| Konu: | TEMEL HAK VE HÜRRİYETLERİN GELİŞTİRİLMESİ AMACIYLA ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 01.03.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son bir yıldır sistematik olarak, organizeli olarak, belli bir şekilde Muğla'dan Kütahya'ya, Afyon'a, Bolu'ya, Erzurum'a; Marmara Üniversitesinde ve daha birçok üniversitede özellikle Kürt öğrencilere yönelik bir saldırı furyası var ve bu saldırıların akabinde, sadece üniversitede sınav dönemlerinde yapılan bu son yoğunlaşma saldırılarında güvenlik güçlerinin de saldırılara karıştığına dair çok ciddi olaylar bizim tarafımıza iletildi. Kaldıkları evlere, kaldıkları yurtlara saldırılar oluyor. Öldürmeler oldu, ağır yaralamalar oldu ve bunların cezası Türk Ceza Kanunu'nda yazılı; müebbet hapisten tutun, yirmi seneye, on seneye kadar, daha ağır cezalar da var. Burada verdiğimiz önergeyle, eğer, bu suçu işleyen kamu görevlisiyse, zaten, kanunda mevcut olan ve bununla artırılan cezanın artırılmasına yönelik. Yani, kamu görevlisi devletin görevlisi olacak, silahı olacak, üstüne üstlük orada bu suçu işleyecek, buna karşı bir önlem. Bu, aynı zamanda, Hükûmete de bir uyarıdır. Eğer, Hükûmet, bu alanda son dönemlerde yaşanan bu sistematik saldırıların kaynağını tespit etmezse, kimin tarafından yönlendirildiğine, hangi siyasi partilerle ilişkisi olduğuna ve ne şekilde yaygınlaştırıldığına dair bir tespit içine girip ona göre önlemini almazsa maalesef provokasyonlara açık bir durum her yerde yaygınlaşıyor.
Peki, bütün bunlar yaşanırken, bu saldırılar yaşanırken ve üniversitelerde bu saldırılar yaşanırken doğuda, güneydoğuda, Diyarbakır'da, Şırnak'ta bir üniversitede sırf etnik kimliği nedeniyle veya batılı diye bir gün olsun bir saldırı haberi aldınız mı? Bir gün olsun bir üniversitemizde, dışarıdan gelen bir öğrencinin yurdunda, evinde, sokakta, çarşıda saldırıya uğradığına dair... Yok. Çünkü, gerçekten, orada halkın da, orada bulunan siyasi partilerin de buna zemin vermediği için bu olaylar yaşanmıyor. Ama diğer taraftan, bu olayların ölümle sonuçlanan birkaç vakası var ve yargıda korunuyorlar, deliller karartılıyor; aynı zamanda, bu öğrencilerin okullarla ilişikleri kesiliyor; yaşam güvenceleri olmadığı için okulu bırakıyorlar.
En son, Kahramanmaraş'ta yaşandı. Mahir Ünal'la konuştuk. Mahir Ünal söylemesine rağmen, Valiyle görüşmemize rağmen, Emniyet Müdürüyle görüşmemize rağmen saldırılar durdurulmadı; aksine, artırıldı. Biz aradığımız zaman "Bir şey yok, kontrol altında." diye bize haber veriliyor, sonradan öğreniyoruz ki, evler basılıyor, yaralamalar olmuş. Ha, demek ki bazen, iktidarın, kendi emrindeki kolluğun kendi emri dışında da bir kontrolsüzlük yaşadığını, artık, birkaç yerde yaşanan olayla görmesi gerekiyor. Eğer bunu görmezse, korkarız ki 80 öncesi çatışmalardan öte, o zaman sağ-sol, ideolojik gibi gözüken çatışmalar hem etnik hem bölgesel temelli çalışmalara döner ki bu, çok kritik, çok tehlikeli bir durumdur. Bunun önlenmesi sadece kanunla da olmaz, hükûmetlerin inisiyatif koymasıyla olur. Eğer Hükûmet bu konuda dirayetli ve kararlı bir tutum sergilerse bunların önlenmesi mümkündür; yoksa, istediğiniz kadar cezaları artırın, sonuçta... Şerzan Kurt'u Muğla'da öldüren polisin elinde silahı, kurşunu, ekspertizi, her şeyi tespit edildi, davası getirildi, Eskişehir'e sürgün edildi, fail, orada tahliye edildi yani bunu yaşıyoruz. Eğer, bu, adalet; bu, sistemse, bu, kabul edilemez bir durumdur; buna dikkat çekiyoruz. Bu önergemizin amacı budur.