| Konu: | CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ RAHMİ AŞKIN TÜRELİ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN TARIMSAL DESTEKLEME SİSTEMİNİN İNCELENEREK YETERSİZLİKLERİN ORTAYA KONULMASI VE DESTEKLERİN ARTIRILMASINA YÖNELİK POLİTİKALARIN OLUŞTURULMASI AMACIYLA 17/4/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 28 ŞUBAT 2014 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
MUHARREM VARLI (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde söz aldım.
Burada tarımsal ürün destekleriyle ilgili bir araştırma önergesi, bu araştırma önergesinin lehinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına da söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, tarımsal destekleri, her defasında, Sayın Bakan, kürsüye geldiğinde burada veya televizyonlarda konuşurken "Biz çiftçiye şu kadar veriyoruz, bu kadar veriyoruz." sanki kendi cebinden veriyormuş gibi verilen desteklerden bahsediyor. Şimdi, mısır desteklemesi yıllardan beridir değişmedi, 4 kuruş yani eski parayla 40 bin lira; pamuk desteklemesi değişmedi, 50 kuruş yani eski parayla 500 bin lira. Şimdi, biz çiftçiler olarak diyoruz ki: "Ya, Sayın Bakan, senin bu desteklerine filan bizim ihtiyacımız yok. Sen dışarıdan gelen bu ithal ürünleri durdur, çiftçinin ürünü hasat edilirken dışarıdan ithalatı yasakla, bizim ürünümüz para etsin, biz ürünümüzden para kazanalım. Senin vereceğin desteklerle bizim hiçbir işimiz olmaz, hesabımız olmaz." Ama Sayın Bakan, ne yazık ki burada defalarca uyarmamıza rağmen, söylememize rağmen, hep, ne zaman mısır hasadı yapılacak dışarıdan mısır getirir, ne zaman pamuk hasadı yapılacak dışarıdan pamuk gelir, ne zaman buğday hasadı yapılacak dışarıdan buğday gelir. Ya, bizim çiftçimiz dünyanın en vefakâr, en cefakâr çiftçisi. Sabahın köründe tarlasına gider yağmur çamur demeden, soğuk, kış demeden, sıcak demeden eker diker, tam biçeceği zaman, hasat yapacağı zaman, ürününden para kazanacağı zaman dışarıdan gidersiniz, getirirsiniz mısırı, pamuğu, buğdayı; onlara para kazandırırsınız, bizim çiftçimizin mahsulü elinde kalır.
Geçen sene mayıs ayında burada uyarmıştım, demiştim ki: Sayın Bakan, dışarıdan gelen mısır ithalatını bir an önce durdur. Eğer sen bu mısır ithalatını durdurmazsan, yem fabrikaları ağzına kadar mısırla dolarsa mısır hasadı başladığında çiftçinin mısırı para etmez. Çiftçinin mısırı para etmeyince, alıcı bulamayınca elinde kalır ve çiftçi zarar eder. Dinlemediler "Efendim, dışarıdan ithal mısır gelmiyor." Ya, dışarıdan 1,5 milyon ton ithal mısır geldi. Türkiye'nin ihtiyacı 5 milyon ton civarında. Türkiye kendi ihtiyacını karşılayabilecek kadar mısırı üretiyor ama siz gidip dışarıdan, Romanya'dan, Ukrayna'dan, efendim daha başka ülkelerden mısır getiriyorsunuz dolayısıyla bizim üreticinin hasat döneminde mısırı para etmiyor.
Şimdi, geldik hasat dönemine, başladı mısır hasadı, her gün mısır fiyatları düşmeye başladı. Nereye kadar? 54 kuruşa kadar yani 540 bin lira eski rakamla. Allah'tan reva mıdır bu ya? Yani, bir önceki sene 610 bin lira ile 630 bin lira arasında satılan mısır birdenbire geriledi, geldi 540 bin liraya kadar düştü. Ben bu söylediklerimde haklı çıktım, keşke ben haklı çıkmasaydım. Ama mayıs ayında uyardım, yapmayın dedim, dışarıdan ithal mısırı engelleyin. Efendim, nişasta fabrikalarına vermiş olduğunuz belgeleri sınırlayın.
