| Konu: | CHP GRUBU ADINA, GRUP BAŞKAN VEKİLLERİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ, SİNOP MİLLETVEKİLİ ENGİN ALTAY VE YALOVA MİLLETVEKİLİ MUHARREM İNCE'NİN, BAZI ESKİ BAKANLAR HAKKINDA HAZIRLANAN FEZLEKELERİN TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNE İNTİKALİNE VE MİLLETVEKİLLERİNİN BİLGİSİNE SUNULMASINA İLİŞKİN İŞLEMLER KONUSUNDA GENEL GÖRÜŞME AÇILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 19.03.2014 |
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - Sayın Başkanım, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün bir genel görüşme önergesi üzerine toplanmış bulunuyoruz. Genel görüşme talep eden arkadaşlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisine intikal etmiş bakanlar hakkındaki fezlekeler, bunların okunması ve bunların Meclise geliş sürecindeki gecikmeler üzerine bir görüşme talebi, bu sebeple, bu gerekçeyle bir genel görüşme ortaya koymuşlar, talep etmişler.
Tabii, genel görüşme talep edildiği sıradaki durumla bugün, şu anda karşı karşıya bulunduğumuz durum aynı değil. Çünkü, bizim grubumuz tarafından bir Meclis soruşturması önergesi hazırlandı, Meclis Başkanlığımıza verilecek. Sanıyorum, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından da bir Meclis soruşturması önergesi Meclis Başkanlığımıza verilecek. Dolayısıyla, aslında bu genel görüşmeyi burada, bugün için gerekli kılan, lüzumlu kılan ortam, vasat, şartlar değişmiş oluyor.
Genel görüşme, biliyorsunuz, burada görüşülmesi talep edilen hususlar çerçevesinde yapılacak, toplumu ve devlet faaliyetlerini alakadar eden bir konunun Meclis Genel Kurulunda görüşülmesi. Tabii, burada, konuşmayı esasen arzu ettiğimiz ve bu genel görüşme çerçevesinde burada söz alıp konuşan arkadaşlarımızın anlattıklarına baktığımızda ise konuşulanlar, bu genel görüşme çerçevesindeki hususları aşan ve bir Meclis soruşturması çerçevesinde konuşulması gereken hususlar. Peki, o zaman niye bir genel görüşme önergesi verildi de Meclis soruşturması önergesi verilmedi? Bunu şu şekilde ifade edelim: Tabii, bir kere, genel görüşme önergesi verildiğinde, talep edildiğinde genel görüşme, bunu azami belli bir süre içerisinde görüşme mecburiyeti var; bu yedi gün, yani seçimden önce görüşme imkânı burada var. Meclis soruşturmasında ise yine belli süreler olmakla beraber, otuz gün içerisinde soruşturma önergesiyle ilgili işlemlerin tamamlanacağı, ön görüşmenin yapılacağı ve soruşturma açılıp açılmayacağına karar verileceği gerektiği için Meclis soruşturmasının seçim sonuna kalması durumu söz konusu. Dolayısıyla, bugün karşı karşıya bulunduğumuz bu genel görüşme önergesi, niye genel görüşme de Meclis soruşturması önergesi değil? Çünkü burada tartıştığımız konu ve asıl hedeflenen husus, Meclis soruşturmasıyla sağlanabilecek bir husustur. "Niye Meclis soruşturması değil de acaba genel görüşme verilmiştir?" diye sorduğumuzda, burada, sadece sürelerle alakalı bir durum ve seçim öncesinde burada bu konunun bir şekilde dile getirilmesi, konuşulmasını sağlama amacı olduğunu görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, genel görüşmeyse genel görüşme, Meclis soruşturmasıysa Meclis soruşturması, biz hepsine var olduğumuzu, hepsi için onay vereceğimizi burada ifade ettik, başından beri de ifade ediyoruz. Tabii, şunu da burada dile getirmem lazım: Bu konunun, fezlekeler çerçevesindeki tartışmaların 30 Mart seçimlerinin muhalefet açısından tek meselesi ve tek mevzusuna dönüştürülmesini de anlayışla karşılıyoruz çünkü Türkiye'nin genel meseleleriyle, 30 Mart itibarıyla gittiğimiz yerel seçim dolayısıyla Türkiye'nin yerel politikalarıyla, projeleriyle alakalı ortaya bir tablo konamadığı zaman, o zaman bu soruşturma ve fezlekeleri organize eden bir çalışmanın mahsulü olan malzemelerle seçim gündemini meşgul etmeye çalıştık. Sanıyorum sahada malzeme tükendi, buradan biraz şarj etme imkânı sağlamaya çalışmak için genel görüşmeyi getirdik. (AK PARTİ sıralarından "Bravo!" sesleri, alkışlar)
