GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ADINA, GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ İZMİR MİLLETVEKİLİ OKTAY VURAL VE KAYSERİ MİLLETVEKİLİ YUSUF HALAÇOĞLU'NUN, RÜŞVET VE YOLSUZLUK İDDİALARIYLA İLGİLİ SORUŞTURMALARI YÜRÜTEN ADLİ KOLLUK VE YARGI MENSUPLARI ÜZERİNDE BASKI UYGULADIĞI, SORUŞTURMALARA MÜDAHALE ETTİĞİ VE BAZI BAKANLAR HAKKINDA DÜZENLENEN FEZLEKELERİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMEDİĞİ İDDİASIYLA ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:71
Tarih:01.03.2014

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan vekillerinin hakkımda vermiş olduğu gensoru açılması önergesi hakkında söz aldım. Bu vesileyle saygıdeğer heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bir bakan hakkında gensoru açılmasını istemek son derece ciddi bir husustur; anayasal teminatı vardır, İç Tüzük'ümüzde bunun karşılığı vardır. Yalan yanlış bilgilerle veya rivayetler üzerine veya siyasi karşıtlık üzerine gensoru verilirse, bu, gensoru müessesinin kıymetini azaltır, hakkında gensoru verilen bakan için değil ama çalakalem gensoru verenler bakımından bir nakisa oluşturur, bunu özellikle huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Çünkü bu gensorunun her tarafı lime lime dökülmektedir.

Hakkımda gensoru açılması istemi, esasında, kötü bir rüya tabirinden ibarettir. Hani, rüya tabirleri olur ya; ölü görürsünüz, diri görürsünüz, gündüz görürsünüz, karanlık görürsünüz, sonra da "Bunun anlamı şudur: Bak, karanlık görürsen böyle, gündüz görürsen böyle." Âdeta el yordamıyla, rüya tabiri yaparak bir bakan hakkında gensoru önergesi veriliyor. Bu, gensoru müessesesinin itibarını azaltır, gensoru verenlerin itibarını azaltır ama hakkında rüya tabiri gibi gensoru verilen bir bakan olarak da eminim ki benim itibarımı yükseltecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Tabii, gensoru içerisinde olanlarla ilgili de kısa kısa değerlendirmede bulunmak istiyorum. Burada şahsiyat yapanlarla ilgili bir değerlendirmede bulunmayacağım. Çünkü bu, ciddi bir iş. Bu ciddi işin üzerinde polemik yapanlarla ilgili bir değerlendirme yapmayacağım. Onu, dinleyenler yaptı, ayrıca girmeyeceğim.

Adli Kolluk Yönetmeliği'nin değişikliğini yapan düzenleme, Anayasa ve yasaya uygun bir düzenlemedir, bir defa, bunun altını özellikle çizmek isterim. Çünkü CMK'nın 167'nci maddesinin başlığı yönetmeliktir. Adli kollukla ilgili yönetmeliğin Adalet ve İçişleri Bakanlığı tarafından müştereken tanzim edileceği ifade ediliyor. Bu yönetmelik bu kapsamda çıkarılmış bir yönetmeliktir, bu bir.

İki: Polis, adli kolluk görevini yaparken ne Adalet Bakanının emrindedir ne de İçişleri Bakanının emrindedir. Yasalarımız çok açık. Adli kolluk görevini yapan kolluk görevlileri, görev süresince cumhuriyet savcısının emirleri ve talimatları doğrultusunda hareket eder. Herhangi bir kolluk amiri -bu, ilin emniyet müdürü olabilir veya başkası olabilir- bunlara emir ve talimat veremez. Bunu ben söylemiyorum, kanun söylüyor. Kimsenin talimat veremeyeceği bir adli kolluğa eğer hiyerarşik bir bağlantı olursa ki Adalet Bakanlığıyla adli kolluğun herhangi bir bağlantısı yoktur. Adli kolluk, esasında, idari bakımdan baktığınızda İçişleri Bakanlığıyla ilgili bir husustur ama buna talimat verme yetkisi de ne İçişleri Bakanına aittir ne Adalet Bakanına aittir. Benimle hiç alakası olmayan bir konuyu siz getirir, buradan "Bakan da böyle talimat vermiştir." yorumunu yaparsanız bu "Gündüz mü, gece mi?" rüya tabirine benzer; doğru bir şey olabilir mi? Biraz ciddiyet olsun lütfen.

