GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:113
Tarih:30.05.2012

BDP GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER (İstanbul) - Sayın Başkan, kıymetli arkadaşlar; 4'üncü madde üzerinde söz aldım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Almaz olsaydın...

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Almaz olsaydım mı?

Bak, Celal Adan gibi değilim ben, ona göre. Celal Adan bir kere affetti, ben affetmem.

Çok dilersiniz tabii almaz olsaydık ama muhalefet bu, katlanacaksınız.

Şimdi, buna hayıflanacağına, şu madde metnini okuyacağım, hayıflanacaksan buna hayıflan. Madde metnini okuyorum: "Yolcu ve yük taşıma faaliyetinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma araçlarının, motorlarının ve bunların aksam ve parçalarının, yurtdışından yapılan kiralamalarda kurulu bulunulan ülke mevzuatına göre bunları kiralama yetkisini haiz olan şirket ve kuruluşlar ile -burada bir çay ve ihtiyaç molası verin- finansal kiralama şirketleri tarafından finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak en az 2 yıl süreyle kiralanması işlemleri, -burada bir daha verin çünkü nokta koymuyorlar ve- bu Kanun kapsamında finansal kiralama olarak değerlendirilir." Allah aşkına bunu ben size on kere okusam bir kere tekrar edemezsiniz. Kanun metinleri çok anlaşılır, çok açık olmak durumunda değil mi? Bunun için de biraz ilkokul Türkçesi bilen herkes buna dört yerden nokta koysa bu metin rahatlayacak. Yani bir tane nokta yok. Cümle başlıyor, buraya kadar ya Allah koşar adım geliyor. Bu bir özensizliktir.

HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) - Sırrı Bey anlamadınız mı?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Sen anladıysan kalk tekrar et. Ben anlamadım. Körefem de değilim yani idrak sıkıntısı da çekmiyorum. Bir daha okuyayım sana soracağım. "Yolcu ve yük taşıma faaliyetinde bulunan hava yolu şirketlerine hava taşıma araçlarının, motorlarının ve bunların aksam ve parçalarının, yurtdışından yapılan kiralamalarda kurulu bulunulan ülke mevzuatına göre bunları kiralama yetkisini haiz olan şirket ve kuruluşlar ile finansal kiralama şirketleri tarafından finansal kiralama sözleşmesine dayalı olarak en az 2 yıl süreyle kiralanması işlemleri, bu Kanun kapsamında finansal kiralama olarak değerlendirilir." Haydi buyur. Ne anladın söyle bakayım, söyle.

HÜSEYİN ÜZÜLMEZ (Konya) - Ben iş adamıyım ben anlarım.

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) -Sen iş adamısın anlarsın. Bu şu kadar basit: KDV'sini yüzde 1'e indirme operasyonu. O kadarını biz de anlıyoruz ama bu kadar karıştırmaya ne gerek var? Bu gülünecek bir şey de değil. Türkçe'ye özen gösterin. Yeri geldiğinde milliyetçi duygularla hamaset yapmayı biliyorsunuz. Bunun yolu önce dilinize saygı göstermekten geçer. Anlayan varsa beri gelsin. Bu bir.

İkincisi, şimdi bu kanun kapsamında belediyelere kent içi otoparkı düzenleme yetkisi veriliyor.

Bir şeyi daha okuyacağım ve bir korsanlığa, devletin korsanlığına dikkat çekeceğim. Bu korsan araçların "Maksadın dışında kullanılan araçlardan taşımacılık hizmeti alanlar 600 Türk lirası, ikinci kez hizmet aldığı tespit edilenler ise 900 Türk lirası idari para cezası ile cezalandırılır."

Sayın Valimiz burada, eski İstanbul Valisi. Komisyonda da söyledim bunu. Yıllarca bu ülkede Belediye, İstanbul Belediyesi korsan taşımacılık yaptı, niye? Belediye otobüslerine plaka takmadılar.

AHMET YENİ (Samsun) - Kimin zamanında alınmış onlar?

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - Ben bilmem kimin zamanında alındığını. Yük? Onlar fehmedememişlerse, senin zamanında sen taktın mı? Yani ne zaman? Öyle oradan üfürme yok, takmadınız. Hepsine, yevmiye 900 liradan, eksponansiyel olarak -bilmeyenler için sonra açıklarım- yani geometrik bir katlanmayla ceza kesmeniz lazım. Bu ülkede korsanı devlet yaparsa yurttaşa "Sen düzgün ol, kanunlara riayet et." demeye yüzü olmaz, ikincisi bu.

Üçüncüsü, İstanbul Trafik Vakfı. Ne olacak İstanbul Trafik Vakfı? Kimler kurdu? Bu devletin nasıl yarı resmî organı gibi çalıştı? Sayın Faruk Bal burada olsa anlatsa da dinlesek. İşgal ettikleri, gasp ettikleri kamu arsasını Sirkeci'de Sayın Faruk Bal onların elinden alana kadar neler çekti? Hangi korsan davaları kendi kendilerine açıp, vakıf senedinde yazılı olan yer altı ve yer üstü otopark açma amacına uygun bir tek kuruşluk harcama yapmadılar, trilyonlarca lira aylık gelir elde ettiler. Bugün 60 lira araç çektirmeye para alıyorlar, 10 lira da ağaların anlaşma yaptıkları otoparka veriyorsunuz.

