| Konu: | YURT DIŞI SEÇİM BÖLGESİNE İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 22.04.2014 |
S. SENCER AYATA (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir siyasi rejimin meşruiyeti, o siyasi rejimin temsilde adalet ilkesini gerçekleştirme düzeyine göre ölçülür. Türkiye'de -hepimiz biliyoruz- bu konuda çok önemli eksiklikler var. Bunların bazılarını konuşmalarımızda sıklıkla dile getiriyoruz. Ne gibi? Örneğin, kadın temsilinin güçlendirilmesi gibi. Ne gibi? Yüzde 10 seçim barajı gibi.
Ama daha az değinilen konular var. Ben bunların bir tanesini bugün gündeme getirmek istiyorum. 2008 yılında çıkartılan 298 sayılı Yasa'yla yurt dışında yaşayan seçmenlere genel seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve referandumlar için bulundukları ülkelerde oy kullanma hakkı tanınmıştı. Bu, kuşkusuz çok önemli bir gelişmedir ama temsil konusuna ilişkin çok önemli sorunları da beraberinde getiren bir düzenlemedir. 12 Haziran seçimlerinde gümrüklerde kullanılan oy miktarı sadece 128 bindi, bu nedenle de illerdeki milletvekili dağılımına önemli etki yapmadı. Ama bakınız, bugünlerde Almanya'da çok önemli değişiklikler olmakta, çok yakın bir gelecekte yurt dışında oy verecek seçmenlerimizin sayısı 2-3 milyona ulaşma ihtimali taşımakta. Böyle olunca, illerimizdeki milletvekilleri dağılımını doğrudan belirleyecek bir gelişmeden söz etmiş oluyoruz.
Mevcut sistem kısaca şöyle işliyor: Diyelim ki yurt dışından oylar geliyor. Bunların toplamı Türkiye'deki oylara bölünüyor ve bir oran bulunuyor. Bu durumda, örneğin yüzde 5 ise bu oran, bu yüzde 5 oranı bütün illere tek tek eşit oranda dağıtılıyor ama daha önemlisi, bir siyasi partinin yurt dışında aldığı oy oranı seçim bölgesine de olduğu gibi yansıyor. Örneğin, bir A partisi yüzde 35 oy aldıysa o ile de bu yüzde 35 oy oranı olarak yansıyor. Şimdi, bunun anlamı nedir? Bunun sonucuna gelelim. Brüksel'de yaşayan bir yurttaşımızın kullandığı oy, Bursa'da yaşayan bir seçmenin oy verdiği partinin bu ilde kazandığı milletvekili sayısını değiştirebilir. Bu, siyaseten çok önemli bir durumdur.
Sorun sadece bu değil, bir başka soruna dikkat çekmek istiyorum. Yurt dışında oy kullanan seçmenler partilere oy veriyor. Oysa birçok ilde bağımsız aday var. Bu bağımsız adaylar bu oylardan yararlanmıyor, bu bir haksızlık durumudur. Yurt dışında oy kullanan seçmenler açısından bakıldığında ise tanımadıkları adaylara oy verme gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Çözüm nedir? Çözüm şu: 298 ve 2839 sayılı Kanunlarda gerekli değişiklikler yapılarak bir yurt dışı seçim çevresi oluşturulması gerekmektedir. Yurt dışından gelecek oylar tek bir seçim bölgesi gibi düşünülmeli ve yurt dışında yaşayan yurttaşlarımıza da bulundukları yerden seçilme hakkı ve imkânı tanınmalıdır. Bu çevreden seçilecek milletvekilleri "yurt dışı milletvekili" sıfatını alabilmelidir. Başlangıç olarak yurt dışı seçim çevresinde her 300 bin seçmene 1 milletvekilliği verilmesi üzerinde durulabilir. Bu durumda, mevcut 550 milletvekilliğine 10 yeni milletvekilliği eklenmesi söz konusudur. Yurt dışı seçim çevresi, örneğin, Fransa'da 2012 seçimlerinde uygulanmıştır ve 11 milletvekili yurt dışından seçilmiştir. İtalya'da Temsilciler Meclisinde 12, Senatoda 6 vekil yurt dışından seçilmiştir.
Yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın ülkemize çok önemli katkılarını biliyoruz. Ben bunları burada sıralamak istemiyorum. Yurt dışında temsil eden milletvekilleri, bunlar yurt dışındaki seçmenlerimizi temsil ettiklerinde, yurttaşlarımızın sorunlarını daha iyi dile getireceklerdir, Türkiye'nin dış dünyayla ilişkileri çok daha sağlam bir zemine oturacaktır ve aynı şekilde de Türkiye, temsilde adalet ilkesinde çok önemli bir ilerleme kaydetmiş olacaktır. Bu konuyu dikkatinize sunuyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)