Bakın, öte yandan, birtakım, kollukta görev yapan polislerin, müdürlerin yerlerinin değişmesiyle ilgili tasarruflar oldu; bunu Adalet Bakanlığı değil İçişleri Bakanlığı yaptı ama doğru tasarruflar mı? Doğru tasarruflar çünkü bu tasarrufların hepsi usule ve yasaya uygun tasarruflardır. Bir yere il müdürü atadığınız zaman, il müdürü kendisiyle çalışacak yardımcıları, şube müdürlerini veya hangi polislerin nerede çalışacağını Türkiye'de bütün ilk atamalardan sonra kendileri belirlemiştir. Sadece yeni İstanbul İl Emniyet Müdürü ve yeni atanan emniyet müdürleri değil, bundan önce atanmış bütün emniyet müdürleri de aynısını yapmış.

FATMA NUR SERTER (İstanbul) - Talimatı kim verdi?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Örnek olsun diye söylüyorum: Sayın Hüseyin Çapkın İzmir İl Emniyet Müdürü olduğu yıllarda, 2008 yılında tam 2.500 kişiyle ilgili, görevlendirmede değişiklik yapmış. Arkasından Ercüment Yılmaz İzmir Emniyet Müdürü olmuş, 2.298 polisle ilgili veya emrinde çalışanlarla ilgili yer değişikliği yapmış. Rakamlara baktığınızda, her emniyet müdürü atanışında bunu yapar. Neden? Beraber çalışacağı kadroyu elbette kendisi belirleyecek, bundan daha doğal olan ne olabilir?

Onun için, rutin olan işlemleri 17 Aralık sürecinin cazibesine kapılanlar farklı bir değerlendirmeye tabi tutabilirler ama işin gereği her daim yapılan yeni atamalar çerçevesinde yapılan değerlendirmelerdir, bu hususu özellikle ifade etmek isterim.

ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Kendin inanıyor musun bunlara Sayın Bakan?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Tabii, değerli milletvekilleri, HSYK'nın dairelerinde görev yapacak üyelerin kanun ve usule, teamüle aykırı olarak belirlenmesi iddiası... "Bu da hem kanuna aykırı belirlendi hem de teamüle aykırı belirlendi" denildi. Ben merak ettim, acaba kanuna aykırı nasıl olmuş bu iş, bu konuda nasıl bir teamül var da Adalet Bakanı HSYK Başkanı olarak bu teamülü ayaklar altına alan bir iş yapmış. Arkadaşlara da sordum, "Ya, ben ne yapmışım, haberim yok, söyleyin bana. Bu gensoruda bir şey var ama benim haberim yok bu işten. Nasıl yapmışım, bir söyleyin, haberim olsun." dedim.

SAKİNE ÖZ (Manisa) - Haberin olsa yapmazsın zaten.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Kanunu getirdiler, diyorlar ki... Kanun açık, HSYK Kanunu'nun 8'inci maddesinin ikinci fıkrası birtakım esaslar koyuyor dairelerde görev yapacak üyelerle ilgili. Altında diyor ki: "Genel Kurul, yukarıdaki esaslara göre üyelerin hangi dairede asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağına, seçimle karar verir." Yapılan toplantıda ne olmuş? Genel Kurul konuyu gündemine almış. Nasıl bir seçim yapmış? Yukarıdaki esaslara göre bir seçim yapmış, hangi üyenin hangi dairede görev yapacağına karar vermiş. Yapılan iş, kanunun özüne, esasına uygun bir iş, teamüle de uygun bir iş. Çünkü daha 1 defa seçim yaptı, ortada oluşmuş, böyle, hani çok yapılan bir iş olup da bir teamül de yok. Ama siz o 1 defayı teamül bile kabul etseniz ona da uygundur. Çünkü başlangıçta da dairelerde kimlerin çalışacağına yine aynı şekilde Genel Kurul karar vermiştir, yapılan şey de tamamen buna uygundur. Burada da ne kanuna ne de teamüle aykırı bir durum yoktur. Nasıl yapıyoruz? Dairelerde üyelerin görevi değişti ya, buradan bir anlam çıkarıyoruz. O zaman, biz böyle bir anlam çıkarmaya başlarsak herkes birbirini kolaylıkla itham edebilir. Hukuk, anlamlar üzerinden değil, objektif deliller üzerinden hareket eder. Hukuk, rüya tabirleri üzerinden değil, somut deliller üzerinden hareket eder, rüyalarla, subjektif değerlendirmelerle amel etmeyi de yasak eder. Onun için de bizim yaptığımız, hukuka uygun ve usule, teamüle tamamen uygun bir düzenlemedir.

