| Konu: | DEVLET İSTİHBARAT HİZMETLERİ VE MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR (2/2011) (S. SAYISI: 563) |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 78 |
| Tarih: | 17.04.2014 |
ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan bu MİT tasarısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin yönetiminde ve anayasal yapılanmasında sekiz dokuz yıldan bu yana sürdürülen tahribat, nihai darbelerle kırılma noktasına, kırılma aşamasına gelmiştir. Artık, iki yıldan bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisinde "Demokles'in kılıcı" gibi sallanmakta olan devlet sırrı tasarısını gündeme getirmeye gerek yoktur. Bu tasarıyla, MİT tasarısıyla, devlet sırrı tasarısıyla ulaşılmak istenilen bütün amaçlara ulaşacak durumda Hükûmet, bunu yakın zamanda göreceksiniz değerli arkadaşlarım.
Bu tasarının Türkiye'de demokrasi ve hukukun son kırıntılarını da yok ettiğini, gerçekten rejimin dönüştürülmesini sağladığını dehşetle ve kaygıyla görüyoruz. Bunu bir muhalefet polemiği yaklaşımı anlayışı içinde söylemiyorum. Gerçekten, on iki yılın uygulamalarını bire bir bu Mecliste yaşayan, gözlemleyen bir milletvekili olmanın sorumluluğuyla ve dehşetiyle ifade ediyorum. Türkiye'de artık rejim fiilen dönüşmüştür. Bakın, MİT eliyle, İçişleri Bakanı eliyle, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı eliyle Türkiye Cumhuriyeti'nin tüm kurumları doğrudan Başbakana bağlı hâle getirilmiştir. Yavuz Donat'ın 11 Temmuz 2003 tarihinde Sabah gazetesinde sürmanşet haberi hatırlayınız: "Erdoğan'ın 'Özel Tim'i". Erdoğan'ın özel timi bu tasarıyla tamamlanıyor değerli arkadaşlarım. Bunu biraz vicdanınızda sorgulayın, biraz değerlendirin, biraz sorumluluğunuzu idrak edin. Böyle bir süreci yaşıyoruz, böyle bir dönemi yaşıyoruz.
Bakın, 2004-2005 yıllarından bu yana Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık odaklı olarak sürdürülen legal ve illegal unsurların Türkiye Büyük Millet Meclisine 1 kilometre mesafede faaliyet gösterdiği bir odağı anlatıyoruz. Bu odak nasıl bir odaktı? Parti memuru ve cemaat memuru yapılanmasını oluşturdu ve şimdi o yapıyla uğraşıyorsunuz, o yapıyla mücadele ediyorsunuz. Bu yapıyı siz yarattınız. Yeni paralel yapılanmaları yaratıyorsunuz ve bunları yasal koruma altına alıyorsunuz, örgütlü yapıya dönüştürüyorsunuz, bunları hiyerarşik yapıya dönüştürüyorsunuz. MİT mevzuatını bütün diğer mevzuatın önüne geçiriyorsunuz. MİT mevzuatına âdeta Anayasa normu getiriyorsunuz. MİT'i diğer kurumların üstüne çıkarıyorsunuz, hiyerarşik bir yapı kazandırıyorsunuz ve böyle bir düzenlemeden sonra bu dönemin asli sorumlusu olan Beşir Atalay ciddiyetten söz ediyor, öyle mi? O Beşir Atalay ki Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı görüşmeleri esnasında kendisine "Sayın Bakan, Türkiye Cumhuriyeti'nde o illegal karargâhta 'yabancı uzman' adıyla görev yapanlar var, bunların sayısı nedir?" diye soruyoruz; bize çok kızıyor, çok öfkeleniyor Sayın Beşir Atalay, kızar gibi yapıyor. 5 kez, 6 kez soruyoruz, nihayet cevap veriyor, geliyor bu kürsüye, ne diyor? "Ben de bilmiyorum." diyor değerli arkadaşlarım, "Ben de bilmiyorum." diyor. Bunu söyleyen kim? Bunu söyleyen dönemin İçişleri Bakanı. Bunu söyleyen kim? Bu tasarının sorumluluğunu üstlenen Bakan ve kendisine ya sen hangi ülkenin Bakanısın diyoruz. Hangi ülkenin Bakanısın sen? Sen taşeron Bakan mısın diyoruz? Bunları söylemek durumunda.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ne demek ya? Saygısızlık ya!
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, bu nasıl bir ifadedir ya, böyle bir ifade olur mu?
ATİLLA KART (Devamla) - Bunları bugün söylemiyorum, 2010 yılı Şubat ayında söylüyordum.
BAŞKAN - Lütfen temiz bir dille konuşun.
Laf atmayın sayın milletvekilleri.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkan, ne söylediğimi çok iyi biliyorum.
BAŞKAN - Ben laf atmayın sayın milletvekilleri diyorum.
ATİLLA KART (Devamla) - 2010 yılı Şubat ayında Meclis tutanaklarında mevcut. Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanına bu sözleri söylemiş olmaktan dolayı, gerçekten, yurttaş olarak derin bir üzüntü duyuyorum ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanı bu söylemi hak ediyor. 2010 yılı Şubat ayında bunları söylüyoruz, neden bir dava açmadın Sayın Bakan? Bu çok ağır bir ithamdır, neden dava açma cesaretini gösteremedin, neden dava açma sorumluluğunu gösteremedin, neden bu özgüveni gösteremiyorsun? Çünkü sorumlusun, çünkü bu yaratılan tablonun asli sorumlularından birisin, suçunu biliyorsun, eylemlerini biliyorsun. (CHP sıralarından alkışlar)