| Konu: | MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 70 |
| Tarih: | 28.02.2014 |
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 562 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 23'üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa tasarısının çok tehlikeli ve sakıncalı olduğunu defalarca söylememize rağmen, iktidar her zamanki gibi gene bildiğini okumaktadır. İktidar, eğitimi millî bir mesele olarak ele alıp değerlendirememiş, siyaset kurumlarının varlığını ispat ve güç gösterisi için kullandığı bir yazboz tahtası hâline getirmiştir.
Bu tasarıda dershanelerin zorla dönüştürülmesi ve kapatılmasıyla ilgili dayatma kadar keyfîliğe açık, demokrasinin gereklerine aykırı ve milletin talep ve beklentilerini hiçe sayan pek çok değişiklik yer almaktadır. Bu tasarıyla, Millî Eğitim Bakanlığının müsteşar hariç tüm üst düzey görevlilerinin görevlerine son verilmektedir. Daha önce de eski Bakan Sayın Ömer Dinçer yasa çıkartarak Bakanlık merkez teşkilatını yerle bir etmişti, şimdi Hükûmet bu konuda yeni bir hamle daha yapmaktadır. Demek ki Ömer Dinçer'in 652 sayılı Teşkilat Yasası Hükûmet nazarında istenen etkiyi sağlayamamış ve yeterli sayıda adam kayırılamamış ki yeni bir düzenleme yapılması gündeme gelmiştir. Bu tasarıyla Millî Eğitim Bakanlığındaki üst düzey bürokratlar keyfî bir şekilde görevden alınacak, kazanılmış hakları yok edilecektir. Ayrıca, hiçbir hukuk devletinde görülmeyecek bir şekilde yargı yolu da kapatılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarıda tüm merkez ve il yöneticilerinin yanında dört yılını dolduran okul yöneticilerinin de görevleri sona ermektedir. Okul yöneticilerinin kaderi valilerin ve il millî eğitim müdürlerinin iki dudağı arasındadır. Valilerin, günümüzde devletin valisi değil iktidarın valisi olduğunu, AKP il başkanı gibi davrandıklarını herkes bilmektedir. Bu nedenlerle tarafsız ve adil bir atamanın yapılacağını kim iddia edebilir? Bu yasa tasarısıyla eğitimde korkunun hâkim kılınması, okulların siyasallaştırılması; sindirilmiş, baskılanmış, ezilmiş eğitimci ordusunun yaratılması amaçlanmıştır.
Bu tasarıyla il eğitim denetmenleri yeni adıyla maarif müfettişleri tek çatı altında toplanmıştır, bu olumlu bir gelişmedir ama talepleri karşılanmamış, özlük haklarında hiçbir iyileştirme yapılmamıştır; aksine statü ve özlük haklarında kayıplar yaşanacaktır. Maarif müfettişlerinin il millî eğitim müdürlüklerinin emrinde olması, tarafsız inceleme, soruşturma ve denetim yapılmasını ortadan kaldıracaktır.
Yine, maarif müfettişliğine asıl olarak öğretmenlerin atanması gerekirken tasarıda yapılan teknik hatalarla -Sayın Bakanım, burada ikaz ediyorum- üniversitelerden yeni mezun olan eğitim, fen edebiyat ve ilahiyat fakültesi mezunları hiç öğretmenlik yapmadan müfettişlik yapmış olacak. Oysa, maarif müfettişliği tecrübe isteyen bir olaydır.
Değerli arkadaşlar, bu yasa, eğitimi elli yıl geriye götürecektir. Bu yasa tasarısı, eğitimde torpili, adam kayırmaları, yandaşlığı, ideolojik ve siyasal yapılanmaları hâkim kılacaktır. "İktidarın adamı" mantığını eğitimin her hücresine yerleştirecektir. Çok açık söylüyorum: Bu kanun tasarısı, millî eğitime yapılmış sivil bir darbedir. Asıl şikâyet ettiğiniz 28 Şubat şimdi gelmektedir. Yapılanların demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bu tasarı, insan hakları ihlalleriyle doludur, öğretmenlerin iş güvencesini yok etmektedir, devletteki istikrarı zedelemektedir, Millî Eğitim Bakanlığının hafızasını yok etmektedir. Anlaşılıyor ki bu tasarıyı hazırlayanlar tebeşir tozu yutmamış, öğretmenlik mesleğinin çilesini bilmemektedir. Eğitim camiası AKP iktidarının kendilerine yaptığı bu zulmü ve eziyeti görmektedir ve asla unutmayacaktır.
Şimdi iktidara sesleniyorum: Paraları sıfırladığınız gibi millî eğitimi bitirecek bu yasa tasarısını da ortadan kaldırın. Eğitimi özelleştirmekten ve piyasaya açmaktan vazgeçin. Eğitimi siyasi çıkarlarınız için kullanmayın. Öğretmenleri geleceksizliğe mahkûm etmeyin. Kamu kaynaklarını özel okullara aktarmaktan vazgeçin. Millî eğitim personeline kıyım ve zulüm uygulamayın.
Bu arada, yeri gelmişken Hakkâri Emniyet Müdürü Sayın Tufan Ergüder'i kutluyorum. "Artık bu zulme dayanamıyorum. Görevden almalar zulme dönüşmüştür." diyerek istifa etmiştir.
Sayın Bakanım, aynı zulmü siz Millî Eğitim Bakanlığında uyguluyorsunuz. Milyonları eritmekten vazgeçin, biraz da çöpten yiyecek toplayanların derdine çare bulmaya çalışın.
Tekrar yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)