GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:30.05.2012

CHP GRUBU ADINA CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri; 259 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifiyle -ki, buna biz "Torba kanun teklifi." diyoruz- halkı çok yakından ilgilendiren, toplum hayatını etkileyecek birkaç alanda düzenleme yapılmak isteniyor. Aslında Meclisin bu yasama dönemine başladığı günden itibaren biz söylüyoruz; kanun hükmünde kararnameler ile torba kanunlar ile yapılan düzenlemelerin doğru olmadığını her vesileyle vurguluyoruz. Ancak Hükûmet, iktidar, en çok sevdiği usul olarak bu yöntemi kullanıyor. Bu yöntemle, toplumun gözünden bazı tartışmalar kaçırılmak istenerek kanunlar çıkarılmak isteniyor. Hiçbir olay sürekli tartışılmadan, kamuoyunda tartışılmadan, ne olduğu belirsiz, çorbaya dönüştürülmüş tekliflerle gündeme getiriliyor. Aslında burada yapılmak istenen amaç; Amerika Birleşik Devletleri Danışmanı All Gore'un "İdarede Yeniden Düzenleme" diye yaptığı bir rapor üzerine dünyada başlatılan bir akımı AKP'nin gerçekleştirmiş olması ve ona sadık kalması.

36 tane kanun hükmünde kararnameyle Türkiye'nin idari yapısını değiştirdiniz, bütün temel yasaları değiştirdiniz ve bunları hâlâ Meclisin gündemine getirmediniz. Şimdi de çok hayati konularda torba kanunlarla bu iktidar, sizler yeni değişiklikler yapıyorsunuz.

Bu teklifin 1'inci maddesinde getirilen düzenleme, kesinlikle ve kesinlikle uluslararası normlara aykırıdır. Hiçbir şekilde kabul edilemez, edilmemelidir. Çünkü yüzyıllar süren mücadeleler sonucunda kazanılmış grev hakkı, emekçiler için, emek sarf edenler için en kutsal haktır. Ancak siz bu hakkı elinden almak istiyorsunuz. Çok fazla uzağa gitmeye gerek yok, daha 12 Eylül 2010 tarihinde bütün bilboardları doldurdunuz. "İşçilerimize bir değil, iki sendika hakkı vereceğiz." dediniz. "Türkiye, sendika cenneti olacak." dediniz; oysa görüyoruz ki, sizin ileri demokrasinizde 6-7 milyon sendikalı işçi sayısı 500 binlere indi. Şimdi, sendikal hakları kısıtlayarak, sendikaları kanarya sevenler derneğine dönüştürmek istiyorsunuz. Sadece sembolik toplantılar yapan, iktidarın sözünden çıkmayan, konuşmayan bir yapıya dönüştürmek istiyorsunuz. Gazetecilerin boynundan ipi çıkardığınızı söylüyorsunuz ama bu tavrınızla sendikacıların boynuna ip geçirmek istiyorsunuz. Çağdaş dünyada olmaması gereken bir davranışı sergiliyorsunuz. Bu davranış insan haklarına aykırıdır, bu mantık Anayasa'ya aykırıdır, ILO sözleşmelerine aykırıdır, uluslararası mevzuata aykırıdır. Bu değişiklik yapılırsa, Avrupa'da, hak ihlallerinin görüşüldüğü komisyonlar var, bu komisyonlardan Türkiye'ye kesinlikle ceza gelecektir. Değerli milletvekilleri, sizleri buradan uyarıyorum. Biz bu hakkı yasakladığımız zaman, Hak İhlallerini İnceleme Komisyonu cezayı verecektir. Nitekim Avrupa'dan, gerek sendikaya gerek Başbakanlığa gerekse Bakanlığa "Bu kısıtlamayı yapmayınız." şeklinde yazıların geldiğini de biliyoruz.

Şimdi, burada bir düzeltme yapmak istiyorum. Biraz evvel Sayın Bakanımız, sorulan bir soruya verdiği cevapta dedi ki: "Sendika toplu sözleşme yetkisine itiraz etti. Dolayısıyla süreç bir yıldan fazla uzadı." Sendika itiraz etmedi, idare itiraz etti sayın milletvekilleri. Dolayısıyla Hükûmet, burada da Sayın Bakanımız sanıyorum yanlış bilgilendirildi. Bu düzeltmeyi de yapmak istiyorum.

12 Eylül döneminde dahi sendikaların bu hakları kısıtlanmadı. Hava-İş Sendikası elli yıllık, altmış yıllık bir sendika, bugüne kadar bu haklarını asla kullanmadı ama onu bir güç olarak elinde bulundurması en doğal hakkıydı, siz bu hakkı elinden alıyorsunuz.

