| Konu: | TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 01.03.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın milletvekilleri, aslında bizim önergemiz, seçim döneminde farklı dil ve lehçeler de kullanılabilir olayının radyo, televizyon ve her türlü iletişim aracıyla yapılması konusunda.
Bakıyoruz, sınırlama konusunda herkes mutabık. Yani, Şırnak milletvekili adayı olarak 2007'de Şırnak'a gittiğim zaman "Günaydın", "..." (x) demiştim ve "..."(x) dedikten sonra valilik hemen bir ceza kararı gönderdi, seçim yasaklarına aykırı davranmışım, sonra da fezlekeler geldi.
Açık söyleyeyim, buradan, hiç şey yapmadan söyleyeceğim: Bu cumhuriyetin çatısı, bu Meclis kurulduğu zaman İstiklal Savaşı'nda kimseye, dönüp yanındaki şehide "Sen Kürt'sün, Kürtçe türkü söylüyorsun." denmiyordu, "Sen Arap'sın, sen Çerkez'sin." denmiyordu. Biz bu Meclisi kurduğumuz zaman, Osmanlı Devleti'nden yeni bir cumhuriyet kurulduğu zaman bu Meclisin çatısı altında bütün renkler vardı. Şimdi onları soldurup teke indirmeye çalışan bir anlayışa karşı biz direniyoruz ve bu yasaklara karşı başkaldırdık, sivil itaatsizlik olarak geliştirdik ve istediğiniz kadar sınırlama da koysanız, seçim dönemi de dâhil, seçim dönemi dışında da gittiğimiz yerlerde halk kendi ana diliyle konuşuyor. Onlarla onların anladığı dilden konuşacağız. Yani, benim, tamamı Kürtçe konuşan bir köye gittiğim zaman onlarla İngilizce konuşmam doğru mu? İngilizce mi siyaset anlatacağım veya Türkçe resmî dil diye Türkçe mecburiyetim mi var? 21'inci yüzyılda buna takılmak utanç verici bir şeydir, biliyor musunuz arkadaşlar.
Bizim seçim müziğimiz öyle "Dombra" gibi değil; her dilde var, Kürtçesi de var, Türkçesi de var, farklı dillerde de var, Karadeniz'e gider, Lazcası da var. Kardeş Türküler'in dillerindeki bütün müzikleri biz seçim döneminde kullanıyoruz. Bunu da kullanmak gerekir, niye bundan korkuluyor? 21'inci yüzyılda korkuluyor, niye? Bakın, size çok zor gelebilir, bilmiyorum ama...
(Hatip tarafından cep telefonundan bir ses kaydı dinletildi)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bu resmî, BDP'nin resmî seçim müziğinin bir tanesi. Kadınlar kendileri için ayrı bir müzik yapmışlar, batıda Türkçe farklı müzikler yapılmış. Yani, siz "Dombra"yı sevebilirsiniz. Bizde halk kendi dilinde farklı havaları seviyor, farklı türküleri seviyor, farklı şeyleri söyleyebilir. Zaten sosyolojik olarak farklı farklı tabanlara oturmuyor mu partiler? Yani, illa da bir tarafa, bir söze... Bir çiçek bahçesinde tek çiçek istemek gibi bir şey bu.
Burada görüyoruz, bir seçim dönemine ilişkin propaganda, sınırlı bir hak bile geliyor, bir tartışma konusu açılıyor. Bu Meclis, demokratikleşmek için, her demokratikleşilecek basit bir adım atılmasında niye bu kadar direnç gösteriyor, anlamış değiliz. Yani, gerçekten, bu ülke farklılıkları yaşamayacak mı? Yani, bu farklılıkların kendisi, hepsi inkâr edilip, asimile edilip resmî ideoloji çerçevesinde, tablolar çerçevesinde yok sayıldığı zaman mı bu ülkede birlik ve dirlik sağlanacak?
Arkadaşlar, uydudan -zapladığımız zaman- şu an 35 tane kanal bulduk sadece Kürtçe yayın yapan. Yasaklar devri bitti arkadaşlar. Bu yasaklar da, bu siyasi partilere isteyen... Avrupa'nın bütün gelişmiş ülkelerinde var, kim ne anlıyorsa o dilde yapacak, başka yolu yok. Bu sınırlı yasağa demokratikleşme adımı deniyor, ben bu sınırlı şeye demokratikleşme demiyorum. Dilim doğuştan hakkım benim yani kimse buna sınırlama getiremez. Bunu biz sınırlama olarak kabul ediyoruz ve itiraz ediyoruz. (BDP sıralarından alkışlar)