GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:4
Birleşim:71
Tarih:01.03.2014

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Temel Hak ve Hürriyetlerin Geliştirilmesi Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

18 maddeden oluşan, temel hak ve hürriyetlerin geliştirilmesi açısından çok önemli reformlar içeren demokratikleşme paketinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Değerli milletvekilleri, AK PARTİ, 2001 yılında daha kurulurken programının adını Demokratikleşme ve Kalkınma Programı olarak koymuştur; iktidara geldiğinde ülkemizin demokrasi çıtasını yükselteceğini ve kalkınmışlık seviyesini artıracağını taahhüt etmiştir; iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, on iki yıllık süre içerisinde de milletimize vadettiği bu iki ana başlık üzerinde büyük reformlara imza atmıştır.

İnsan haklarının ve demokrasinin güçlendirilmesi: Büyük kalkınma hamlesi bakımından tarihimize altın harflerle geçen bu on iki yıllık dönem, demokrasimizin sağlam bir zemine oturtulması, her kesimden insanın temel hak ve özgürlüklerden en geniş şekilde yararlanması açısından önemli adımların atılmasına sahne olmuştur. Atılan bu demokratikleşme adımları, devlet ile toplum arasındaki mesafeyi kısaltmış, milletimizin devletine güvenini pekiştirmiştir. Daha önceki süreçte, güvenlikçi bakış açısı ve vesayet kurumları nedeniyle, hak ve özgürlükler başta olmak üzere talepleri duymazdan gelinen halkımızın sesine kulak verilmiş, güvenlik ve özgürlük arasında bir denge yakalanmış, aralarında hiçbir ayrıma gidilmeksizin insanlarımızın meşru taleplerinin en geniş şekilde karşılanmasına çaba harcanmıştır.

AK PARTİ hükûmetleri tarafından bu süreçte atılan adımlar, geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sine ulaşılması noktasında tarihî bir dönemeçten geçildiğine işaret etmektedir. Etnik, kültürel, dinî ve siyasal farklılıklarına bakmaksınız tüm vatandaşlarımıza eşit mesafede duran ve hepsini ülkemizin eşit ve özgür vatandaşları olarak gören bir anlayışla demokratikleşme alanında düzenlemeler yapılmış ve geçmişin yaralarının sarılmasına da büyük önem verilmiştir.

İnsan odaklı yönetim anlayışının esas alındığı bu demokratikleşme hareketinde, her türlü vesayetin tasfiye edilmesi ve yerine millet iradesinin egemen olduğu bir sistemin tesis edilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda atılan adımlarla vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerden evrensel standartlarda yararlanmasının önü açılmıştır.

Son on iki yılda Türkiye'de yaşanan geniş kapsamlı değişim ve dönüşüm sürecini "sessiz devrim" olarak nitelemek doğru bir yaklaşım olacaktır. Zira, 2002-2014 arasında, her biri Türkiye'de demokrasinin ve insan haklarının çıtasını yükseltmeyi hedefleyen reformlar ardı ardına hayata geçirilmiştir. Geçen hafta görüştüğümüz ceza hukuku paketi, bugün görüşmekte olduğumuz demokratikleşme paketi, bu adımlara kararlılıkla devam edildiğinin en önemli göstergeleridir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, demokrasiye geçiş sonrasında yaşanan gelişmelere ve demokratik rejimin işleyişine bakıldığında, göze çarpan önemli bir özelliğin vesayet olduğu görülmektedir. Seçimle gelen iktidarları hedef alan 27 Mayıs ve 12 Eylül darbeleri ile 12 Mart ve 28 Şubat muhtıraları vesayet aktörlerinin gücünü göstermiş, 1961 Anayasası'yla düzenlenen Millî Güvenlik Kurulu vesayet bağlamında en önemli kurumlardan biri olmuştur. Silahlı Kuvvetler dışındaki erkler ve bürokratik aktörler de vesayet olgusu bağlamında unutulmamalıdır. Bunlar içerisinde yargı önemli bir yer almaktadır. Zira, verdiği kararların bağlayıcı olması ve başka bir kamu erkinin denetimine tabi olmaması dolayısıyla, yargı daha farklı bir konumdadır. Özellikle konjonktürel olarak vesayet aktörlerinin etkin olduğu dönemlerde veya vesayetçi anlayışın baskın olduğu durumlarda yargı, hukuk ve özgürlüklerden ziyade ideolojik tercihler doğrultusunda karar verebilmekte ve hukukun üstünlüğü zedelenmektedir. İşte, AK PARTİ hükûmetleri ve 22'nci, 23'üncü ve 24'üncü Yasama Döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi, her türlü vesayetin aşılması, demokrasi standardının yükseltilmesi ve sivilleşme için büyük bir gayretin içerisinde olmuş ve önemli reformlara imza atmıştır.