Tabii, hâkimlerin, savcıların atanmasıyla ilgili de değerlendirmeler yapıldı. Hâkim, savcıları atamak, kurulun bir dairesinin görevi dâhilinde olan bir iştir; 1. Daire bu görevi yapıyor, 1. Daire her daim atama kararnameleri çıkarmıştır. Yıl içerisinde bir tane büyük kararname ama onun dışında da mazeret kararnameleri çıkarabilmektedir. Geçenlerde, 1. Dairenin Başkanı bir televizyon programında "Biz, hâkimlere sorduk: Mazeret kararnamesi bir tane mi olsun, yoksa çok mu olsun? Bize döndüler, dediler ki: 'Büyük kararname tek olsun ama mazeret kararnamesi çok olabilir çünkü ihtiyaç olduğunda bu mazerete binaen atamalar yapılabilsin.' ve biz ona uyduk." Onun için de 2011 yılında 20 kararname çıkmış, 2012 yılında 16 kararname çıkmış, 2013 yılında 11 kararname çıkmış. Bu kararnameler normaldir. Bizim bakan olmamızdan sonraki süreçte çıkan kararnamelerin -siz de ifade ettiniz- büyük bir kısmı mazeret kararnamesidir. Hâkimlerin, savcıların talepleri doğrultusunda yapılan kararnamelerdir. Hizmet gereği yapılan atamaların sayısı çok azdır. Bunların hepsini de bu olaylarla irtibatlandırırsanız, o zaman, Diyarbakır'da Cumhuriyet Başsavcısı değişti, onu nereye koyacaksınız? Yalova'da Başsavcı değişti, Kocaeli'de Başsavcı değişti. Orada hangi soruşturma vardı?

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) -. Kocaeli'deki Başsavcı emekli oldu Sayın Bakan, değişmedi.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bir defa, başsavcıların yürüttüğü bir soruşturma da yok. İzmir'de Başsavcı değişti, İzmir'de Başsavcının yürüttüğü bir soruşturma yok. Adana'da Başsavcının yürüttüğü bir soruşturma yok. Adana'da süren, savcıların yürüttüğü soruşturma da başka bir soruşturma. Ama, her şeyi birbirine bağladığınızda doğru bir sonuç alacağınızı düşünüyorsanız yanlış düşünüyorsunuz. Bunu özellikle ifade etmek isterim.

Değerli kardeşlerim, ben Adalet Bakanı olarak hiçbir cumhuriyet başsavcısına veya cumhuriyet savcısına soruşturmaların üzerini örtün, soruşturmaları durdurun, bu işi kapatın demedim. Kim ki bunu dediğimi iddia ediyorsa bunu ispat etmesi lazım.

TUFAN KÖSE (Çorum) - İma ettin, bunu söylemedin tabii.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben bunu söylemedim, daha önce de Genel Kurulda ifade ettim.

TUFAN KÖSE (Çorum) - İma ettin, ima!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bunu yapan namussuzdur, şerefsizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama bunu yaptığımı birileri iddia edip de ispat etmiyorsa onlar da namussuzdur, şerefsizdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İnsanların haysiyetiyle öylesine kolayca hiç kimse oynamamalıdır.

