| Konu: | TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Konuşmama başlamadan önce 1 Mayısla ilgili düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 1 Mayıs, başta işçiler, emekçiler olmak üzere, tüm ezilenlerin birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. 1 Mayıs, ezilenlerin ayağa kalkma günüdür. 1 Mayıs, sömürülenlerin sömüren egemenlere karşı direniş günüdür. 1 Mayıs, kısa çöpün uzun çöpten hakkını alma günüdür. 1 Mayıs, daha güzel, daha yaşanılır, daha adaletli bir düzen özleminin haykırıldığı gündür.
Her sene olduğu gibi, yaklaşık yüz elli yıldan beri emekçiler dünyanın her yerinde, ülkelerinin en büyük meydanlarında 1 Mayısı kutluyor. Taksim Meydanı ülkemizde 1 Mayısın sembolüdür. Bu ülkenin işçileri, emekçileri için 1 Mayıs alanı Taksim Meydanı'dır çünkü orada onlarca sendikacının, devrimcinin kanı akıtılmış, yakın tarihimizin en acı ve en kitlesel katliamlarından biri yaşanmıştır. Taksim Meydanı yıllar sonra emekçilerin kararlı direnişi ve mücadelesiyle yeniden kazanılmıştır. Emekçiler otuz üç yıl sonra, 1 Mayıs 2010'da yeniden Taksim Meydanı'na çıktığında kendilerine yakışan disiplinli duruşlarıyla barış içinde bir bayram havasını, 1 Mayısı kutlamış, taleplerini haykırmışlardır. Artık AKP Hükûmeti ve Başbakan anlamalıdır; Taksim İstanbul'un 1 Mayıs alanıdır. AKP iktidarda olsa da olmasa da bu ülkenin emekçileri Taksim Meydanı'ndan ve bu taleplerinden vazgeçmeyeceklerdir. 1976'dan bu yana Taksim'e çıkan, 1977'de onlarca arkadaşını kaybedenler için Taksim vazgeçilmezdir. İktidarlar değişir, gelir geçer ama bu tarihsel ve sosyal gerçek değişmez. Bugün Taksim'de olmak aynı zamanda katliamcılara ve darbecilere bir cevaptır, "Başaramadınız, bitiremediniz, başaramayacaksınız." demektir.
AKP'nin 1 Mayıs afişi, değerli milletvekilleri, burada. Ne yazıyor burada? "Artık 1 Mayıs hem bayram hem Taksim'de." Demek ki neymiş? Gerçekler devrimcidir, AKP her konuda olduğu gibi bu konuda da samimiyetsizdir.
Değerli arkadaşlar, ben, hepinizin bildiği gibi -Tarım Bakanı da biliyordur, geçtiğimiz günlerde Malatya'ya gitti- söylemekten de gurur duyuyorum, sadece Türkiye'nin değil...
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Sayın Başkan, Tarım Bakanı dinleyebilecek durumda değil efendim.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Evet, onlar muhabbette.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
VELİ AĞBABA (Devamla) - Mahzuru yok, duysa da bir şey anlamıyorlar zaten. Ben kendi konuşmama devam edeyim.
Ben, sadece Türkiye'nin değil dünyanın en güzel kayısılarının üretildiği kentin milletvekiliyim. Bugüne kadar yılmadan, usanmadan defalarca anlattım; Malatya için kayısı önemli dedim, Malatyalı için kayısı demek yaşam demektir dedim.
Diğer yandan, hepinizin bildiği gibi, Malatya çok çeşitli tarım ürünlerinin en kaliteli üretildiği bir kenttir. Türkiye'nin en meşhur dalbastı kirazı Yeşilyurt'ta, en güzel cevizi Hekimhan'da, en güzel elması, çileği Doğanşehir'de, en güzel üzümü Arapgir'de, Konak'ta, Banazı'da üretilmektedir. Tabii, bütün dünyada herkesin bildiği gibi, dünyanın en güzel kayısıları da Malatya'da üretilmekte. Malatya'da 10 milyon kayısı ağacından yaklaşık 350 bin ton yaş, 110 bin ton kuru kayısı elde edilmektedir. Hem Türkiye'nin hem dünyanın kuru kayısı üretiminin tamamına yakınını Malatya karşılamaktadır. Yani Malatya kayısı üretiminde hem Türkiye hem de dünya için çok önemli bir yere sahiptir.
Bu kadar önemli bir ürünü üreten çiftçilerimiz maalesef emeklerinin karşılığını almamaktadırlar. Ben iki buçuk yıldan beri kayısının sorunlarını, çözüm önerilerini her fırsatta dile getiriyorum. Kulağının üzerine yatanlar duysun, kıllarını kıpırdatmayanların yüzü kızarsın diye bıkmadan, usanmadan Malatyalının kayısısını anlatıyorum, Malatya'nın ekmeğini anlatıyorum. Ama maalesef, Hükûmet kayısının sorunlarını bugüne kadar hep duymazdan geldi, körleri, sağırları oynadı.
Bugün konuşacağım konu, bütün Türkiye'nin etkilendiği doğal afet. Malatya Malatya olalı böyle bir afet görmedi. 29-30-31 Mart tarihlerinde Malatya dondu, kayısı dondu, kiraz dondu, ceviz dondu, elma dondu, üzüm dondu yani Malatyalıların hayatı dondu, umutları dondu. Bu don felaketi Malatyalıların geleceğini dondurdu çünkü donan sadece üretici olmadı; esnaf dondu, şoför dondu, öğrenci dondu. Değerli milletvekilleri, gençler dondu, çocuklarımız dondu.