Ülkemizde, bu dönemde güvenlik paradigması değiştirilmiş, önemli yargı reformları gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda, devlet güvenlik mahkemelerinin ve ardından özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısının değiştirilmesi, Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi'nin başlatılması ve ardından çözüm süreci olarak devam ettirilmesi ve otuz yıl süren terörün sona erdirilmesi, vatandaşlıktan çıkarılanlara haklarının iadesi, gündelik hayatın kolaylaştırılması ve bürokrasinin azaltılması, yerleşim birimlerine eski isimlerinin verilmesi ülkemiz için önemli reformlar ve kazançlar olarak tarihe geçmiştir.

On iki yıllık dönemde güvenlik paradigmasını değiştiren AK PARTİ, gerçekleştirdiği reformlarla da sivilleşmeyi sağlamıştır. Bu bağlamda da Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi, Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterinin sivil olması, askerî yargının yetki alanının daraltılması, EMASYA Protokolü'nün kaldırılması, bazı kamu kurum ve kuruluşlarında askerî üye uygulamasının kaldırılması, Yüksek Askerî Şûra kararlarına yargı yolunun açılması, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun açılması, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konuda araştırma komisyonlarının kurulması gibi her biri ayrı bir reform niteliğinde sivilleşme çalışmaları hayata geçirilmiştir.

Son on iki yıl insan haklarının geliştirilmesi açısından da çok büyük reformlara sahne olmuştur. İşkenceye sıfır tolerans politikası, ifade ve basın-yayın özgürlüğünün genişletilmesi, mafya ve çetelerin çökertilmesi, faili meçhullere son verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda yeniden yargılamaların yapılması, Bilgi Edinme Kanunu'nun çıkarılması, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, azınlık vakıflarının haklarının iadesi, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının getirilmesi, Kamu Denetçiliği Kurumunun kurulması, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun kurulması, çocuk ve kadın hakları konusundaki reformlar, sanık ve tutuklu haklarının iyileştirilmesi, denetimli serbestlik ve adli kontrol sistemlerinin geliştirilmesi, standarda uymayan cezaevlerinin kapatılması insan hakları konusunda son on iki yılda gerçekleştirilen önemli iyileştirmeler olarak uygulamaya geçmiştir.

Bugün görüşmekte olduğumuz tasarı da bize gösteriyor ki demokratikleşmeye hız kesmeden devam eden bir Türkiye var. Sayın Başbakanımızın ekim ayında açıkladığı, önemli bir kısmı idari düzlemelerle hayata geçirilen demokratikleşme paketinin yasal düzenlemelerle hayata geçirilecek olan bölümünü de bugün gerçekleştiriyoruz. Bu tasarıyla, temel insan haklarından olan ifade özgürlüğüyle seçme ve seçilme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü haklarının kullanımının genişletilmesi ve kişinin sahip olduğu özelliğinden dolayı ayrımcılığa uğramaması için kanunlarımızda önemli değişiklikler yapılıyor.

Görüşmekte olduğumuz tasarıyla, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasında zaman aralığı genişletilmekte, seçim propagandalarında farklı dil ve lehçelerin kullanılabilmesine imkân sağlanmakta, beldelerde teşkilat zorunluluğu kaldırılmakta, siyasi partilerin eş başkan seçebilmeleri sağlanmakta ve siyasi partilerimizin devlet yardımından yararlanabilmesi için yüzde 7'lik olan oy oranı, yüzde 3'e indirilmektedir.

Farklı dil ve lehçelerde özel okulların açılması, eğitim ve öğretim hakkını engelleyenlere, kişi hangi inanca sahip olursa olsun, -ki biraz önceki konuşmacı "Buna Aleviler dâhil değil." dedi; buna Aleviler de dâhil- kişinin o inancının gereğini yapmasını engelleyenlere hapis cezası getirilmesi, kişilerin yaşam tarzına müdahale edenlere cezai yaptırımlar getiren düzenlemeler yasalaştığında ülkemiz insan haklarının gelişmesinde önemli yer tutacaktır.