Değerli arkadaşlar, dosyaların, fezlekelerin incelenmesi meselesi... Tabii, milletvekillerine açılması meselesi farklı. Burada, daha önceki uygulamalardan örnekler veren arkadaşlarımız aslında benzeri uygulamalardan veriyor; buna tamamen uygun, bunu tamamen karşılayan bir durum daha önce gerçekleşmemiş. Yani, muhtelif, teftiş kurullarının soruşturmaları neticesinde ortaya çıkan bazı raporlar var, bunlar gelmiş veya başka, idari yargıyla ilgili verilen kararlardan dolayı görevi kötüye kullanma suçlarıyla ilgili bazı fezlekeler veya raporlar gelmiş ama savcılık tarafından hazırlanan, doğrudan Meclise gönderilen bir fezleke mahiyetinde bir örnek daha önce yok. Dolayısıyla, bu konuyu değerlendirirken bu sürecin hukuki niteliği üzerinde biraz durmak lazım. Bunu birçok hukukçu değerlendiriyor; Anayasa hukukçularının, ceza hukukçularının değerlendirmeleri var.
Kahir ekseriyet -eski tabirle- şunu diyor: "Bu Meclis soruşturması süreci esasen ceza yargılamasında, yeni kanun çerçevesinde soruşturma sürecidir." Dolayısıyla, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki soruşturmayla ilgili ilkeler, esaslar ve çerçeve Meclis soruşturmasında da geçerlidir.
Meclis soruşturmasının 1982 Anayasası'nda "Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgi edinme ve denetim yolları" başlığı altında yazılmış olması, bunu diğer denetim yollarıyla mukayese edilecek bir araç hâline getirmiyor. Bu "sui generis" bir denetim yoludur, bir adli soruşturma şeklidir ve Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki soruşturmayla ilgili esaslara tabidir.
Değerli arkadaşlar, bu çerçevede baktığımızda, bu sürecin en önemli özelliği soruşturmanın gizliliği ilkesidir. Bu bakımdan, burada, Meclis soruşturmasıyla ilgili İç Tüzük'te çok ayrıntılı düzenlemeler yapılmış. Bunlardan birisi de Meclis soruşturma önergesinin verilmesi belli bir sayıyla, sonra bunun için bir soruşturma komisyonunun kurulması, soruşturma komisyonunun faaliyetlerinin gizliliği ve komisyonun çalışması sonucunda oluşacak raporun nihayet Genel Kurula ve milletvekillerine takdim edilmesi. Akabinde ne olacak? Akabinde, Genel Kurulda soruşturma raporu okunacak, oylama yapılacak, eğer kabul edilirse o zaman bu bir iddianameye dönüşmüş olacak ve Yüce Divana intikal edecek. Yok, kabul edilmez, reddedilirse bir nevi takipsizlikle sonuçlanma durumu söz konusu.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Milletvekili incelemeden nasıl karar verecek?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Dolayısıyla, normal, Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki soruşturmayla ilgili esasların en başında da gizlilik var. Bu bakımdan, burada da bunun geçerli olması gerekiyor. Milletvekilleri ne zaman görecek? Şu aşamada görecek: Soruşturma önergesi verilecek, kabul edildiği takdirde komisyon kurulacak, komisyon kurulduktan sonra raporunu belli bir süre içerisinde tamamlayacak, bu rapor milletvekillerine dağıtılacak. Bu aşamada milletvekilleri tabii ki hem soruşturma komisyonu raporunu hem de fezlekeleri görme imkânına sahip olacak.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Şentop, siz bile terliyorsunuz konuşurken.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Fezlekeleri zaten gördüğünüzü ifade ediyorsunuz. Burada fezlekeler var, baktınız. Basından size servis eden, bunları basına servis eden, size servis edenler bunları zaten yaydılar.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Tabii, bunları konuşmak kolay değil, siz bile terliyorsunuz. Yazık sizlere, yazık!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bunların bilinirliliğiyle ilgili bir mesele yok.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Siz bile doğru olduğuna inanmıyorsunuz.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Ama biz, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, esasen buradaki ilkeleri, Anayasa'da ve İç Tüzük'te yer alan ilkeleri ihlal etmeden iş yapmak mecburiyetindeyiz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Arkadaşlar, bir havlu götürün, yazık bu adama!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada, tabii, arkadaşlarımızın bir kısmı 17 Aralıkla beraber başlayan bir süreç hakkında bilgiler verdiler. Bu fezlekelerin buraya intikalini sağlayan da esasen bu süreçtir. Ben de bu süreçle ilgili bir çerçeve tablo çizmek istiyorum. Bir kere, tabii, bu süreci 17 Aralıkla başlatmak doğru değil esasen. İstediğiniz yerden başlatabilirsiniz ayrı mesele ama tabloyu gerçekten görmek, bir gerçeği görmek, hakikati görmek gibi bir muradınız varsa, arzunuz varsa o zaman bu tablonun bütününe bakmak mecburiyeti var. Ben yine 17 Aralık çerçevesinde önce başlayıp sonra biraz daha geriye bu süreci götüreceğim.
