| Konu: | CHP GRUBUNUN, MERSİN MİLLETVEKİLİ AYTUĞ ATICI VE 27 MİLLETVEKİLİ TARAFINDAN SURİYE'DE SARİN GAZI KULLANILARAK YAPILAN KATLİAMDA TÜRKİYE'NİN ROLÜ OLDUĞUNA DAİR DİLE GETİRİLEN İDDİALARIN ARAŞTIRILMASI AMACIYLA 10/4/2014 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 22 NİSAN 2014 SALI GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 79 |
| Tarih: | 22.04.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi Grubu adına -birazdan, yakında da Halkların Demokratik Partisi Grubu adına bu kürsüde konuşmaya başlayacağız- Cumhuriyet Halk Partisinin grup önerisi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında Suriye olayı, üç yıl süren çatışma, içeride yaşananlar ve içeride süren iç çatışma ve ülkemize yansımaları çok boyutlu ele alınması gereken bir konu. Bunlar için de bir iddia -Amerika'da bir gazetede köşe yazarının yazmasıyla ilgili- araştırma önergesi olarak geldi. Bu konunun etrafında Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar, denetimler var, sonradan olanlar var, bazı araçlarda yakalanan malzemeler var ama bir gerçek var ki insanlık suçu olarak işlenen bu suçlarda daha önce Halepçe'de kimyasal kullananların, Saddam gibi diktatörlerin, Kimyasal Alilerin ki onlar biliyorsunuz idam edildi... Halepçe'nin acısı sürerken kim bu gazları üretiyor, kim bunları satıyor, kim bunları araştırma ve denetime tabii... Bütün bunlar çok ciddi bir araştırma konusu bilimsel olarak.
Suriye ile ilgili olayı da bir bütünlük içinde irdelemek gerekiyor. Altı ayda Esad rejiminin yıkılacağı varsayılarak, hatta Türkiye'de 100 bine yakın mülteci olacağı hesabı yapılarak Suriye muhalefetine yapılan destek, daha sonra Katar'ın, Suudi Arabistan'ın desteklediği İslami radikal örgütler; El Kaide, El Nusra ve IŞİD şu an... Şu an Türkiye'nin bütçesinden milyarlarca lira Suriye -Özgür Suriye Ordusu adı altında- muhalefetine ve bu örgütlere veriliyor. Maalesef, 2012 yılında İçişleri Bakanlığının bizzat imzasıyla sınır illerine gönderilen, Kilis Valiliğine gönderilen yazı aynen şöyleydi: "Suriye'deki muhalif gruplar, El Nusra tarafımızdan desteklenmektedir. El Nusra, -bakın dikkatinizi çekiyorum- mensuplarının lojistik olarak desteklenmesi, korunması ve kollanması."
Şimdi, bakın, yazı basında çıktı, elimizde de var; Hükûmetin bu konuda bir açıklama getirmesi gerekiyor. El Nusra, IŞİD ve El Kaide desteği ne noktadadır şu an geldiğimiz noktada? Çünkü, orada, "Rojava" dediğiniz Kürtlerin yaşadığı coğrafyada, Afrin'de, Kobani'de, Serekani'de, Cizir mıntıkasında en çok büyük saldırılarını yaptılar. Bu örgütlerin yaptığı saldırıların yanında basına düşenler, insanların ciğerini söküp yiyebilenlere, insanların kellesini uçurabilenlere, genç kadınları, kızları rahatlıkla katledip bunu propaganda olarak dünya kamuoyuna, İnternet'e servis edenlere Türkiye Cumhuriyeti devletinin yardım etmesi, bu suça, insanlığa karşı işlenen bu suça iştirak etmek demektir arkadaşlar. Çok açık söylüyorum, uluslararası bir hukukçu olarak bunu ifade ediyorum.
Türkiye, bu Suriye muhaliflerini, Özgür Suriye Ordusu'nu -Çırağan Sarayı'nda, Antalya'da- silahlarıyla beraber davet edip, toplantılar yapıp bunların Antakya'dan Antep'e, Antep'ten Şanlıurfa'ya kadar farklı farklı yerlerde ülkemiz içinde kamplarını da oluşturmuş durumda. Akçakale'den, Ceylanpınar'dan, Suriye hududundan yol geçen hanı gibi geçebilmektedirler ve geçtikleri zaman da Silahlı Kuvvetlerimiz onları tespit ettiği zaman bu unsurlara yardım etmektedir.