Diğer yandan, nefret suçu, günümüzde mücadele edilmesi gereken en önemli olgulardan biri olarak uluslararası gündemde yerini almıştır. Nefret suçlarında hedef, mağdurdan öte, mağdurun üyesi olduğu sosyal gruptur. Fail için ise, ön yargı, açık veya örtülü şekilde suçun işlenme motivasyonunu oluşturmaktadır. Ayrımcılık temelli olması nedeniyle, nefret suçu, fail ve mağdur ile birlikte tüm toplumu yakından etkilemektedir. Bu kapsamda, Türk Ceza Kanunu'nda ayrımcılık suçuyla birlikte nefret suçu da getirilerek Türk ceza adalet sistemine daha uygun olacak şekilde, ayrımcılık suçunun nefrete dayalı ayrımcılık olduğuna vurgu yapılmıştır.

Tasarının hayata geçmesiyle birlikte, ülkemiz insan hak ve özgürlüklerinin iyileştirilmesi yolunda önemli bir mesafe daha katedilmiş olacaktır.

Bugün görüşmekte olduğumuz ve bundan önceki paketlerle de hayata geçirdiğimiz her biri sessiz devrim niteliğinde olan bu önemli reformları...

SÜLEYMAN ÇELEBİ (İstanbul) - Karşı devrim.

YILMAZ TUNÇ (Devamla) - ... gönül isterdi ki muhalefet partileriyle birlikte oylayarak oy birliğiyle geçirseydik ama bu mümkün olmuyor, bu nasip olmadı. Keşke, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına hep birlikte burada el kaldırabilseydik. Uzun tutukluluk sürelerinin indirilmesinde hepimizin oyu olsaydı kötü olmazdı. Tutuklu vekillerin, bireysel başvuru hakkını kullanarak serbest kaldığı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru düzenlemesini birlikte gerçekleştirseydik daha güzel olmaz mıydı? Kişinin en doğal hakkı olan ana dilde savunmaya hepimizin "evet" demesi daha şık olmaz mıydı? Terörün bitirilmesi için başlatılan çözüm sürecine hepimiz destek verseydik, ülkemiz ve milletimiz için daha hayırlı bir iş yapmış olmaz mıydık?

Demokrasi tarihimiz boyunca sürekli sorun olarak önümüzde duran, gerçekleşmesi için güçlü bir iradeyi bekleyen bu büyük reformları hayata geçirirken yanımızda destekçi olarak yalnızca milletimizi bulduk. Gerek demokratikleşme reformlarının hayata geçirilmesinde gerekse büyük kalkınma hamlesinde dünyaya meydan okuyan projelerin bir bir uygulanmasında, on iki yıllık süreçte güllük gülistanlık bir yolda da ilerlemedik. Bu süreçte, eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşan, vesayet anlayışının devamını isteyen güç odaklarınca hep engellenmeye çalışıldık. AK PARTİ olarak bu reformları, bu büyük başarıyı, ülkemizi 4 kat büyüten ekonomik kalkınma hamlesini, milletimizin refahını artırma mücadelesini hep engelli koşuyla yaptık. Bu engelli koşuda muhalefet partilerinin rolü de hep engel olmak yerine yapıcı bir muhalefet şeklinde olsaydı, bundan muhalefet de kazançlı çıkardı, milletimiz ve ülkemiz de daha fazla kazanç sağlardı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on iki yıllık süreçte biraz önce saydığım devrim niteliğindeki reformların gerçekleşmesinden rahatsız olanlar, ülkemiz insanının müreffeh bir hayat sürmesini istemeyenler darbe girişimleriyle, 27 Nisan bildirileriyle, 367 krizleriyle, kapatma davalarıyla bu demokrasi mücadelesinin önünü kesmeye çalışanlar her zaman milletimize mahcup olmaya devam edeceklerdir, ülkemizin hızını kesemeyeceklerdir. Türkiye'nin enerjisini montaj siyasetiyle kimse azaltamayacaktır. AK PARTİ'nin millete hizmet yolundaki şevkini sahte dinleme kayıtlarıyla kimse kıramayacaktır. Bu milletin gönlünden Recep Tayyip Erdoğan sevgisini kirli oyunlarla kimse silemeyecektir. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

İşte, seçime gidiyoruz, fazla da telaşa gerek yok. 30 Mart çok yakın. 1 Nisanda da hemen hepimiz buradayız, Meclis tekrar açılacak ve yine yüz yüze geleceğiz, hep konuştuklarımızı hatırlayacağız. O nedenle buradaki konuşmalarımızda da gerçekçi olmak durumundayız. 30 Martta milletimiz, bundan önceki 5 seçim ve 2 referandumda olduğu gibi, bu kez daha yüksek bir sesle, iftira siyasetine, karalama siyasetine, vesayetçi anlayışa "Hayır." diyecek ve yeni Türkiye yolunu tıkamak isteyenleri elinin tersiyle bir kenara itip yoluna devam edecektir.

Bu duygu ve düşüncelerle, demokratikleşme paketinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)