GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP GRUBUNUN, 24/4/2014 TARİHİNDE İSTANBUL MİLLETVEKİLİ SÜLEYMAN ÇELEBİ VE ARKADAŞLARI TARAFINDAN 1 MAYISTA TAKSİM MEYDANI'NDA EMEKÇİLERİN KUTLAMA YAPMASINA İLİŞKİN TARTIŞILAN SORUNLARA ÇÖZÜM BULARAK TÜRKİYE'NİN ALTINA İMZA ATTIĞI ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE, YASALARA UYGUN TARTIŞMASIZ VE GERİLİMSİZ 1 MAYIS KUTLAMALARI İÇİN DOĞRU POLİTİKALARI VE ANLAYIŞLARI ORTAYA ÇIKARMAK AMACIYLA TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA VERİLMİŞ OLAN GENEL GÖRÜŞME ÖNERGESİNİN, GENEL KURULUN 24 NİSAN 2014 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE SUNUŞLARDA OKUNMASINA VE GÖRÜŞMELERİNİN AYNI TARİHLİ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN
Yasama Yılı:4
Birleşim:81
Tarih:24.04.2014

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisi lehinde söz aldım. Barış ve Demokrasi Partisi Grubu olarak sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten Meclise geldiğim günden beri bir agorafobi sendromu yaşıyor iktidar partisi, geldiğim günden beri. 2007, geldim, bu tartışma var; 2014, bu tartışma devam ediyor arkadaşlar. Böyle bir yaklaşım tarzı nasıl anlatılabilinir?

Bakın, işçi ve emekçilerin bayramı 1908'de Türkiye'de imparatorluk döneminde kutlanmaya başlandı. 1925 yılında tek tip Anayasa yapıldıktan sonra yasaklandı, işçiler için çiçek bayramına çevrildi, "bahar bayramı" denildi, özünden saptırılmaya çalışıldı. Kenan Evren'e geldi, darbecilere geldi, bütün darbeciler, bütün sermaye temsilcileri, bütün iktidarlar, işçilerin, emekçilerin bayramının adını bile yasaklamaya kalktılar, kutlanmasını yasaklamaya kalktılar, meydanlara çıkmasını yasaklamaya kalktılar ve onları tehlike olarak görenler, 1977 1 Mayısında Taksim Meydanı'nda -ben de o meydandaydım- Sular İdaresinin üstünden ve otellerden alçakça kurşunları yağdırdılar işçilerin, emekçilerin üzerine ve o zaman o işçiler, emekçiler bayramlarını coşkuyla kutluyordu yüzbinler. Bu alçakların hiçbirisi aydınlığa çıkarılmadı, hiçbirisi yakalanmadı, hiçbirisi bu katliamda ifade vermedi, hiçbirisi mahkûm olmadı. Hiçbir sağ iktidar, milliyetçi iktidar, muhafazakâr iktidar -geldi geçti bugüne kadar- bir teki çıkaramadı bunu. Bu derin devletin mi, paralel devletin mi, Haşhaşi devletinin mi, zalim devletin mi? Faşist devletin katliamının karşısında susanlar, işçinin, emekçinin meydanlara, kendi meydanına, kendi yoldaşlarının can verdiği Taksim Meydanı'na çıkmasını yasaklamaya kalkıyorlar.

Meydanlar, şehirlerin kültürüdür, rengidir; meydanlar, şehirlerin simgesidir. Taksim Meydanı, İstanbul'un simgesidir. Taksim Meydanı, İşçi Bayramı kutlamalarıyla tarihe notunu düştüğü, işçilerin kanını akıttığı ve alçakça saldırılara uğradığı bir alandır.

