| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
TOLGA ÇANDAR (Muğla) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli milletvekilleri, iki tür yönetici var; bir tanesi iyi yönetici, her hâlükârda, her koşulda iyi yönetmesini becerebilen bir yönetici. Yönettiği kitlenin arasında kendisi gibi düşünmeyenler dahi olsa onları dinleyen, onların görüşlerini alan, gerekirse onları ikna eden ama mutlaka o konuyu adalete yakışır, adaletli bir şekilde çözen yönetici, kısacası iyi yönetici. Bir de kötü yönetici var; kendi yönetiminin, kötü yönetiminin algılanmasını güçleştirebilmek için her türlü hileye başvuran, her türlü yasa dışı eylemi mübah sayan, kendi yönetiminin, kötü yönetiminin algılanmasını her koşulda önlemeye çalışan yönetici; buna da "kötü yönetici" diyorlar. Şimdi...
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - CHP yönetimi.
TOLGA ÇANDAR (Devamla) - Öyle değil efendim, siz CHP yönetiminin gerçekten geçmişine bakıyorsunuz...
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - O tarife uygun diye söyledim.
TOLGA ÇANDAR (Devamla) - ...ne zaman gelse geçmişi öne getiriyorsunuz ama bugüne kadar sattığınız her şey Cumhuriyet Halk Partisi döneminde yapıldı.
ALİ ŞAHİN (Gaziantep) - Geleceği yok ki geleceğini konuşalım.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
TOLGA ÇANDAR (Devamla) - Her neyse, kötü yönetici bugün kendi kötü yönetiminin algılanmaması için yargıyı, orduyu, eğitim sistemini, bütün kurumları kendisine göre dizayn etmeye çalışıyor. Amaç ne? Çünkü kötü yönetiminin algılanmasını güçleştirmek lazım. Aksi takdirde, hesap günü geldi, hesap vereceğiz. Hesap deyip yiyeceksin, içeceksin, ondan sonra hesap zamanı geldiğinde "Pardon, ben bir beş dakika telefonla konuşmaya gidiyorum." deyip ortadan sıvışacaksın; yok böyle bir şey, hesap günü geldiği zaman hesabını vereceksiniz.
Bakınız, değerli dostlarım, değerli milletvekilleri; sanat eğitimi... Bakın, baştan beri her türlü üniversitenin çıkışında "sanat eğitimi" dedik. Okullardan müzik eğitimini, resim eğitimini resmen kaldırdınız; bugün artık okullarda bir sanat eğitimi verilmiyor. Spor eğitimini de kaldırdınız, spor eğitimi de verilmiyor. Felsefeyi zaten kaldırmıştınız, düşüncenin kendisi üzerinde düşünmeyi yok ettiniz. Bir toplumda, genç bir kesimde, özellikle bu gençlerin yetişme çağında düşünmeyi teşvik etmeyip, tam aksine, düşünmeyi bir "yasak" kavramı içerisine doldurursanız, toplumda bireylerin gelişmesinde son derece önemli olan sanatı ortadan kaldırırsanız geleceği kime emanet edeceksiniz, nasıl kuşaklara emanet edeceksiniz; çok merak ediyoruz doğrusunu isterseniz.
Bakın, okul yönetimlerini tamamen kaldırıyorsunuz. Atanamayan öğretmenler bekliyor, zaten trajedi ortada; Allah rahmet eylesin, bir kişi daha intihar etti. Bu bizim içimizi acıtıyor, gerçekten acıtıyor; yazık, günah o insanlara, kaç zamandır atama bekliyor. Bize gelen mailler size de geliyor, eminim. "Çocuğumu evlendirmek istiyorum." diyor, başka bir talebi yok, bir işi olsun, onun eğitimini aldı. Eğitim veriyorsunuz, okullarınızda yıllarca okutuyorsunuz bu insanları, ondan sonra mesleğini veriyorsun, eline diploma veriyorsun, "Buyur." diyorsun, sonra "Benim sana diploma vermem yetmez, bir de sınava sokacağım." İyi de kendi eğitim sisteminde eğittin bunu, tekrar, ikinci kez niye sınava sokuyorsun? Kadronu ona göre kur -bu kadar mı zor iyi yönetmek- ihtiyacın kadar al üniversitelere, o kadarını mezun et, mezun olduğu zaman, okula girdiği zaman genç insanlar bilsinler ki geleceği garanti altındadır. Bugün üniversitelerde bütün gençlerimize bakın -özel üniversiteler, bazı üniversiteler hariç- gençlerimizin tamamı gelecek korkusu içerisindedir. Gençlerimiz artık kendi geleceklerini düşünmekten başka hiçbir şeyle ilgilenemez hâle gelmiştir, bu bir trajedidir.
Sokağın sesini hiç mi dinlemiyorsunuz değerli milletvekilleri, sokağın sesini duymuyor musunuz? Kaç gündür İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da, Bursa'da, Türkiye'nin birçok yerinde eğitim sendikaları -bir tek sizinle birlikte hareket eden sendika hariç, diğer sendikaların, muhalif sendikaların tamamı- bu dershanelerle ilgili yasanın yanlış olduğunu anlatabilmek için sokaklarda haykırıyor, bağırıyor, çağırıyor, fakat kulağınızı tıkadınız ki hiçbirini duymuyorsunuz. Neden? Yani bunu duymanız, değerlendirmeniz ve buna göre...
Şimdi, bu kadar alelacele, hemen bir yasa getiriyorsunuz, "Üç orada konuş, beş burada konuş, yasa çıkmıştır, bitti, gitti..." Böyle yasa çıkarılır mı? Toplumun her kesiminden görüş alınmalı. İyi yönetici böyledir, Sayın Bakanın kötü bir insan olmadığını biliyorum ama yönetici olarak artık sorguluyoruz.
Ülke için, gelecek için son derece yazıktır, kötüdür, yani Allah sonumuzu hayır etsin, başka söylenecek hiçbir şey yok. (CHP sıralarından alkışlar)