GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, İZMİR MİLLETVEKİLİ RAHMİ AŞKIN TÜRELİ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN TARIMSAL DESTEKLEME SİSTEMİNİN İNCELENEREK YETERSİZLİKLERİN ORTAYA KONULMASI VE DESTEKLERİN ARTIRILMASINA YÖNELİK POLİTİKALARIN OLUŞTURULMASI AMACIYLA 17/4/2013 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 28 ŞUBAT 2014 CUMA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:70
Tarih:28.02.2014

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi tarım destekleri üzerine. AK PARTİ'nin tarımla ilgili politikaları gerçekten vatandaşlarımız nezdinde takdir toplayan uygulamalardır. Bunu zaten vatandaşlarımız her seçimde takdir ediyorlar. Ben, bugün, tarım yerine... Önemli günlerde biri bugün, 28 Şubat.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tahliyelerin olduğu gün.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Devamla) - Türkiye tarihinin karanlık ve utanç günlerinden birinin yıldönümü. Bu ülkede 28 Şubat öyle bir esmiştir ki sadece insanların değil bitkilerin bile canını acıtmıştır. 28 Şubat darbesinde mazlumlara karşı zalimlerin yanında yer alanlar, 17 Aralıktan bu yana milletimize ve devletimize karşı bir hareket içerisindedirler. 17 Aralık Türkiye'nin hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. 17 Aralık komplosu hazırlık aşaması, uygulama şekli, içeriden ve dışarıdan aldığı destek ve talimatlar boyutuyla diğer tüm darbe girişimlerini geride bırakmış, millete ve devlete yönelik ihanet hareketi olarak kayıtlara geçmiştir. Ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimize seslenmek istiyorum: Bu ülkenin milletine ve devletine operasyon yapmak üzere kurgulanmış paralel yapı, geçtiğimiz günlerde Adana'da büyük bir siyaset mühendisliğine imza atmıştır. Suriye'de yaşanan savaşta mazlum durumda olan Türkmen ve Müslüman kardeşlerimize insani yardımda bulunan Millî İstihbarat Teşkilatımıza ait tırlara operasyon düzenlenmiş ve ülkemiz savaş suçlusu gösterilmeye çalışılmıştır.

Değerli milletvekilleri, ülkemizin geleceğine yapılan bu operasyon, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun büyükelçiler toplantısı için Adana'da bulunduğu 18 ve 19 Ocak tarihlerinde kurgulanmıştır. Adana İl Jandarma Komutanı personeline 18 Ocak günü MİT tırlarına operasyon yapılan yerde keşif yaptırmış ve baskına katılacak erlere 19 Ocakta El Kaide örgütüne yönelik operasyon yapılacağını söylemiştir. Tır ihbarı yapılmadan önce jandarma yüzbaşısı operasyon savcısının evine giderek yirmi dakika görüşmüştür. 19 Ocak Pazar günü 07.30'da "Jandarma 156" telefon hattına Ankara'dan sabit bir telefondan ihbar yapılmıştır. İhbar üzerine İl Jandarma Komutanı, bütün jandarma teşkilatını harekete geçirerek ihbarda sözü edilen Adana istikametine gelen patlayıcı yüklü 3 tırı yakalamak üzere özel yetkili savcı ile müşterek bir adli operasyon planlaması içerisine girmiştir. İhbarda sadece patlayıcı yüklü tırlardan bahsedilmesi ve daha önce terör örgütleri adına metropollerde bombalı eylem yapılmak istenildiğine dair pek çok istihbarat bulunmasına rağmen Adana Jandarma Komutanlığı, bu ihbarı il valisi, il emniyet müdürlüğü ve güzergâhtaki diğer illerin güvenlik makamlarıyla paylaşmamıştır. Tırların Adana il merkezinden geçip Ceyhan istikametine yöneleceği biliniyor gibi, jandarma Ceyhan Sirkeli otoban girişinde tertibat almış ve üç tır ile tırlara refakat eden MİT mensuplarının içerisinde bulunduğu otomobili durdurmuşlardır. Otomobildeki MİT mensuplarının kimliklerini göstermek istemelerine ve telefonla amirlerine bilgi vermek istemelerine izin verilmeyerek MİT mensupları tartaklanmış ve kelepçe takılarak seyyar nezarethaneye konulmuşlardır. Daha sonra, hiçbir emniyet tedbiri alınmadan tırların üzerine çıkan bir kısım jandarma personeli konteynerleri açarak görüntü almışlardır. Görüntü alındıktan sonra üç tır jandarma kışlasına götürülmek üzere Adana istikametine geri döndürülerek otobanda İncirlik mevkisine gelindiğinde tırlardan iki tanesi orada bırakılıp bir tanesi şehir merkezinde Öğretmenler Bulvarı kavşağına getirilerek durdurulmuş ve savcı nezaretinde, 28 gazeteci nezaretinde ikinci bir arama yapılmıştır. Burada, tırların farklı noktalara götürülmek istenmesinin asıl sebebi de tır sayısının çok fazla gösterilmek istenmesidir. Mülki amirlere bilgi verilmeden 12.01'de başlayan operasyon âdeta canlı izlenmişçesine Doğan Haber Ajansı tarafından saat 12.28'de haber olarak servis edilmiştir. Konu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na refakat eden il valisine saat 12.40'ta haber verilmiştir. MİT mensuplarının görevli olduklarını söylemelerine ve valilik yetkilileri ile emniyet mensuplarının personelin MİT görevlisi olduğuna dair belge sunmasına rağmen İl Jandarma Komutanı ve özel yetkili savcı tırların önüne geçerek "Sizi bırakmayız." diyerek engel olmaya çalışmışlardır.