Bakın, burada Türkiye'de yargılama süreçlerinde, ceza soruşturması süreçlerinde görülmeyen bir tabloyla karşı karşıyayız. Bunların hepsine değinmeyeceğim, sadece öne çıkan birkaç hususa değinmek istiyorum. Birisi şudur: Bir kere, 17 Aralık -az sonra bundan bahsedeceğim- ve 25 Aralıktaki başlatılmak istenen bir süreç, esasen 17 Aralık olarak planlanmıştı, 17 Aralık. Fakat, 17 Aralık tarihi itibarıyla nöbetçi hâkim -tırnak içinde söylüyorum- uygun hâkim olmadığı için bir hafta beklenmek durumu söz konusu olmuştur ancak nöbet bilinen uygun bir hâkime geçsin diye bir süre beklenmiştir, 25 Aralık oradan ortaya çıkıyor. Esasen 17 Aralık için planlanmış bir süreçti bu.
Şimdi, bakın, öncelikle, bütün buradaki soruşturmalar imzasız, somut delil içermeyen, ya e-posta yoluyla veya mektup, normal posta yoluyla gönderilmiş veya bazı durumlarda da ya müfettişin ya savcının kapısının altından atılmış yine imzasız bir mektupla başlatılmış.
İkinci husus: Bakın, soruşturma dosyalarında başka bir delil bulunmadığı için teknik takip talep edilmiş. Dosyalardan birisiyle ilgili -ben süreç devam ettiği için bunların çok somut olarak dosya numaralarını vermeyeceğim- dosyada hiçbir bilgi yok, e-posta yoluyla gönderilmiş bir şikâyet ve bunda da hiçbir somut delil yok. Hiçbir delil olmadığı hâlde tabii, delil bulmanız gerekiyor. Nedir? Teknik takip yapacaksınız, dinleme yapacaksınız, mutlaka, dinlerseniz bir iki sene birisini, senaryoyu oluşturacak birkaç şey, birkaç tane söz yakalama imkânınız bulunur diye. Önce, İstanbul'da bir sulh ceza mahkemesinden teknik takip için talepte bulunuluyor. Burada teknik takip talep etmek için yeterli bir delil, somut bir delil bulunmadığından dolayı savcının talebi reddediliyor. Bunun üzerine savcı itiraz ediyor, itirazı da aynı gerekçeyle reddediliyor. Aynı gün içerisinde savcı bir başka sulh ceza mahkemesinden bu sefer teknik takiple ilgili karar çıkarıyor. Yani, teknik takip elde edebilmek için mahkeme mahkeme dolaşan ve uygun bir mahkeme bulduğunda bunu sağlayabilen bir savcı uygulaması var. Burada, bu bakımdan soruşturma dosyalarında -esasen sonraki aşamada da görüyoruz- fezlekelerde de -kısmen ben de basında yayınlanan kısmıyla gördüm- göreceksiniz ki teknik takip ve dinleme kayıtları dışında, "tape"ler dışında, başka bir hukuki delil ceza hukuku bakımından bulunmuyor.
Üçüncü husus, önemli husus: Değerli arkadaşlar, bu soruşturmalar adliyede bir hayli tur atmış. Bakıyorsunuz bir büroda başlatılmış, sonra o bürodan başka bir büroya nakledilmiş. Bir savcıyla başlamış, üç dört savcı değiştirilmiş, özel ayarlamalar yapılmış.