TUFAN KÖSE (Çorum) - İma ediyorsun, ima!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Soruşturmalar, kovuşturmalar, usul çerçevesinde elbette yürümelidir. Neden kanunlar var? İnsanlar soruşturulurken bir kural çerçevesinde bu yapılsın. Soruşturmanın gizliliği niçin var? Deliller sağlam toplansın, gerçekler bulunsun, failler yakalansın ve hak edilen ceza neyse onu alsın suç işleyenler ama öte yandan, soruşturmanın gizliliğinin ana bir nedeni de insanların hukukunu, insanların onurunu, insanların masumiyetini, lekelenmeme hakkını korumak ve kollamaktır. Siz soruşturmayı açtınız, belki ilerletmeden dosyayı işlemden kaldıracaksınız, belki daha işin başında bir işlem yapılmasına gerek olmadığına karar vereceksiniz veya devam ettiniz, soruşturmanın sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar vereceksiniz. Televizyonların önünde evleri aranırsa, üstleri aranırsa, birtakım şeyler yapılırsa, soruşturmanın gizliliğine rağmen soruşturma dosyasında varlığı iddia edilen evrak televizyonlarda, gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanırsa, bu savcılardan herhangi birisi, sadece bu olay değil, başka olaylara da alın, hangi kararı verirse versin, toplumun bir kesimi onu itham edecektir. Baskı gördü bu kararı verdi veyahut da itham edecek iş yapmadı, dava açtı, beraat etti, o insanlar başka noktaya evrilecektir. Onun için de soruşturmanın gizliliği konusunda hepimizin hassas olması lazım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Her zaman olmak lazım, her zaman!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Lekelenmeme hakkı çok önemli.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakanım, her zaman hassas olmak lazım; Ergenekon'da, Balyoz'da, her zaman.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Lekelenmeme, bir iddia, kişinin hakkında bir iddia olmadan onun suçlu ilan ediliyor olması, insanların lekelenmeme hakkını ihlal eder ama masumiyet ilkesi, soruşturma yapılırken, bir isnat adı altında yapılırken...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Ucu size dokununca değil, her zaman olması lazım, her zaman.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...o ilkeyi zedelememek için de bir hassasiyet lazımdır.

Bakın, geçmişte, bu ülkede, soruşturmanın gizliliğinin ihlali nedeniyle...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkan Saylan'ı hatırlıyor musunuz, Türkan Saylan'ı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...nice yargısal infazlar yapıldı daha yargılama bitmeden.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Türkan Saylan'ı hatırlıyor musunuz -saat dört buçukta- kanser hastası?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İnsanlar, şüpheli olmadan sanık, sanık olmadan mahkûm ilan edildiler.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - En çoğunu da siz yaptınız, o infazların en büyüğünü siz yaptınız.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkan Saylan'ı hatırlıyor musun?

BAŞKAN - Sayın Ağbaba, lütfen!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Mahkemeler, savcılar ne karar verilirse versin...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Adamlara "darbeci" dediniz.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...bu mahkûmiyetten insanların kurtulma imkânı yok.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Adamlara "darbeci" dediniz.

BAŞKAN - Sayın Türkkan!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Dün birileri farklı değerlendirmiş olabilir, biz de yapmış olabiliriz, ben geçmişte de söyledim.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Türkan Saylan'ı hatırlıyor musunuz, Türkan Saylan'ı?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama bakın, siyaset kurumunun bir şeyi düzeltmesi lazım, soruşturmanın muhatabı değiştikçe savcıları...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bakan, İlhan Selçuk'u, Türkan Saylan'ı hatırlıyor musun?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ... yargılama yapanları kutsamaya veya yerin dibine geçirmeye başlayan tavırları biz sürdürürsek o zaman hukukun dışına çıkanları hukukun içinde tutmayı asla başaramayız.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Soruşturma aç, geçmiştekilere soruşturma aç!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İnsanların onurunun, haysiyetinin lekelenmesinin önüne geçemeyiz.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yapanlara soruşturma aç.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bazı soruşturmalar nedeniyle insanların içeride bulunmasını değerlendirirken orada savcıları suçlayacaksınız, "Delilleri sahte." diyeceksiniz; mahkeme kararları var, bunları yok sayacaksınız...

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Şimdi siz söylüyorsunuz onların sahte olduğunu, siz!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...öte yandan, insanlar hakkında henüz iddianame tanzim edilmeden, soruşturmanın seyrinin ne olacağı belli olmadan mahkûmmuş gibi konuşacaksınız...