Değerli milletvekilleri, Suriye'de 150 binden fazla insanın hayatını kaybettiği, Birleşmiş Milletlerin ölümleri saymayı bıraktığı bu ülkeye giden yardım tırlarını durdurmak yalnızca AK PARTİ'ye yapılmış bir operasyon değil, insanlığa karşı yapılmış bir operasyondur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ne yazık ki, devlet içinde tehlikeli bir yapı, işi gücü bırakmış, MİT tırlarının peşine düşmüşlerdir. Kaçakçılara bile yapılmayan muameleler bugün MİT teşkilatı için hassasiyetle uygulanmaktadır. Bu olay ülkenin gizli biriminin yabancı birimler karşısında görev yapamaz hâle düşürülmesi anlamına gelmektedir. Türkiye'nin bütünlüğüne, bağımsızlığına ve güvenliğine karşı içten ve dıştan yönelen mevcut ve muhtemel girişimlere karşı faaliyette bulunmak MİT'in görevidir. MİT, devletin iç ve dış tehditler ile karşı istihbarat ve oluşumlara yönelik hazırlıklı olması için çalışmalar yürütürken bunu Cumhurbaşkanına, Başbakana karşı sorumlu olarak gerçekleştirir. Diyorlar ki: "Biz yasaları yerine getiriyoruz." Cumhurbaşkanının, Başbakanın gözetimi ve himayesinde olmasıyla birlikte ulvi bir görev içerisinde bulunan gizli servisi kalkıp da "Bu gizli servis kendi kendine iş çeviriyor, ne yaptığı ettiği belli değil." tavrıyla ifşa etmek ve "Dur, bu MİT'in ne yaptığını herkes bilsin, bizimle birlikte yedi düvel de duysun." demek kanunsuzluğun ta kendisidir. Bu yapılanlar bir tırın, kamyonun ne taşıdığının değil ülkenin çıkarını koruyan, esas ve yüce gayeye hizmet eden -adı üstünde- gizli faaliyetleri ortaya dökmek olmuyor mu? Kendi bindiğimiz dalı kesmek değil midir? Cumhurbaşkanının, Başbakanın, milletin, ülkenin varlığı ve savunması noktasındaki çok gizli stratejilerini ve dolayısıyla büyük resmin gizliliğini ortadan kaldırıp tüm dünyaya ilan etmek olmuyor mu? Bir ülke düşünün ki devleti, ordusu ve sınırları olsun ancak gizli hiçbir varoluş politikası olmasın, hemen her şeyi ortada, tüm dünyaca bilinsin, böyle bir oluşuma ülke denilebilir mi? Ben yüce milletime sesleniyorum; dini ve yurdu için canını feda ederken gözünü bile kırpmayacak olan bu millet Türkiye'nin böyle bir duruma düşmesine yol açacak bu oyuna hiç gelir mi? Bu şebekelere arka çıkanlar, yapılanlara karşı sessiz kalanlar ve bunların yaptıklarını savunanlar da vatanın ve milletin yanında değillerdir. Artık kafalarınızı gömdüğünüz ayakkabı kutularından çıkarın, vatan hainlerine karşı sesinizi yükseltin diyorum.

Bu ülke hepimizin diyor, CHP grup önerisi aleyhinde olduğumuzu belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)