Zaten, "4+4" denilen yeni bir sisteme geçtiniz. 4+4'ü nedense çok seviyorsunuz. "4+4" dediniz, millî eğitim temel yasasını A'dan Z'ye değiştirip Türkiye'nin geleceğini meçhule bıraktınız. Şimdi, "Memurlara sendikal hak vereceğiz." dediniz, "Onlara toplu sözleşme, görüşme hakkı vereceğiz." dediniz ancak görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmadı, tespit ettiğiniz ücret 4+4 oldu. İktidara geldiğinizden beri, birçok sendikalı memurlar, işçiler, emekliler sizleri destekledi, onlara verdiğiniz komik zamla bunun karşılığını da verdiniz. Yetmedi, hak aradıkları için, Kızılay'da onlara gaz bombası atarak tatlı niyetine yedirdiniz. Memurlar, şimdi, sizi daha iyi anlıyorlar; çünkü aldığı zamla günde ancak dokuz çay içebiliyorlar.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklifin 3'üncü maddesiyle getirilen düzenlemede vatandaşlarımın mağduriyetine yol açacak hükümler vardır. Anlaşıldığı kadarıyla Hükûmetin sıcak paraya ihtiyacı var. Bugünlerde "İnsanların cebinden ne kadar para alabilirim"in hesaplarını yapmaktadır. Neredeyse şehir girişlerine bariyerler konulup şehre girenlerden para keseceksiniz; bugünler yakın, onu bekliyoruz, bari o düzenlemeyi de getirin, her şey tamamlansın.

Bu teklifte yine garip bir uygulama var. "Vatandaşa 3 kat ceza kesilir." deniyor. Bir suça bir ceza olur, 3 kat ceza olmaz. Cezanın miktarını belirleyiniz. "3 kat ceza" demek, kanun yapma tekniğine aykırı bir husustur.

Bu teklif ile şehir merkezlerinde park yerlerinin tespit ve işletilmesi yasal statüye kavuşturulmak isteniyor. Büyükşehirlerde belediyeler, özellikle Ankara'da ve İstanbul'da bütün cadde ve sokaklarını park yeri olarak tespit ettiler. Ben, bunun örneğini kamu görevim sırasında Ankara'da gördüm, birçok örneğini gördüm, sıkıntılarına şahit oldum. Valiliğe yüzlerce şikâyet geldi, bu şikâyetlerde: "Benim otuz yıldır, kırk yıldır oturduğum evimin önünü belediye park yeri yaptı. Dolayısıyla, ben şimdi evimin önüne paralı park ediyorum." diye şikâyetlerde bulundular.

Kanun teklifinin gerekçesinde "Ara sokaklar değil, ana arterler park yeri yapılacak." deniyor. Oysa hâlen uygulamada belediyeler bütün ara sokakları park yeri olarak tespit ettiler. Bu husus mahkemelerde dava konusu oldu, şimdi de bu yasayla bu davaların önü kesilmek isteniyor.

Bilindiği üzere belediyeler yapı ruhsatı verirken bütün binalarda belli alanlar, genellikle alt katlar otopark olarak tespit ediliyor, ancak kafamızı kuma gömüyoruz, asla buna müdahale etmiyoruz. Otopark olarak kullanılmayan yerler iş merkezi olarak kullanılıyor, cadde ve sokakları otopark olarak biz ayırıyoruz ve vatandaştan para alıyoruz. 3194 sayılı Yasa'ya aykırı hareket eden bütün belediyeler cezalandırılmalı, otopark sorunu ancak bu şekilde belki çözülebilecek.

Ayrıca, eğer mecburi olarak yapılması gereken otopark yerleri yapılacaksa bunların ücreti sadece büyükşehir belediyesi değil, oradan sorumlu, onun tamir ve bakımını yapan belediyeler de pay almalı ve alınan bu paylar da mutlaka ve mutlaka sadece otopark yapımına ayrılmalı. Bu düzenlemede bununla ilgili bir hüküm de yoktur.

Değerli milletvekilleri, korsan taşımacılıkla mücadele için bir yasal düzenleme getiriliyor. Biz buna karşı değiliz, başından beri savunduğumuz bir husus. Korsan taksicilik, hepimizin bildiği gibi, bir emek hırsızlığıdır; korsan CD gibi, illegal yollarla yürütülen faaliyetler gibi korsan taksicilik de emek hırsızlığıdır ve halkın güvenliğini de, halkın sağlığınıda dikkate almayan bir taşımacılık sistemidir. Korsan taksiciler İstanbul'da neredeyse resmî taşımacıların 2 katına çıkmıştır. Bunun için alınan tedbirleri destekliyoruz, bu konuda yapılan düzenlemenin doğru olduğunu düşünüyoruz, ancak eksik olduğunu düşünüyoruz. Özellikle şoförlük meslek standartları belirlenerek şoförler eğitilmeli, halkın daha güvenli ve huzur içinde yaşayacağı bir sisteme geçilmelidir.

Son olarak söylemek istiyorum ki, korsan taşımacılıkta çok önemli bir hususu biraz evvel Değerli Kardeşim Mahmut Bey dile getirdi. Adalet Bakanlığına bağlı güçlendirme vakıfları var, bunun yanında özel bankaların VIP taşımacılığı var. Bunlar da korsan taşımacılıktır, bunlara da tedbir alınmalı. Ayrıca "rent a car" dediğimiz araç kiralama şirketleri de korsan taşımacılık yapmaktadır. Bu konuda da kanunda açık bir hüküm yoktur, bu da yeniden düzenlenmelidir. "Rent a car"lar da korsan taşımacılık da çok büyük boyutlara ulaşmıştır, bunun da önü alınmalıdır. Bu konuda yapılacak düzenlemelere biz destek vereceğiz.

Hepinize sevgi ve saygılar, teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dinçer.