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Fezlekeleri getirmiyorsunuz, getirin fezlekeleri.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...ondan sonra da "Biz hukuk devletiyiz, biz doğru yapıyoruz." diyeceksiniz, böyle bir şey olmaz.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Fezlekeler nerede Sayın Bakan? Kime iade ettiniz fezlekeleri?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Gelin, diyorum ki dün AK PARTİ Grubu, bugün CHP, MHP, BDP, hangi grup olursa olsun, hukukun dışına çıkan, hukuk devletini ihlal eden...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Geçmişin hesabını sor!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...insan haklarını ihlal eden, insan onurunu ve haysiyetini ihlal eden...

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sor, arkandayım, sor! Samimiysen sor!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...ne tür uygulama varsa, siyasal rekabeti bir tarafa bırakıp onun karşısında bu Parlamento bir olmadıkça, dik durmadıkça bunların önüne geçemeyiz. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Gelin beraber olalım!

VELİ AĞBABA (Malatya) - Samimiysen sor! Bugün sor, bugün sor, hazırız biz!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, Adana'da yürüyen MİT'e dönük soruşturmayla ilgili -çok ilginçtir- cumhuriyet savcısı müzekkere yazıyor kolluğa: "Suriye tarafına geçin, orada şu, şu, şu adli işlemleri yapın." diyor.

BÜLENT TURAN (İstanbul) - Duydun mu?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Hepiniz bilirsiniz, savcıların yetkisi nerede başlar, nerede biter!

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Gereğini yapın, gereğini yapın!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İlçede, ilde, bölgede, sınırları var ama il, ilçe, bölge sınırlarını tanımayıp Türkiye'nin sınırları dışında doğrudan işlem yapılması talimatını verirse, bu talimatlar böyle hukukun dışında olan...

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Gereğini yapın, şikâyet etmeyin!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...işler olduğunda, şikâyet olduğunda -işte şikâyetler var, HSYK inceliyor- o zaman bizim burada kalkıp dememiz lazım ki: Bu hukuku...

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Biraz fezlekelerden bahsedin. İade ettiğiniz fezlekeler...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - ...böylesine pervasızca çiğneyenler bu gücü hukuktan almıyorlarsa nereden alıyorlar? Hep beraber sormamız lazım, eleştirmemiz lazım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sizden alıyorlar, sizden. Siz beslediniz, büyüttünüz. Şimdi gözünüzü oyuyor.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Değerli kardeşlerim...

Kusura bakmayın "kardeşlerim" dedim ama buradaki herkes kardeşim zaten.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Fezlekeler nerede?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Saygıdeğer milletvekilleri, fezlekelerle alakalı birkaç hususu ifade etmek isterim. "Fezlekeler geldi, Adalet Bakanı fezlekeleri tuttu, inceledi; delilleri aldı, baktı; soruşturmayı, devamını, şunu bunu engelledi." Bunların hepsi yanlıştır, büyük bir çarpıtmadır, asılsızdır.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ne yaptınız kırk beş gün?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, fezlekeler Adalet Bakanlığına 3/1/2014'te geldi.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Evet, evet...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İadesi 29/1/2014'tür.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Niye beklettiniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Yirmi altı gündür. Ama herkes "Adalet Bakanı kırk beş gün bunu tuttu." diyor.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ya, yirmi altı gün olsun. Niye beklettiniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ben fezlekeyi geldiği gün iade etseydim bu sefer ne denecekti? "Jet hızıyla, Bakan, geldiği gibi gönderdi." denecekti.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Yirmi altı gün neyi beklediniz? Ya, böyle bir şey olur mu? Savcıları aldınız, ondan sonra niye beklediniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ne yapacağız? Geldiği zaman göndersek başka, biraz bekletip göndersek başka.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Göndermeyeceksin, buraya getireceksin Sayın Bakan. Buraya getireceksin, buraya!

