GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
Yasama Yılı:4
Birleşim:70
Tarih:28.02.2014

MHP GRUBU ADINA ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi adına 562 sayılı Yasa'nın ikinci bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu yasa tasarısı, eğitim çalışanlarını mağdur eden bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, okul müdürlerini, ilçe ve millî eğitim müdürlerini ve yardımcılarını cezalandıran bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, maarif müfettişlerinden 50 tanesini, bir biçimde merkezde tutan ancak diğerlerini çoluklarından çocuklarından ayıran, tutmuş oldukları evleri bıraktırıp illere gönderme potansiyeli olan bir yasa tasarısıdır; aile bütünlüğünü bozan ve aileyi dağıtan bir yasa tasarısıdır bu yönü itibarıyla. Bu yasa tasarısı, millî eğitimin belkemiğini meydana getiren şube müdürlerine rütbe tenzili yaptıran bir yasa tasarısıdır. Onları "dysfunctional" yani işlevsiz kılan bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, Bakan, müsteşar ve Talim Terbiye Kurulu Başkanı hariç bütün Bakanlık bürokrasisini hallaç pamuğu gibi atan bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, birikimi, deneyimi, liyakati ve ehliyeti göz ardı eden bir yasa tasarısıdır, hatta bunları cezalandıran bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, eğitimde kurumsallığa darbe indiren bir yasa tasarısıdır. Üzerinde konuştuğumuz, her yönüyle sorunlu olan bir yasa tasarısı önümüzde. Bu tasarı, eğitimi yeniden düzenleme ya da eğitime yeni bir biçim verme yasa tasarısı olmanın çok ötesinde bir muhtevaya sahiptir. Bu yasa tasarısı, ezcümle, eğitime bütünüyle yönetim soykırımı öngören bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, aynı zamanda kendi hafızasına ihanet eden bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, bir hesaplaşma, intikam, cezalandırma ve kapatma güdüsüyle kaleme alınmıştır. Bu nedenle, cezalandırıcı, sürgün edici ve kazanılmış hakları yok edici hükümler içermektedir.

Değerli milletvekilleri, Sayın Bakan; elime biraz önce geçen bir faksı size bu kürsüden okumak istiyorum. Faksı çeken bir millî eğitim müdürüdür, şöyle diyor: "Sayın Vekilim, zor şartlar altında görev yapan, kaymakam, siyasiler, il müdürü, vali, bakanlık gibi birçok kesime karşı sorumlu olan ve âdeta onların baskısı altında ezim ezim ezilen millî eğitim müdürleri ne yaptı da böyle cezalandırılıyor? Millî Eğitim Bakanlığının aldığı her türlü kararı yine her türlü güçlüğe göğüs gererek taşrada uygulayan, büyük riskler alarak Millî Eğitim Bakanlığını illerde ve ilçelerde temsil eden müdürler neden itilip kakılıyor? Öncelikle, Meclise gönderilen kanun metninden il, ilçe millî eğitim müdürleri ve yardımcılarının görevlerine son veren hüküm çıkarılmalıdır ve usulüne uygun şekilde bu yöneticiler için önce isteğe bağlı, sonra da çalışma süresine göre yer değiştirme yapılmalıdır." diyor sayın müdür.

Sayın Bakanım, millî eğitim müdürünün sorduğu soruyu ben de soruyorum: Millî eğitim müdürleri ve okul müdürleri ne yaptı da kitlesel olarak cezalandırılıyor, kitlesel olarak görevden alınıyor? Onları eziyor ve görevlerine son veriyoruz. Bunun nasıl bir mantığı olabilir? Bu zulüm bunlara neden reva görülüyor? Bunun çok yüksek sesle açıklanması gerekiyor.

Bir başka mektup da bir okul müdüründen geldi. O da diyor ki: "Hükûmetin paralel yapıyla mücadele etme bahanesiyle bir süredir peş peşe yapılmaya çalışılan bazı düzenlemeler, yıllardır bu güzel ülkemize namusuyla, şerefiyle hizmet eden biz eğitim neferlerini de mağdur edecek bir hâle bürünmüştür. Bu uygulamaları züccaciye dükkânına giren bir fil gibi karşısına çıkan her şeyi deviren basiretsiz bir yönetim anlayışının hasılatı olarak değerlendiriyoruz. Hâlihazırdaki makamlarımızdan, Millî Eğitim Bakanlığının açtığı görevde yükselme sınavlarını kazanarak, onların belirlediği bütün ölçütlere uyarak okul müdürlüğü, müdür yardımcılığı görevini sürdüren bizler, aynı basiretsiz idare tarafından hiçbir makul ölçütü olmayan kişilerle eşitlenerek kızağa çekilmek isteniyoruz. Kazanılmış haklarımızı dört yılla, hem de 'görevlendirme' adı altında sınırlayan ve tümüyle elimizden alan bir anlayışı asla kabul etmiyoruz."

Yalnız Millî Eğitim müdürleri, okul müdürleri, yardımcıları değil; şube müdürleri, eğitim uzmanları, müfettişleri, Bakanlık bürokratları, bütün Millî Eğitim çalışanları Bakanlıktan neden mağdur edildiklerinin cevabını arıyorlar. Müdürleri amele pazarından mı aldınız ki bir kalemde onları hemen geldikleri yere geri gönderiyoruz? "Müdürlük" titri manavdan alınan bir meyve kadar da mı değersizdir? Bu okul müdürlerinin, yöneticilerinin, Millî Eğitim müdürlerinin ve yardımcılarının biriktirdikleri, edindikleri ve üstlendikleri sorumluluk, yetki ve birikimleri bir kalemde nasıl yok sayılabiliyor? Nasıl izah edilebilir bu? Bu, Çin'de Mao zamanında yapıldı, toptan alma, toptan... Yeni bir kültür devrimi mi yapıyoruz biz? Yani pireye kızıp yorganı nasıl yakarsınız?