Peki, soruyorum: Ceylanpınar'dan Antakya'ya kadar olan sınır ticaret kapıları açıkken, oradaki muhalefete destek yapılırken, sağlık, yiyecek, gıda, ilaç, her türlü yardım yapılırken Kürtlerin yaşadığı, Kürtlerin kantonlarını ilan ettiği bölgelerde, Serekani'den itibaren Derik'e kadar, Tirbespi'ye kadar neden -Qamişlo-Nusaybin Kapısı dâhil Şenyurt Kapısı- bütün bu kapılar kapalıdır arkadaşlar? Neden oraya giden ilaçlara bile, bebekler için giden sütlere el konuluyor; neden giyim, acil ihtiyaçlara izin verilmiyor? Türkiye Cumhuriyeti devleti Suriye'de yaşayan farklı etnik unsurlara ve inançlara düşman mıdır; sadece oradaki bir kesimin destekçisi, hamisi ve kışkırtıcısı mıdır? Bu, çok tehlikeli bir dış politikadır. Dış politikayı siyaset, ideoloji ve mezhep düzeyine indirdiğiniz zaman dünyada dış politika siyaset diplomasisi rotasından çıkar.
Şimdi, 1 milyona yakın mültecinin yaşadığı Türkiye'den, her gün sınır boylarında -küçük botlarda- Ege Denizi'nde Suriyeli mültecilerin cesetlerinin toplandığı bir Türkiye'den; Türkiye'de yaşayan 1 milyona yakın mültecinin tamamen işçi sömürüsüne tabi tutulduğu, günde 5 lira, 10 lirayla on iki saat çalıştırıldığı bir Türkiye'den bahsediyoruz. Sonra ne oluyor? Hükûmet Irak'ta Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle, KDP'yle beraber hendek kazmaya başlıyor. Daha önce duvar ördü, tel örgü çekti, sıkıntılarını yaşadık. Türkiye ile özellikle Kürt yerleşim bölgeleri arasındaki noktalarda, Nusaybin başta olmaz üzere, bunlar yapıldı; şimdi de Kürtlerin, Rojava Kürtleri ile Başur Güney Kürdistan Kürtlerinin arasına hendek kazılıyor. Bu, AKP-KDP hendek kardeşliğidir. Bu hendek kardeşliği aynı halkı, Kürt halkını Suriye'de ve Irak'ta hendeklerle ayırma zihniyetidir ki Birinci Dünya Harbi'nde emperyalizmle sınırları çizip 4 parçaya ayırdıkları zaman Kürdistan'ı, bu zihniyetin üstüne İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra da mayınları döşediklerinde bu ihanet geliyor 21'inci yüzyılda hendek kazısında ortaklığa dönüyor. Bu, güvenlik için yapılamaz arkadaşlar. Biz bunu kabul etmiyoruz. 100 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği, Halep gibi bir şehrin yerle bir olduğu, üç yıldır savaşın sürdüğü ve bütün dünya dengelerinin altüst olduğu, savaş uçaklarının düştüğü, füzeli senaryoların ilan edildiği, seçimlerin bile bununla bağlantılı olarak ertelenebileceğinin söylendiği, Esad'ın 3 Haziranda Cumhurbaşkanlığı seçimine gireceği bir Suriye'den bahsediyoruz. Böyle devasa iç sorunlarıyla, her şeyiyle Türkiye'yi etkileyen bir konuda bir Meclis araştırmasının yapılması veya bir oturumda Dışişleri Bakanının gelip son gelişmeler hakkında bilgi vermesi, bütün grupları bilgilendirmesi burada 77 milyonun çıkarlarının korunması açısından son derece hayatidir. Neden bu duruma geliniyor? Hendek arkadaşlığı, hendek kazarak, duvar örerek... Kürtlere, Alevilere, oradaki Süryanilere, oradaki Ermeni cemaatlerine, hatta IŞİD'in saldırısına uğrayan Türkmenlerin durumuna, hepsine baktığımız zaman bütün bu zihniyetin diktatörlük, başkanlık tarzı anlayışların ürünü olduğunu görürüz.
Bu nedenle, böyle bir araştırmanın bütün boyutlarıyla diğer araştırma önergeleriyle birleştirilerek yapılmasında fayda gördüğümüzü ifade etmek istiyorum.
Saygılarımla. (BDP sıralarından alkışlar)