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Size bizim bir şeyi beğendirme imkânımız yok. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Göndermeyip buraya getireceksin. O zaman yiğit olursun.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ama burada doğru olan şey nedir, o da şudur: Bizim yaptığımız iş usule uygun mu, uygun; yasaya uygun mu, uygun.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Yirmi altı gün hangi gerekçeyle beklettiniz?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bizim bu fezlekeleri inceleme yetkimiz yok, içeriğine girme yetkimiz yok. Ama sanki incelenmiş gibi, içeriğine girilmiş gibi takdimler yapılıyor. Bunların tamamı gerçek dışıdır.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Bakan, yiğitlik o fezlekeleri buraya getirmek, orada konuşmak değil. Fezlekeler buraya gelecek, o zaman konuşacaksınız.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ağzı açılmadan gitmiştir. Çünkü, bu genelge bakanların görevleriyle, Hükûmet politikalarıyla ilgili fezlekelerin Bakanlığa değil, Meclise gönderilmesini söylüyor. Ben göndererek "Dolambaçlı yoldan gitme, daha hızlı gönder; Meclise gönder, daha erken baksınlar..." Niye dolandırıyorlar oradan buradan? (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Siz gönderseydiniz Meclise.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, benimle ilgili fezlekenin ekinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığından gelen fezlekede orada devam eden soruşturmayla alakalı 32 klasörü de ekine koyup göndermişler, 32 klasör. Peki, benimle bunun ne alakası var?

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Belki siz de varsınız içinde, bir baksaydınız.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Müsteşar niye telefon açıyor?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Benimle alakalı olan kısmı üst yazıda yazıyor ne olduğunu. O klasörlerle alakası yok. Meclis Başkanı farz edin Genel Kurula sunsaydı oradaki her şey aleni hâle gelecekti. O zaman demezler mi "Sayın Başsavcı, hukuk önünüzde, yasa önünüzde, kural elinizde; Bekir Bozdağ'la ilgili olmayan bu kadar dosyayı ekleyip Adalet Bakanlığına..." Sonra iade ediliyor, "Meclise gönder." deniyor. Aynı dosyaları ekleyip Bakanla ilgili olmayanları Meclise göndermenize hangi hukuk izin veriyor, hangi madde buna izin veriyor? Var mı öyle şey? Yok. Ama bu hukuksuzluklar karşısında bizim susmamız da hukuksuzlukları çoğaltır.

Sayın Bal'ın ifade ettiği bir hususa, Sayın Başkan sürem doldu ama izin verirseniz cevap vermek istiyorum. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından yazılan bir yazıyla ilgili burada önemli bir iddiayı dile getirdi. Başsavcılık bir yazı yazıyor. Ne zaman yazıyor? 8/1/2014 tarihinde aynen Sayın Bal'ın ifade ettiği şekilde bir yazı yazıyor. Peki, niçin yazıyor? Yazıya dikkatle baktığınızda diyor ki: "15/12/2013 tarihinde Emniyet Müdürlüğünüz tarafından fezlekeye rapten gönderilmiş olmakla..." O cümle çok önemli çünkü bir soruşturma sırasında eğer adli kolluğun soruşturmada görevi var, birtakım iş ve işlemler yapıyorsa, bu soruşturma bittiği zaman fezlekeye bağlıyor, bütün delilleri ekine koyuyor, bu fezlekeyi Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor. Buradaki yapılan işlem de aynısı. Daha önceki...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, bir saniye.

Sayın grup başkan vekilleri müsaade ederse ve aynı süreyi de kendilerine vermek şartıyla Sayın Bakana süre verebilirim.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Olur, tabii, tabii.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - İstediği kadar konuşsun Bakan ya, son söz sanığın!

BAŞKAN - Kaç dakika süre istiyorsunuz Sayın Bakan? Ona göre sayın grup başkan vekillerine de vereyim.

Buyurun.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - İstanbul Cumhuriyet Başsavcıları yazıyı yazıyorlar ve bununla ilgili fezleke 10/2/2013 tarihinde geldiğine göre bununla ilgili kayıt var mı elinizde, bilgi var mı vesaire? Bunu öğrenmek için oraya yazı yazıyorlar, "...kapatılması..." vesairesi, elimde de İstanbul Başsavcılığının açıklaması var.

FARUK BAL (Konya) - "İptal" diyor Sayın Bakan, "iptal". "İptal" diyor, öğrenme değil.