Aslında, bu kentlerin güzelliği, bu fiziksel, tarihsel koşullar, bu güzel şehir merkezleri... Bakın, Türk Dil Kurumunun "meydan" tanımında da, yarışma, eğlence, karşılaşma, toplanma yeri olarak gösteriliyor. Evet, burada polis bayramı kutlanabilir, futbolcular orada kutlama yapabilir, orada iftar sofraları kurulabilir, orada mevlit de okunabilir, orada iktidar partisi Avrupa Birliği kutlaması da yapabilir, orada iktidar istediği her şeyi yapabilir, pop konserleri verilebilir, yılbaşında yüzbinler o meydana çıkabilir ama işçi çıkamaz, ama emekçi çıkamaz, ama sendikalar çıkamaz, ama muhalif sesler, demokratik muhalefet, yüzbinler meydanlara gür ve kitlesel olarak çıkamaz. Çıkmasından korkanlar, Gezi direnişinin getirdiği kitleselliğin ardından orayı bir korku alanı olarak görmeye başladılar. Yıkın bunu artık, yazık, yazık, yıkın bunu, bu korkulardan kurtulun. Sizin burada yapmak istediğiniz nedir arkadaşlar? Sendikalar var, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, iktidar yanlısı, Kadıköy'de kutluyor. Ya, kutlasanız ne olur kutlamasanız ne olur! Daha geçen, yasaklar kalktıktan sonra bunun önergesini buraya gelir gelmez verdik, "1 Mayıs tatil olsun işçilerin, emekçilerin bayramı olsun." Şimdi, bunun kavgasını verdik, muhalefetle beraber verdik. Sonunda ne oldu, geldiniz, 2009'da bu yasayı çıkardık. Afişler astınız "1 Mayısı İşçi Bayramı yaptık." "1 Mayısı tatil yaptık." Ama 1 Mayısı da işçinin burnundan getirmek için Taksim Meydanı'nı yasaklayacaksınız. Beyler, bu meydanlar sizin tapulu malınız değil, 77 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının iştirak hissesinin olduğu tapulu malıdır. Bu hissenin en büyük oranı da işçilerin, emekçilerindir. Bu işçiler, emekçiler ki Türkiye'de yaşayan milyonlarca insanlarımızdır. Bakın, bu işçi ve emekçilerimizin hak mücadelesinde o meydanlarda, 77'den sonra o yasaklarda yasak kalkana kadar o meydana gidip gelen bir arkadaşınızım. Her gittiğimde bütün gaz bombalarınızı, bütün TOMA'larınızı üzerimize saldınız ama kıramadınız o direnişi, o meydana çıktık, o meydanda da 2010'da, 2011'de, 2012'de kutladık ve bir olay da yaşanmadı arkadaşlar. Nereden çıkarıyorsunuz? Olay çıkarmak isteyen Yenikapı'da da çıkarır, Kadıköy'de de çıkarır, Pendik'te de çıkarır, böyle yapmayın. Bakın, işçi sınıfının emek bayramında kendi haklı taleplerini siyasi iktidarlara karşı haykırmasının önüne geçiyorsunuz. Türkiye'nin gündemini yasaklı meydan ve yasaksız meydan gündemine çeviriyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararları yok sayıyorsunuz; bu Meclisin bağlı olduğu kararları yok sayıyorsunuz; Anayasa'nın 90'ıncı maddesini yok sayıyorsunuz; Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri'ni yok sayıyorsunuz; temel hak ve özgürlükleri yok sayıyorsunuz, işçilerin sendikal haklarını yok sayıyorsunuz, işsizlikle mücadelede seslerinin duyulmasını istemiyorsunuz. Taşeron işçilerin o meydanlarda haykırmasını istemiyorsunuz, oralarda siyasi partilerin, sivil toplumun, kadınların, gençlerin, Berkin Elvanların, çocukların, hepsinin o meydanlarda siyasi iktidara karşı haklı taleplerini haykırmalarından korkuyorsunuz. Korkunuz nedeniyle yasaklıyorsunuz ve çıkıyorsunuz "Bir vali yasaklıyor." diyorsunuz. Hangi vali Anayasa'dan büyüktür? Hangi vali bana diyebilirsiniz ki... Gördük o valileri, zaten bu ülkede valileri gönderip atıyorsunuz ya, memurunuz. Onları seçimle iş başına getireceksiniz ki bu meydanların gerçek sahipleri o meydanlara çıkabilsin.

Bakın arkadaşlar, size çok açık söylüyorum: Yazık ediyorsunuz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne diyor? Bakın, sadece şu son kararda değil, gazda mahkûm etti, usanmadınız; TOMA'da mahkûm etti, usanmadınız; işkenceden mahkûm etti, usanmadınız; onur kırıcı davranıştan mahkûm etti, utanmadınız; kırmızı giysili kadına 1 metreden gaz sıkıldı, o gaz dünyanın sembolü oldu, dünyaya rezil rüsva oldunuz, sıkılmadınız. Şimdi yasaklarla gelip, TOMA'larla gelip, şimdiden Taksim Meydanı'na bariyerleri dizip oraya o gün hiç kimseyi sokmayacaksınız. İşçiler varoşlardan çıkacak, fabrikalardan çıkacak, gençler çıkacak, dayanacak sizin TOMA'larınıza ve İstanbul'u savaş alanına çevireceksiniz. Aklınızı, suhuletinizi mi kaybettiniz? Sizin tahammül sınırlarınız nedir demokrasi açısından? Azıcık oturun konuşun, siyasi partilerle konuşun, KESK'le konuşun, DİSK'le konuşun, Türkiye Mühendisler ve Mimar Odasıyla konuşun, Türkiye Tabipler Birliğiyle konuşun. Bu büyük konfederasyonlar ki asıl 1 Mayısları kutlayanlardır, öyle dandik kutlama yapıp laf ola beri gele diye Kadıköy Meydanı'nda veya buradaki meydanda 3 bin kişiyle işçi bayramını kutluyorum diye kamuoyunu, dünyayı aldatma içine girenlerin gerçek kutlama niyetleri yoktur. Gerçek kutlama, milyonların meydanlara bayraklarıyla gelip sloganlarını atıp demokratik taleplerini haykırdığı gündür. Bundan korkmayan bir Türkiye demokratik topluma erişmiş olur.

Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bir gerekçesinde diyor ki: "Devletlerin, sadece toplantı yapma hakkını korumakla kalmayıp bu hakkı dolaylı yoldan usulsüz bir şekilde sınırlandırmaktan da kaçınması gerekir."

Hukuk yetmiyor, Anayasa Mahkemesi kararını takmıyorsunuz, AİHM kararını takmıyorsunuz, Anayasa'yı takmıyorsunuz, hukuku takmıyorsunuz, yasak da yasak. Yasaksa yasak! Bu yasağın sonu iyi değil. Gelin bu işi çözelim. Gelin meydanları gerçek sahiplerine, o meydanları yapan emekçilere, işçi sınıfına ve gerçek emekçilere teslim edelim; bir gün de orada bayramını kutlasın, türkülerini söylesin, sloganlarını haykırsın, belgeleriyle çıksın, hiçbir şey olmaz. Meydanları bir gün işçilere vermekten korkan iktidarlar, kendilerini kuşatılmış kaleler içinde yaşamış hissederler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HASİP KAPLAN (Devamla) - Yaşasın 1 Mayıs 1977'deki 34 şehidimizi buradan saygıyla anıyorum. Yasaklara karşı direneceğiz, direneceğiz, direneceğiz ve kazanacağız arkadaşlar. (BDP ve CHP sıralarından alkışlar)