OKTAY VURAL (İzmir) - Savcılık soruşturmasının akıbeti belli oldu.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bir savcı ise hususen...
OKTAY VURAL (İzmir) - Dosyayı incelemiş, hâkim olmuş... Hakim, savcı, "tape"ler...
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar yerinizden konuşmayın.
Bir savcı hususen üç dört ay önce...
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Çok ayıp, çok ayıp!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - ...duruşma savcılığından alınarak bir yere, bir büroya getirilmiş ve daha sonra bu dosyalar, soruşturma dosyaları hep aynı savcıda toplanmak için bir sürü manevralar yapılmış.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ya olur mu ya, böyle bir şey olur mu ya! Rıza Sarraf'ın avukatı mısın?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Nasıl yapılmış? Bakın, o savcının bürosunun başında bulunan bir başsavcı vekilinin izinde olduğu bir günde...
OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir şey olmaz ya, milletvekili Rıza Sarraf'ın avukatı!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - ...dosya o savcıya havale edilebilsin diye, o büroya havale edilmiş. Onun yerine vekâleten bakan uygun bir savcı da nokta atışıyla gideceği hangi savcı belirlenmiş savcıysa o savcıya bu dosyayı vermiş.
Başka bir husus arkadaşlar, burada bahsetti Sayın Özgündüz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, hani soruşturma gizliydi, hani gizliydi? Baksanıza! Hani gizliydi?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Sayın Özgündüz burada bahsetti: MASAK raporu. Bu soruşturmalardan birisinde bir MASAK raporu var. Bu MASAK raporu, evet, 2008 tarihli bir MASAK raporu. Bu MASAK raporunun talep edildiği soruşturma Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca -2007 dedi Sayın Özgündüz- 2004'te başlatılmış bir soruşturma çerçevesinde verilmiş. Bu MASAK raporu teknik takip ve dinlemeler için delil olarak gösterilmiş dosyada. Fakat bu MASAK raporundaki olaylar, kişiler...
OKTAY VURAL (İzmir) - Bu kürsü şüphelileri aklama kürsüsü değil, milletin kürsüsü.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - ...teknik takip ve dinleme talep edilen kişilerle ve onlara atfedilen olaylarla, suçlarla, fiillerle alakalı değil. Yani dosyada bir MASAK raporu var fakat bu MASAK raporunun teknik takip talebine mesnet teşkil edecek bir mahiyeti yok. Konu bakımından farklı, kişiler bakımından tamamen farklı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sen biliyorsan biz niye bilmiyoruz bu MASAK raporunu? Ne farkımız var?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - O bakımdan, bu MASAK raporu, işte...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sen de vekilsin, ben de vekilim, ben bilmiyorum bunu.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Teknik rapor, teknik takip ve dinleme yapılamayacağı için...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O biliyor, konuşuyor, benim haberim yok.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ya, dosyalara girmişler bunlar. Oh, oh, oh!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - ...reddedildiği için talepler bir MASAK raporu bulunmuş ve bu MASAK raporu dosyanın içerisine konulmuş. Hepsinden önemlisi...
OKTAY VURAL (İzmir) - Efendim, kara paracı Rıza'yı savunma yeri değil burası. ya, Meclisin kürsüsü, milletin kürsüsü. Öyle, şüphelileri savunma yeri değil burası. Yargıda hesabını verecekler.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ben milletvekili değil miyim?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, biraz sabırla dinlerseniz...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya, ne dinleyeceğim? Sen biliyorsun, ben bilmiyorum, böyle bir şey olmaz ki!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Böyle herkesin söz attığı bir ortamda konuşamam, merak etmeyin. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, gözünün önünde, o biliyor, ben bilmiyorum. Böyle bir şey olur mu?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Şimdi, beşinci husus: Değerli arkadaşlar, dosyaların içeriği, savcılar tarafından, hâkimler tarafından incelenmemiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Vay, vay, vay! Delilleri...
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bakın, bir dosyada 22 klasör ve 11 çuval dinleme kaydı var. Savcı arama ve yakalama kararı talep ederken mahkemeden ne o klasörleri açmış ne de 11 çuval dinleme kaydını açmış, 1.005 sayfalık bir kolluk fezlekesi var.