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Bakın, İstanbul Başsavcılığının açıklaması var, diyor ki: "2012/656 soruşturma sayılı dosya 25/12/2013 tarihinde Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş'ın uhdesinden alındıktan sonra soruşturmayı sürdürmek üzere 4 cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir." Soruşturma evrakıyla ilgili bu cumhuriyet başsavcıları yazışmalar yapıyorlar. Bu yazışmalar çerçevesinde "Bu yazışmalarla ilgili olarak yapılan dosya tetkikinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/256 soruşturma sayılı evrakıyla ilgili büro amirliğinin servisinde herhangi bir belge ve dosya bulunamamıştır." şeklinde savcılığın yazdığı yazıya cevap veriliyor, "Herhangi bir bilgi, belge bizim elimizde yok." Bu yazının içerisinde de yine bu soruşturmanın evraklarının ilgisiz olanlarının imha edilmesi ve hepsinin getirilmesine ilişkin Muammer Akkaş tarafından 17/12/2013 tarihinde yazılmış bir yazı var, o yazı çerçevesinde. Bu yazıyı ne zaman öğreniyor? Taa, ayın 24'ünde, cevap geldikten sonra öğreniyor Cumhuriyet Başsavcılığı. Dolayısıyla, yazının yazılış tarihi bunun öğrenilmesinden, bir defa çok çok önceki bir tarihtir. Oradan gelen cevap da "Burada herhangi bir bilgi, belge yoktur." şeklinde cevaptır ve fezleke geldiği için orada zaten ayrıca bir dinlemenin, başka başka belgenin bulunması mümkün değildir. O saatten sonra, fezlekeden sonra yeni bir dinleme kararı yoksa devam eden işlemler hukuksuz işlemlerdir. Bunu siz bizden, en az bizim kadar, iyi biliyorsunuz, bildiğinizi düşünüyorum ve "Soruşturma kapsamında elde edilen deliller üst yazıda gönderilmiştir." diye aynı şekilde devam ediyor ve bu dosyanın içerisinde hiçbir delil kalmadığı da ifade ediliyor. "Fezleke tarihi olan ve tüm soruşturma evrakı ile o tarihe kadar elde edilen delillerin gönderildiği belirtilen 15/12/2013 tarihi itibarıyla dosyada mevcut olan tüm deliller aynen muhafaza edilmekte olup bugün itibarıyla dosyada var olan hiçbir yasal delil hiçbir şekilde, hiçbir kişi veya merci tarafından imha edilmemiştir. Dolayısıyla, soruşturmayı hâlen sürdüren cumhuriyet savcıları tarafından herhangi bir imha işlemi de yapılmamıştır.

28/2/2014

Hadi Salihoğlu

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı"

Açıklama burada, imha edilen bir şey yok.

ALİ ÖZGÜNDÜZ (İstanbul) - Ne zaman açıklandı Sayın Bakan? Açıklanma tarihi ne zaman, bugün mü?

ADALET BAKANI BEKİR BOZDAĞ (Devamla) - Ayrıca da bu işlemin geçenlerde Parlamentonun kabul ettiği, TMK 10'u kaldıran ve diğer bazı düzenlemeleri içeren kanun teklifiyle de uzaktan yakından bir alakası yoktur çünkü o kanun henüz Sayın Cumhurbaşkanı tarafından onanmamış, yürürlüğe girmemiştir. Kaldı ki onanmış, yürürlüğe girmiş olsa dahi bu delilleri etkisiz kılacak, anlamsız kılacak, yok sayacak, o teklifin içerisinde, o kanunun içerisinde herhangi bir düzenleme yoktur. Bunu siz bizim kadar iyi biliyorsunuz.

Değerli milletvekilleri, sonuç itibarıyla, bu gensoru içerisinde yer alan hususların hiçbirisinin gerçekle uzaktan yakından ilgisi, alakası yoktur. Gazetelerde yazan kimi rivayetler, aslı astarı olmayan birtakım değerlendirmeler üzerinden yapılmış rüya tabirine benzemektedir. Ben biliyorum ki Türkiye Büyük Millet Meclisi rüyalarla değil hakikatlerle her zaman hareket eder.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)