Şimdi, yine buradan söylüyorum: Bakın şu anda Romanya'da 40 bin dönüm, 50 bin dönüm, 100 bin dönüm arazi işleyenlerle Türkiye'deki nişasta fabrikaları anlaşma yaptılar; önümüzdeki yılın mısırının, oradan gelecek mısırı ithal etmenin anlaşmasını yaptılar. Yani, daha bir sene öncesinden Romanya'yla bağlantı kuruldu, Romanya'dan ithal mısır getirecekler. E, benim çiftçim ne yapacak o zaman, nasıl üretecek, nasıl para kazanacak, çoluğunun çocuğunun rızkını temin edecek? Hep zarar, hep zarar, hep zarar; nereye kadar zarar arkadaşlar? Yani Allah rızası için, üreten çiftçiye destek olmak adına hepimiz elimizi taşın altına koymamız lazım. Eğer elimizi taşın altına koymazsak bu ülkenin çiftçisini ekecek, dikecek, biçecek hâlden artık vazgeçecek, oradan kaçacak duruma getiririz.
"Köyler boşalıyor." diyoruz. Köyler niye boşalıyor? Adam eskiden 30 dönüm, 40 dönüm tarla ekip çoluğunu çocuğunu okutabiliyordu, eğitimini sağlayabiliyordu, ihtiyaçlarını karşılaşılabiliyordu -ama şimdi?- şimdi illallah etmiş kaçıyor, gidiyor, şehirlerin varoşlarına yerleşiyor, siz de gidip 2 torba kömür, 2 torba makarna, 2 kilo bulgurla bu insanların oylarını almaya talip oluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bu, yanlış bir politika; üreten insanı desteklememiz lazım. Bakın, her defasında söylüyorum: Türk çiftçisi dünyanın en pahalı mazotunu, dünyanın en pahalı gübresini kullanıyor. Bu tarım kredi kooperatifleri ne yapar kardeşim ya? Tarım kredi kooperatifleri ne için kuruldu? Çiftçiye ucuz gübre versin, ucuz mazot versin diye kuruldu ama gidin, şu anda serbest piyasanın üzerinde tarım kredi kooperatiflerinde gübre fiyatları. Hani İran'la anlaşma yapılmıştı, 400 milyon dolar, 8 milyon dolar para verilmişti, İran'dan ucuz gübre getirilecekti, ne oldu? Hiçbir şey yok, hepsi afaki, afaki nutuklar...
Değerli arkadaşlarım, bakınız, iki ay içerisinde, tam çiftçiye gübre lazım olacağı zaman, gübre fiyatları yüzde 25 arttı, yüzde 25. Bakın, 800 lirayken yani 80 kuruşken 1 lira oldu 20-20-20 gübresi, DAP gübresi 1,4 lira yani eski rakamla 1 milyon 400 bin lira, üre gübresi 1 milyon 200 bin lira. E, Allah'tan reva mı ya? Mısır üreten çiftçi bir önceki senenin fiyatının altında mısır satsın, pamuk üreten çiftçi bir önceki senenin fiyatının altında pamuk satsın ama siz, tam böyle, efendim, çiftçinin gübre ihtiyacı olacağı zaman, gübre fiyatlarının yüzde 25 zamlanmasına müsaade edin. Bu, düpedüz çiftçiye yani "Biz sizi tanımıyoruz kardeşim, bırak bu tarlalarını, takımını çek git." demektir, başka bir mana çıkmaz bundan.
Değerli arkadaşlarım, yer fıstığı dibe vurdu, ayçiçeği dibe vurdu, mısır dibe vurdu, işte kuraklıktan dolayı buğday da yok. Allah, inşallah, iyi bir rahmet verir. Özellikle İç Anadolu Bölgesi'nde buğday olmazsa Türkiye'de buğday yok demektir.