OKTAY VURAL (İzmir) - Zaten kendisi dinleyenleri okumuş da... Çuvala koyan kendisi be!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bu kolluk fezlekesi ile bu fezlekenin dayanağı olan klasörler ve çuvaldaki belgeler, dinleme kayıtları karşılaştırılmamıştır. Nereden biliyoruz?
OKTAY VURAL (İzmir) - Türkiye Büyük Millet Meclisi şüphelileri savunma merkezi değil, meclisi değil. Ayıp!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Çünkü hem klasörlerde hem çuvallarda kolluğun mührü var, bu mühür açılmamış. Bir tek evraka bakmadan savcı hemen arama ve yakalama kararı talep etmiş.
Peki, savcı diyelim ki bunu yaptı. Varsayalım ki savcı sürecin başından beri içinde -öyle de değil- varsayalım ki içinde, biliyor, onun için bakma ihtiyacı görmedi, duymadı. Ama, bakın, değerli arkadaşlar, arama yakalama kararı talep ettiği hâkimin en azından bunlara bakması gerekmez mi? Savcı bunu istiyor da acaba bu doğru mudur, değil midir; buna bakma ihtiyacı hissetmez mi? Hissetmemiş, hiçbirine bakmamış. Mühürler duruyor, açılmamış. Peki, bu bakmadı.
OKTAY VURAL (İzmir) - Senin ayarladığın hâkim nasıl bakmış?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Başka bir hâkimden de tedbir kararı talep edilmiş arkadaşlar; başka bir hâkimden tedbir kararı, mal varlığı üzerine tedbir.
OKTAY VURAL (İzmir) - Senin ayarladığın hâkim, uzun adamı seven hâkim nasıl ayarlamış?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Mal varlığı üzerine tedbir koyacak hâkim "Tedbir koyacağız da bu adamların mal varlığının neresine koyalım, ne kadarına koyalım?" diye bir belge, bir delil, bir evrak görme ihtiyacı hissetmez mi? Hissetmemiş.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, burası, savcılığın yürüttüğü bir soruşturmada şüphelileri koruma, kollama kürsüsü değil.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Çuvallar açılmamış, klasörler açılmamış. Savcı, hâkim, öbür hâkim, hepsi bir tek belge görmeden bu kararları imzalamış.
OKTAY VURAL (İzmir) - Böyle bir şey olur mu ya! Yani, savcıların iddianamesi mahkeme önünde savunulur, mahkeme önünde savunulur.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bir başka husus: Bakın, dinleme, arama, tutuklama kararı veren hâkimlerle önceden görüşülmüş.
OKTAY VURAL (İzmir) - Şüpheliler yerine milletin vekili konuşamaz! Milletin vekilisin sen ya! Sen kara para aklayan Sarraf'ın vekili misin?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Sayın Başkan, bu fondaki gürültüyü ne yapacağız?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen, sayın hatibi dinleyelim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sarraf'ın vekili misin?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Sayın Başkan, lütfen gürültü kaynaklarını susturun, gürültü kaynaklarını. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) - Haram paracılar susacak!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, hâkimler...
OKTAY VURAL (İzmir) - Haramzadelerden hesap sorulacak!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar...
BAŞKAN - Sayın Vural, lütfen ama...
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, biz haramı, helali bu kürsüye geldiğinde hatırlayan adamlardan değiliz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Sizin bu kürsüde okumak için topladığınız, bulduğunuz hadisleri biz biliyoruz daha çocukluğumuzdan beri, tamam mı? Hem biliyoruz hem okuyoruz hem okutuyoruz hem de onlara inanıyoruz. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) - "Akara, makara" diye dalga geçen siz değil misiniz? Ayete dil uzatan... Haddinizi bileceksiniz önce.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) -Siyaset malzemesi değil arkadaşım, siyaset malzemesi olarak kullanmıyoruz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen ne anlarsın be, sen anlarsın?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, burada bahsediyorum. 25 Aralık dosyasında... (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) - Sen git Recep Tayyip'in hazinesiyle ilgilen.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Az önce bahsettim, 17 Aralıkta yapılmak istenen bir şey var; soruşturma.
OKTAY VURAL (İzmir) - Dinimize dil uzatıyorsunuz be!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Fakat uygun hâkim özel yetkili TMK 10 mahkemeleri kapsamında özel yetkili bir hâkim bulunamadığı için -uygun hâkim- 25 Aralığa kalmıştır dosya.