Malatyalı don ve dolu afetiyle ilk kez karşılaşmıyor. Daha önce de bu afetler bazen bölgesel olurdu, bazen sadece ürünün bir kısmını vururdu; bazen sadece kayısı etkilenirdi, bazen sadece başka meyveler etkilenirdi. Ama bu yılki afet, maalesef, bütün ürünlerimizi, domura gelen bütün ürünlerimizi yok etti, yandı hepsi. Bu olayı dikkatinizi çekmek için size şöyle anlatmak isterim: Belki bu yıl Malatyalılar size hediyelik kayısı bile ikram edemeyecek.
Değerli arkadaşlar, Malatya'da tarım ürünleri yandı, hayvancılık zaten AKP'nin uyguladığı politikalar neticesinde yok edildi, yok oldu. Artık küçük üretici hayvancılık yapamaz durumda.
Peki, Malatyalı ne yapacak, nasıl yaşayacak? Maalesef, üreticinin herkese borcu var, borcu olmayan üretici yok. Kimisi eşinden, kimisi dostundan, kimisi bankadan aldığı krediyle yaşıyor, ayakta kalmaya çalışıyor. Bu nedenle üreticilerin birçoğu TARSİM'e ürünlerini sigorta yaptırmakta zorlanıyor. Banka borcuna boğulmuş, eşine dostuna borçlanmış üreticiler şartlar zor olduğu, primler pahalı ve geri ödemesi sıkıntılı olduğu için TARSİM'den uzak duruyor. Bu yüzden, Malatya'daki üreticilerin yüzde 45'ine yakını TARSİM'e başvurdu, diğeri TARSİM'e başvurmadı.
Değerli arkadaşlar, tekrar belirtmek isterim ki don olayı sadece kayısı üreticilerini etkilemedi, don olayı domura gelen bütün ürünleri vurdu. Bu nedenle, devlet Malatyalının düştüğü çaresizliği görmek zorundadır, devlet Malatyalının düştüğü bu duruma çare bulmalıdır. Her şeyden önce, derhâl afet kapsamına alınmalıdır. Tabii, afet kapsamına alınırken de bu Afet Kanunu değiştirilmelidir. TARSİM'e sigorta yapılıp yapılmadığına bakılmadan dönüm başına ödeme yapılmalıdır. ÇKS'ye kayıtlı herkese dönüm başına ödeme yapılmalıdır. Devletten yeni bir şey istemiyoruz. Bunun Türkiye'de örneği var, bu Malatya'ya mahsus bir şey değil. Daha seçimden önce, daha bir ay önce fındıkta gördük; afet olmadığı hâlde, AKP seçim öncesi fındığa 170 TL ödeme yaptı. Aynısını kayısı için de istiyoruz. Malatyalının dertlerine çözüm bulması için devletten bunu istiyoruz çünkü yüz yıldan beri, yüzyıllardan beri Malatyalı hep üretti, devletin kesesine, kasasına her yıl 300 milyon doların üzerinde para koydu. Bu sefer başımıza bir felâket geldi, bu felâkette devletin Malatyalı üreticiye sahip çıkmasını bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz günlerde Tarım Bakanı burada borçların ertelenebileceğini söyledi. Bu yetmez değerli milletvekilleri, borçların ertelenmesi yetmez çünkü sadece o yılın borçları erteleniyor. Malatyalı zaten yıllardan beri borçlu, yıllardan beri Malatyalı birçok çiftçinin devletle ilişkisi icra kâğıtlarıyla. O nedenle, Malatyalının uykusuz kalmasını engellemez borçlarını ertelemek. Bunun için ne yapmak lazım? Bir: Geçmiş yıllara ait borçlar silinebilirse silinsin ki bu Malatyalı için çok büyük bir para değil, geçtiğimiz 17 Aralık sonrasında yaşanan olayları gördüğümüzde bu borçların silinmesinin ne kadar küçük bir miktar olduğunu görebiliriz.
Biz her zaman övünüyoruz Malatya'nın kayısısının güzelliğiyle, kayısının önemiyle. Bu nedenle zaman geçirmeden, Malatyalıları daha fazla uykusuz bırakmadan -burada rica ediyorum, Meclisten de rica ediyorum- Malatyalı kayısı üreticisinin ve diğer üreticilerin dertlerine çözüm bulmanızı sizden rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii, bir de elektrik meselesi var. Malatyalının hiç memnun olmadığı, yel estikçe kesilen, buzdolabının, televizyonunun yandığı bir elektrik meselesi var. Elektriğin tek ciddi olduğu konu borç toplama konusu. Elektrikte herkesin önüne, özellikle tarımsal üretim yapan herkesin evine icra gidiyor, mutlaka bu elektrik borçları da ertelenmelidir.
Değerli arkadaşlar, övünüyoruz, anlatıyoruz, kayısı Malatya demek diyoruz ama hâlâ, maalesef, on iki yıldan beri AKP iktidarda olmasına rağmen Malatyalının kayısıda ve diğer tarım ürünlerinde sulama problemi çözülebilmiş değil. Bakın, çarpıcı bir örnek vermek istiyorum: Malatyalı bostan eker, domatesini, salatalığını, biberini bostandan elde eder ama Malatyalı üretici birçok bölgede, maalesef, üzülerek söylüyorum, artık domatesini, salatalığını Malatyalı, manavdan alıyor, Malatyalı kendi üretemiyor. Bunun iki nedeni var: Sulama konusunda, hem kayısı sulama konusunda hem de sebze sulama konusunda maalesef hiçbir yatırım yapılmıyor.
Değerli arkadaşlar, Malatyalıyı, üreten Malatyalıyı manava muhtaç edenleri yüce Meclise havale ediyorum ve Malatyalıyı bu duruma düşürenler utansın diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)