| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Değerli milletvekilleri, bizim görüşümüze göre, dershanelerin kapatılmasını "kapatılma" adı altında kamu kaynaklarının özel okullara peşkeş çekilmesi, sayıları 100 bini bulan bütün eğitim yöneticilerine yönelik tarihin en kapsamlı tasfiye planı olarak ve en büyük kadrolaşma hamlesi olarak görüyoruz. Bu yönüyle baktığımız zaman da antidemokratik, piyasacı bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Bu görüşümüzü muhalefet şerhine yazdık, defalarca burada dile getirdik. Şunu da açıkça ifade ediyoruz, seçim bölgelerimiz üniversite sınavlarında en başarısız illerin içinde yer alıyor. Bu nedenle de bir arz-talep olayı yani dershaneler konusu kendiliğinden ayakta durmuyor. Eğer üniversite sınavlarını adil bir şekle dönüştürebilirseniz zaten buna gerek kalmayacak. Fakat bu talep olduğu sürece de bu talebi karşılamak için biz de yerel yönetimlerimizde eğitim destek evleri açıyoruz. Bir nevi dershane gibidir bu eğitim destek evleri. Bu yönüyle baktığınız zaman, biz, öğrencilerimizin, gençlerimizin sınavlarda başarılı olması için yerel yönetimlerimizin gücünü, katkısını buna harcıyoruz. Onun için, zaman zaman bu kürsüde bazı sözler yapılıyor "Doğu'da, Güneydoğu'da birileri dershanelerin kapatılmasını istemektedir, oradan dağa eleman çıkaracak." gibi, aslı astarı olmayan, gerçeklikle de bağdaşmayan. Ve orada, o bölgede de hiçbir illegal örgütün bu düzeyde bir karşıtlığı ve açıklamasının olmadığı bir durum söz konusu iken, maalesef, burada "Sanki BDP-AK PARTİ iş birliği var, bu çerçeve içinde de bu dershanelerin kapatılması isteniyor." gibi bir izlenimin yanlış olduğu konusunda arkadaşları bir daha bilgilendirme gereği duyuyorum. Bu yanlışa düşer ve bunun üzerinde politika yaparlarsa hiçbir şey kazanmayacaklarını da ifade etmek istiyorum.
Aslında, bizim, millî eğitimle ilgili, ana dilde eğitimden başlayarak üniversitelere kadar çok daha farklı bir yaklaşım tarzımız var. Çok açık söylüyoruz, eğitimin özelliği, resmî ideoloji çerçevesinde, 1924'ten bu yana tekçi, ulusalcı, ırkçı, farklılıkları yok sayan, dilleri, kimlikleri yok sayan bir eğitim anlayışıyla Türkiye bugüne kadar getirildi. Yani, çağdaş bir eğitim düzeyine eriştirmek için başta YÖK'ün kapatılması olmak üzere, üniversitelerin özgür bilim yuvalarına dönüşmesi, bilimin baskılardan, sansürden uzaklaştırılması, bütün fikirlerin özgürce tartışılabilmesi gerekir.
Şimdi, Allah aşkınıza, bir şey söyleyeceğim: Sizin içinize, vicdanınıza siniyor mu? ODTÜ'den geçen yolun adını "1071 Malazgirt Bulvarı" diye koyup... Kim kimden fethedip kaleler, yollar kazanmış da 1071 Malazgirt Savaşı'nın adını getirip burada koymak, resmen kan davalı bir ideolojik çatışmanın bilinçaltıdır biliyor musunuz arkadaşlar? ODTÜ'de bir direniş var, ODTÜ'de bir halk şeyi var. Yol konusunda da seçenekler vardı ama burada Büyükşehir Belediye Başkanı kalkıp "1071 Malazgirt" diye... Sanki düşman kalelerini ele geçirmiş, fethetmiş; başına da bir tolga koysun, kılıcını da alsın nasılsa Büyükşehir Belediye Başkanı, dıgıdık dıgıdık koştursun meydanlarda, alsın oyları götürsün. Elli senedir bu şehrin Belediye Başkanı, çivi çakmış gitmiyor. Ya, yapmayın, gözünüzü seveyim, yerel yönetimler böyle olmaz, seçim işleri böyle işler değildir. Fetih işleri... Kimin kime karşı fetih yaptığını herkes bilir. Müslüman'ın Müslüman'a karşı fetih yaptığı görülmemiştir yani kendi ulusundan biri kendi ulusuna fetih yaptığı görülmemiştir. Bu yanlış cepheleşmelerin kimseye de kazandırmayacağını ifade etmek istiyorum. Eğer yer altından geçseydi "özgürlük tüneli" olabilirdi adı, hiç bunun sakıncası olmazdı ama maalesef bu isim...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - ...bir intikam ismine benziyor. (BDP sıralarından alkışlar)