Sayın Mehmet Ali Şahin burada mı? İlk tanıştığımız gün Millî Selamet Partisi adayıydı, dedi ki: "Bu büyük bir korsanlıktır -ben onu kendisine de hatırlattım- iktidara gelir gelmez ilk işimiz bunu kaldırmak olacak." Gelen pekiştirdi, gelen pekiştirdi, niye? Mama var çünkü. Yani, gelen bakıyor ki burada bir kurulu düzen var, devletin başka yerden temin edemediği giderlerini temsil gideri ayağına buralardan yapıyorlar. Adında "vakıf" yazan bir yerde buna alet olmak büyük suçtur.

Onun için şimdi soruyorum: İstanbul'da -Sayın Bakan da burada- deprem için güvenli yollar, öncelikli yollar diye bir uygulama var. Bunlara dair, Ataköy hariç, hiçbir yerde bu yolun deprem öncelikli yol olduğuna dair bir tek tabela yok. Bu bilgi halkta da yok, sürücülerde de yok. Kimde var biliyor musunuz Sayın Bakanım, sayın arkadaşlar? İstanbul Trafik Vakfında var. Geliyorlar, hiçbir uyarı olmayan park yasağı? Her nasılsa İSPARK'ın da işgal alanının dışında kalmış bir yerde deprem için öncelikli güvenlik alanı, sürüş alanı gerekçesiyle aracınızı kaşla göz arasında çekiyorlar ve siz 66 lirası da trafik cezası olmak üzere yaklaşık 150 lira oraya kanuna uygun bir ikaz olmadığı için aracınızı park etmenizden dolayı haraç ödüyorsunuz.

Ne olacak İstanbul Trafik Vakfı? Buradan Sayın Hükûmet yetkilisi diyebiliyor mu ki "Biz bu yetkiyi belediyelere verdiğimizde bu da mülgadır, münfesihtir." ya da gitsin başka işlerle uğraşsın. Devlet niye bunu yapmaz, anlamıyorum. Bu Vakıf, birisi gelirini buraya vakfetmemişse buradan para kazanıyor ki bu işi yapıyor ya da astarı bezine denk geliyor. Peki, bunun, bir vakfın yaptığını devlet niye yapmaz, devlet niye bu alanı ona terk eder? Bunu anlamak mümkün değil.

Sayın Bakan buradayken, bu deprem için güvenli yol ya da öncelikli yol meselesinde büyük de bir vebali vardır. İstanbul'da bu yollar neresiyse ya da deprem bölgesinde, diğer kentlerde bu yol neresi ise buraya uyarıcı tabelalar asılması elzem bir iştir. Eğer bu yapılmazsa, bu, İstanbul Trafik Vakfının madrabazlığına çanak tutmaktır, başka da bir iş değildir.

Son olarak, bu vesileyle, Boğaz Köprüsü, üçüncü köprünün ihalesine... Türk Hava Yolları emekçilerine dair ben de konuştum, diğer arkadaşlarım da konuştu, diğer muhalefet vekilleri de konuştu, hepsine katılıyorum. Bari bu aradan alıp torbaya koyup onu ona, bunu buna katma meselesi? Gözden kaçan bu hususlara dikkat çekmek istiyorum.

Yine, bir Milliyetçi Hareket Partisi Vekili, eski Bakan, onun Yüce Divanda yargılanmasının neredeyse gizli amillerinden birisi; kamu vicdanı unutmuyor: Astaldi firması. Bu Astaldi firması bu devletin sırtından otuz yıldır inmedi, inmiyor. Bolu Tüneli kaç yılda bitti arkadaşlar? Bolu Tüneli on beş yıl? Dönemin bütün ulaştırma bakanlarının demeçleri var, 70 trilyona yakın vergi borcunun zamanında sıfırlanması olayı var. Yaşar Topçu konuşmuş, Koray Aydın konuşmuş, hepsi bu zulme, bu istismara artık dayanamamışlar, hesap sormaya yeltenmişler. Bir gizli el bunu korumaya devam ediyor. Yıllarca öyle yalan gerekçelerle "yok, fay çıktı, yok, çok fazla su çıktı" dediler, ondan daha büyük fay hattında olan, ondan daha çok su çıkan tüneller bitirildi. Bu Astaldi bu yetimin iliğini emmekten geri durmuyor. Şimdi, bir de Etimesgut'ta bir hastane verilmiş, Sağlık Bakanlığı da onu yirmi yıl gibi bir süre de?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Devamla) - ?-sürede yanılabilirim- önceden kiralama taahhüdünde bulunmuş. Şimdi, üçüncü köprüyü? Sayın Bakan, sizi bunlardan tenzih ediyorum bütün kalbimle. Üçüncü köprü bu milletin başına bela olursa siz de vebal altındasınız. Bu firma sabıkalı bir firmadır, buna bütün Meclisin dikkatini çekiyorum, sebebini de söyleyeyim, gizli savunma iş birliği anlaşmalarından dolayı kayrılıyor. Yine geldi, bakın savaşa dayandı.

Hepinize teşekkürler, sağ olun.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir de tazminat davası açtı o firma, o dava da ne oldu belli değil yani.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Önder.