OKTAY VURAL (İzmir) - Uygun hâkim... Ayarladınız hâkimi!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bakın, burada mesele şu: Hülasa, özet olarak...
OKTAY VURAL (İzmir) - Utanç verici ya! Adalet ve Kalkınma Partisi adına Rıza Sarraf'ı savunuyor! (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Ne bu gürültü, ne bu gürültü...
OKTAY VURAL (İzmir) - Parti adına Rıza Sarraf'ı savunuyor.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, bir organizasyon var, bir yargı organizasyonu var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Ayıp be, ayıp!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, bir yargı organizasyonu var, roller dağıtılmış, size de burada gürültü yapma rolü verilmiş.
OKTAY VURAL (İzmir) - Dinimize, diyanetimize dil uzatıyorsunuz be! Başörtülü yazarları kovuyorsunuz be!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bu süreçte meydanlarda bulamadığınız alakayı burada televizyonlardan bulmaya çalışıyorsunuz.
OKTAY VURAL (İzmir) - Ayakkabı kutusundan bahset, villalardan bahset.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, bir organizasyon var.
OKTAY VURAL (İzmir) - 1 milyar dolardan bahset, 1 milyar dolardan.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) - Niye terliyorsun?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bir yazım ekibi var bu dosyaların hepsinin soruşturma evrakını yazan, kimler tutuklanacak, kimlerle ilgili tedbir kararı verilecek, bunları yazan bir yazım ekibi var.
OKTAY VURAL (İzmir) - Şu gemiciklerden bahsetsenize, Gemiciklerden bahset.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Hazır olarak metin geliyor, bunu imzalıyor yetkililer.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - 700 bin dolarlık saat yok mu Mustafa Bey? 700 bin dolarlık saat alınmamış mı? Açın belgeleri beraber bakalım o zaman.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Yani ortada bir savcı var, ortada bir hâkim var ama ortada hukuk yok, yargı yok, yargılama süreci yok, bir siyasi malzeme var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ortada ahlak var mı yok mu?
OKTAY VURAL (İzmir) - Vay, vay, vay! Yüz karası ya, vallahi yüz karası.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Malzemesi olmayan siyasi partilere malzeme sağlamak için seçim öncesinde yapılmış bir çalışma var.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Şentop, ortada hırsız var mı, yok mu? Ya, bir cevap ver Allah aşkına, hırsız var mı, yok mu?
OKTAY VURAL (İzmir) - Ey Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş değerli kardeşim, kürsüde haram para aklamacı Rıza'nın avukatı var.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bir işin hâkim, savcı tarafından yapılıyor olması yeterli değil. Bu işin aynı zamanda hukuka uygun yapılması lazım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen kimin avukatlığını yapıyorsun o zaman?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, biz, yolsuzluk karşısındaki tutumumuzu belirledik, başından beri, hiç bu konuda tereddüdümüz yok. Sizin gibi kürsüde veya millet karşısında bunu hatırlayanlardan değiliz. Yolsuzluk yapanlar bizim aramızda yaşayamaz. [CHP ve MHP sıralarından gürültüler, alkışlar(!)]
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Verin belgeleri o zaman.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bizim kesin tavrımız, tutumuz budur, başından beri. [AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar(!)] Sağ olun, teşekkür ederim.
OKTAY VURAL (İzmir) - Terle, biraz daha terle, hamama giren terler.
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bundan önce de birçok konuda da biz, bu konuda gerçekten hukuken ispat edilmiş bir husus tespit ettiğimizde gereğini yapmışızdır. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - El insaf Hocam yapmayın bunu ya. Yazık, ben memurdum, kredi kartından para çekip vergi ödüyordum, bize de yazık be. Bunun için mi emanet ettik biz size bunları?
OKTAY VURAL (İzmir) - Rezalet, rezalet, rezalet!
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Arkadaşlar, Cenap Şahabettin'in bir sözüyle bitiriyorum. Bakın, diyor ki: "Herkes ve her şey yerli yerinde gerektir. Mescitte sefihe, meyhanede fakihe güvenme." Herkes yerli yerinde dursun, ilişkilerinizi buna göre tanzim edin diyorum.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ayıptır, gerçekten ayıp! Size yakışıyor mu?
MUSTAFA ŞENTOP (Devamla) - Bu seçim öncesinde koalisyonun size de Türkiye'ye de yararı yok, inşallah 30 Martta bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)