Şimdi, ya, bu çiftçi ne yapacak, nasıl para kazanacak, nasıl üretecek? Hepimizin elimizi taşın altına koymamız lazım. Gübredeki yüzde 18 KDV'yi indirelim, çiftçi buradan para kazansın ama yok, ona geldi mi yok, süs eşyasına, altına, gümüşe geldi mi hemen yüzde 18 KDV'yi sıfırlayıveriyorsunuz. Yani çiftçi üvey evlat mı bu ülkede ya, ürettiği için suçlu mu çiftçi, alnının terini toprağa döktüğü için suçlu mu çiftçi?
Değerli arkadaşlarım, bu politikalarla çiftçinin para kazanması mümkün değil. Az önceki konuşmacı, pamuk rakamlarıyla ilgili çok güzel tespitlerde bulundu. Doğru söylüyor, 800 lira ile 1,2 lira arası yani 80 kuruşla 1,2 lira arasında pamuk satış gördü iki sene öncesinde. "Destek veriyoruz." diyorsunuz. Ya, destek verseniz, üzerine 50 kuruş yani 500 bin lira koysanız 1,7 lira yapar. Bu pamuğun maliyeti 1,8 lira zaten, 2 liraya yakın. Toplaması var, zehri var, gübresi var, sulaması var, tarla kirası var. E, bunların hiçbirinin hesabı yapılmıyor, "Efendim, biz, şu kadar destek veriyoruz." Sanki Sayın Bakan elini cebine atıyor, "Al sana ben şu kadar destek veriyorum." Nereden veriyorsun kardeşim? Benim verdiğim vergiden veriyorsun sen bunları. Çiftçiden aldığın vergileri bile, orada vermen gereken yüzde 1'i bile vermiyorsun sen. İşte az önceki konuşmacı bahsetti, yüzde 1'i vermen lazım, çiftçinin sağladığı katma değerin belli bir miktarını tekrar geri vermen lazım, onu bile vermiyorsun ama çıkıyorsun diyorsun ki "Efendim, ben, şu kadar destek veriyorum." Cebinden vermiyorsun Sayın Bakan, bu milletin vergisinden veriyorsun, onu da tam manasıyla vermiyorsun ne yazık ki.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakınız, yine bu dosya yapımı tarımsal destekleri ilgilendiren bir konu. Herkes köylerde bilir, herkes arazisini anlaşarak ayırmıştır, 20 dönüm amcasının oğluna düşmüştür, 20 dönüm öbür amcasının oğluna düşmüştür. Şimdi, ada parsel şey yapılarak, uydu görüntüsünde ada parsel tasnifine göre dosya yapılması isteniyor. Dolayısıyla, bundan dolayı da çiftçi mağdur. Yani eskiden uydu görüntülerinden o parselde ne ekilmişse, çiftçinin beyanı ve köy muhtarlığının beyanı tutuyorsa, uydu görüntüleri tutuyorsa dosyada problem çıkmıyordu. Şimdi diyor ki: "Yok, ada parsele göre ben bunun tasnifini yapacağım." Dolayısıyla, çiftçinin de yüzde 30 kaybı var burada. Onun için bunun da bir an önce düzenlenmesi lazım. Eğer bunu düzenlemezsek... Bakınız, orada kesinlikle yolsuzluk ve sahtekârlık olmaz çünkü uydu görüntüleri var. Uydu görüntülerinden mısır mı ekmiş, pamuk mu ekmiş orada ne ekiliyse hepsi görünüyor. Bu, çiftçinin beyanı, muhtarın beyanı doğruysa, birbirini destekliyorsa bunu kabul etmemiz lazım. Ama ayakkabı kutularında para saklayanlar için yasa çıkartıyorsunuz. Yani gelin, şu çiftçiyi korumak için yasa çıkartalım ya. Allah rızası için üreten çiftçiyi korumak için yasa çıkartalım. Ama çil çil dolarları kasalarda, ayakkabı kutularında biriktirenleri korumak adına yasa, çiftçiye tu kaka!
Hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)