşmayalım diye dedim. Niye böyle diyorum, açıkladık.

Bir de sınav hataları var aynı dönemlerde -az önce Sevgili Danışoğlu burada söz etti- 2010 senesinden beri de gerek şifrelerle ilgili gerek yanlış hesaplamalarla ilgili -son olarak bir kere de Danıştaydan dönen var, biliyorsunuz- tam 10 tane, 10 tane; dile kolay. 2010'dan beri sınav hatası ve benzeri uygulamalarla insanlar ne yazık ki mağdur edilmiş vaziyette.

Şimdi, ilk bakışta yasada ne var? Eğitim ve öğretim desteğinden söz ediliyor. Burada, eğitimde fırsat eşitliğiyle ilgili bir sıkıntı var. Çünkü, evet, bu, dershanelere destek görünüyor ama onun dışında -Anayasa'ya aykırı olduğunu zaten çeşitli defalar söyledik- neden diğer okullara destek yok?

Ha, bunun dışında, kalkınmada öncelik, gelişmişlik durumu vesaire gibi kayıtlar var. Şimdi, benim bildiğim, bu dershaneler genellikle kalkınmada nispeten iyi yerlerde. Yani, bizim, hani o gördüğümüz, çıplak ayaklarla nehirlerden koşarak okula giden çocukların olduğu yerlerde değil ki bu dershaneler. Burada da bir çelişki olduğunu düşünüyoruz.

Az önce değinildi; bir de KPSS'siz, mevcut okullara girebilecekmiş bu dershanelerdeki öğretmenler. Tekrar değiniyoruz: Hocam, 300 bin miydi, 350 bin miydi atanamayan öğretmenler? Ve az önce konuşuldu, intihar edenler -tekrarlıyorum- tam 34 kişiydi. Bugün itibarıyla ne yazık ki 35 kişiye ulaşmış bizim atanamadığı için intihar eden öğretmenlerimiz. Size, bilmiyorum, geliyor mu maillerle; felsefe öğretmenleri, fen-edebiyat öğretmenleri, şu öğretmenleri, bu öğretmenleri "Atanamadık vekilim, aman." diye...

Bir şeyi çok merak ediyorum, felsefe mesela. İmam-hatiplerden neden felsefe dersi kaldırıldı, onu anlayamadık. İmam-hatip okullarının felsefe dersine ihtiyacı yok mudur? Neden? Çünkü "İmam-hatipten terörist ve anarşist yetişmez." diyen Başbakanımız vardı, hatırlıyorum. İmam-hatipten terörist ve anarşist yetişmiyor ama anladığım kadarıyla Yargıtay imamı yetişiyor. Arkadaşlar, bu "Yargıtay imamı" lafını duyduğumda tüylerim diken diken oldu. Neden biliyor musunuz? Senelerce "imam-hatip, imam-hatip..." İmam-hatiplerdeki arkadaşların özlük haklarını yükseltmek istediniz, senelerce "İmamlar bizim baş tacımız." dediniz.

ÜLKER CAN (Eskişehir) - Niye? Onlar insan değil mi?

MELDA ONUR (Devamla) - Oradaki bir kişiyi imam olduğu için "Yargıtay imamı" diyerek fişlediniz. Ben buna inanamıyorum, bari casus falan deseydiniz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Hâlâ anlayamadın değil mi? Hâlâ anlayamamışsın imam-hatip ile yargıdaki imamın ne anlam ifade ettiğini.

MELDA ONUR (Devamla) - Ne demek yani imam... Siz bu dönemde imamları da böldünüz ortadan, AKP'nin imamı, cemaatin imamı; imam bölündü.

İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Arasındaki farkı bile anlayamamışsın.

HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Sen anlamazsın tabii, anlamazsın. Boşuna uğraşma, sen zaten anlamazsın.

MELDA ONUR (Devamla) - Efendim, bunlar, sonuç olarak bütün bu yapılan düzenlemeler, bu yasalar, bu dönemde çıkan yasalar tamamen Başbakanın arzularındaki ülkeyi, hayalini gerçekleştirmek için, uygulamaları eğip bükmek için.

GÜLAY DALYAN (İstanbul) - Doğru, haklısın; muasır medeniyetler seviyesi.

MELDA ONUR (Devamla) - Efendim, bu ülkeyi Procrustes yatağına çevirdiniz. Bilir misiniz, Procrustes'i bilir misiniz? Mitolojide bir figürdür. Kendisinin bir demir yatağı vardır ve oraya getirdiği insanları küçüklerse çeker uzatır, büyüklerse uzuvlarını keser. Aynen ülkeyi bu yatağa çevirdiniz. Ha, bunu da "Paralel devlet var. Efendim, paralel bir yapı var." adına yapıyorsunuz. Efendim, bu paralel yapıya bakıyoruz, bakıyoruz neymiş diye; biz orada paralel değil, bir yansıma görüyoruz.

ÜLKER CAN (Eskişehir) - Göremiyorsunuz, siz öyle şeyleri göremiyorsunuz ki zaten.

MELDA ONUR (Devamla) - Ben size onun ne olduğunu göstermek istiyorum.

(Hatip, Komisyon sırasında oturan Bakana ayna tutarak konuşmasına devam etti)

SITKI GÜVENÇ (Kahramanmaraş) - Kendine tut, kendine.

MELDA ONUR (Devamla) - Paralel yapı budur efendim. Sayın Bakanım, paralel yapı budur, yansımadır. Paralel yapı budur arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Görüyor musunuz paralel yapının ne olduğunu. Sayın Bakan, paralel yapı budur.

Hepiniz oradaydınız beyefendiler, hanımefendiler, hepiniz oradaydınız. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar; AK PARTİ sıralarından gürültüler)