Şimdi siz morallerini bozdunuz, şimdi siz psikolojilerini bozdunuz, şimdi bunların eşlerine, bunların çocuklarına, bunların öğrencilerine verecekleri cevap yok. "Niçin görevden alınıyorum belli değil. Bakan Bey bir yasa getirdi, bu yasa herkese uygulandı, biz de bu vesileyle görevden alındık." şeklinde bir ifadeyi ne kadar açıklayıcı bulacak karşı taraf? Buna özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum.

Ayrıca, bu bozulan morali, Sayın Bakanım, sizin düzeltmek için acaba bulunacağınız süre yeterli olacak mı, o da ayrı bir konu. Yani yıkmak kolay, almak kolay, cezalandırmak kolay ama yapmak, kazanmak ve sisteme dâhil etmek zor. Senelerin birikimlerini bir kalemde ortadan silmek ve yok saymak hiçbir akla, hiçbir ahlaki, insani değere uygun değil, altını çiziyorum.

Bu tasarıyla Millî Eğitim Bakanlığı açıkça Adalet ve Kalkınma Partisinin arka bahçesi hâline geliyor.

Bu yasa tasarısı emaneti, ehline değil emaneti AKP'li yöneticilere veya AKP tandanslı olan kişilere verecektir. Kim ne derse desin "Efendim biz yapmayacağız, biz şöyle..." Bunların hepsi hikâye. İl ve ilçelerde bugün herkes bu yasa tasarısının sonuçlarını bekliyor ve bir an evvel boyunlarını biraz daha eğmeye, önlerini biraz daha iliklemeye, biraz daha oradaki il ve ilçe başkanlarının arkasına takılma gayreti içerisine gireceklerdir ve Bakanlık bürokrasisi, bu tasarıdan sonra tam bir AKP bürokrasisi hâline gelecektir.

Bu yasa tasarısının çıktığı gün, bütün AKP il ve ilçe binaları okul müdürü, yardımcısı, millî eğitim müdürü ve yardımcısı olmak isteyenlerle dolacaktır. "Biz daha çok AKP'liyiz, biz daha çok hizmet ederiz, biz daha çok sizin emrinizden çıkmayız." diyen insanlar, millî eğitimde etkin ve egemen noktaya gelecektir.

Değerli milletvekilleri, şu anda biz, millî eğitime suikast tasarısını görüşüyoruz. Bu tasarı millî eğitim çalışanlarının motivasyonunu, psikolojisini ve heyecanını yok etmiştir. Tasarının duyulmasının ardından millî eğitimin tepesinden tabanına kadar bütün çalışanlar kaygı ve bunalım içine girmişlerdir.

Millî Eğitim Bakanlığı, çalışanlarına heyecan, umut ve güven vermesi gerekirken, Bakanlık çalışanlarına mağdurluk, görevden alma ve sürgünü uygun görmektedir. Bu tasarı, millî eğitimin hafızasını sıfırlamaktadır; liyakati, ehliyeti, uzmanlığı, kurumsallığı ve deneyimi cezalandıran bir yasa tasarısıdır. Bu yasa tasarısı, çalışanları mağdur eden, başarıyı cezalandıran, yönetim deneyimini önemsiz gören bir anlayış tarafından önümüze getirilmiştir.

Değerli milletvekilleri, on iki yıldır işbaşında olan bir iktidar, on iki yıldır sayısız bakan değiştirdi. Her gelen bakan kendisine göre bakanlık ve bir eğitim sistemi öngördü. Bu zihniyet, her türlü tasarruf yapılabilecek bir kadavra olarak millî eğitimi görmektedir. Bir yasa tasarısıyla bütün okul müdürlerini ve millî eğitim müdürlerini görevden alan böyle bir zihniyete "demokrat" demek mümkün değildir.

Askerde oluyordu, askerde 60 kişilik bir grup içerisinde ya da bölük içerisinde 1 kişi hata yapıyordu, komutan emrediyordu: "İstikamet Yamantepe, dağılın marş marş." Aynı şey burada da söz konusu. Yani, birileri paralelleşmiş, birileri makamda çürümüş, kokuşmuş; onları ortadan kaldırmak için, bütün millî eğitim müdürlerine "Marş marş, hepiniz görevden alındınız.", bütün millî eğitim müdür yardımcılarına "Hepiniz görevden aldınız." Yok, böyle bir şey, bunu kimse bize izah edemez.

Değerli milletvekilleri, eğitimin bu denli yüzeyselleştirilmesi, önemsizleştirilmesi inanılır gibi değil. Hâlbuki düşünür Hobbes: "İnsanı topluma uygun hâle getiren güç, doğa değil, eğitimdir." der, "Kanun, adalet ve toplum olmaksızın insan, bütün hayvanlardan daha fena olurdu." diyen de Aristo'dur. Bireyin insan olmasında kimlik, kişilik ve şahsiyet kazanmasında devletin dolayısıyla onun yurttaşlarına sağlayacağı eğitimin çok büyük önemi vardır ...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZCAN YENİÇERİ (Devamla) - ...ama bu, her şeyden evvel bir adaleti gerektirmektedir. Burada yapılan şey adaletsizliktir, hakkaniyetsizliktir, hukuksuzluktur, Anayasa çiğnemektir ve dolayısıyla bunları hepimizin dikkate alarak bir daha önümüzdeki önergelerle gözden geçirilmesinde fayda var diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)