| Konu: | TOPRAK KORUMA VE ARAZİ KULLANIMI KANUNU VE TÜRK MEDENİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TASARI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 30.04.2014 |
MÜNİR KUTLUATA (Sakarya) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, şunun için söz alma ihtiyacı duydum: Bu tarımla ilgili düzenlemeler... Düzenleme geneli itibarıyla her zaman çok önemli, Türkiye'nin de en büyük meselesi malumunuz olduğu üzere ölçek ekonomisi, ölçek meselesi ve tarım işletmelerimize küçük işletme bile diyemiyor olmamız, bunların cüce işletmeler hâline gelmesi. Burası çok doğru. Böyle bir düzenlemeye ihtiyaç vardı ancak bu düzenlemenin kamuoyuna mal edilerek, herkes tarafından tartışılarak, esas olması gerekenin özünün anlaşılarak getirilmesinde büyük yarar vardı. Ben daha önce Bakanlıktan "Her köy bir şirket, her alan bir şirket." gibi birtakım açıklamalar da duymuştum. O bakımdan, bu konuda sizin ağzınızdan Hükûmet adına bir açıklama yapılmasında, bir garanti verilmesinde fayda olduğunu düşünüyorum.
Bir de optimal büyüklüğe ulaşmış olacak tarım işletmelerimizin mülkiyetinin muhafazası konusunda bir tedbiriniz var mı? Yani daha önce 300 dönüm, 600 dönüm gibi artırılmış miktarların yabancı sermayeye kolayca satılmasının önü açıldıktan sonra, Türk tarımının büyük borçlar içine girdiği bir ortamda, köylünün arazisini satmaktan başka borcunu ödeme yolunun kalmadığı bir ortamda, bunu belirli kişilerin üzerinde toplayıp kardeşlerin ve fertlerin bir kısmını tarım dışına alırken yeni istihdam alanları gösterememek gibi bir problem bir yana, diğer taraftan bu elinde kalan kardeşin işletmesini muhafaza etmesi konusunda bir tedbirimiz var mı? Yani "bölünemez"i kanun hükmü hâline getirirken, "Bir araya toplanır." meselesini kanun hükmü hâline getirirken, "Bunlar yabancılara satılamaz." meselesini de bir kanun hükmü hâline getirmemenin anlamı nedir? Bunu anlamak gerekir veya sizin bunu açıklamanız gerekiyor.
Dolayısıyla, bu yasanın yararlı olup olmayacağı, Türk tarımındaki dağınıklığı gidermeye yarayıp yaramayacağı meselesini, nihayeti itibarıyla Türkiye'de bütün işletmelerin ve varlıkların yabancılara satılabilir hâle geldiği bir ortamda tarım topraklarının yabancıların eline geçmemesini yani ileride Türk tarımını Türk çiftçilerinin veya Türk işletme sahiplerinin yapacağına dair bir garantiyi bu topluluğun önüne koymamız gerekiyor.
Bir başka nokta: "Fert başına tarımda millî gelir 3.650 dolar, bunu 4 katına çıkarmak gibi bir hedefimiz var." dediniz, bu da güzel. 4 katına çıkarırsanız, demek ki 14 bin doların üzerinde bir rakam ediyor. 5 kişilik bir aile düşünürsek... Öyle alacağız değil mi efendim? Köylü olduğu için 5 kişilik bir aile alalım, 70 bin doların üzerinde bir rakam. Bu, güzel bir rakam ama 4 kardeşten birine bu rakamı toplayıp diğer 3'ünün eksik de olsa 3.650 dolar kişi başı gelir elde ederken, tarım da bizim gizli işsizlik alanımız, merkezimiz iken yani fakiri fukarayı barındıran yer tarım olduğuna göre diğer kişilerin gelirlerinin ne olacağına dair, bunların hangi alanlara kaydırılması düşünülerek bu devirlerin kolaylaştırılacağına dair çalışmalarınız var mı?
Dolayısıyla, bunların ortada olmaması sebebiyle diyorum ki böyle ciddi bir düzenlemenin kamuoyuna önceden duyurulup, mal edilip hem çiftçiler tarafından hem tarım örgütleri tarafından hem üniversiteler tarafından, iktisatçılar tarafından, tarım uzmanları tarafından bunların tartışılması ve kamuoyunda belirli bir noktaya ulaşılması gerekirdi ki biz burada verimli bir kanunu çıkarabilelim. Siz "Böyle düşündük, böyle arzu ettik." dediniz getirdiniz. Haklı olarak da arkadaşlarımız diyorlar ki: "On iki sene geçti, tekrar..." Hiç değilse on iki senede bu tartıştırılmış olsaydı bugün daha etkili bir sonuca ulaşılırdı diye düşünüyorum.
Bu noktalara dikkatinizi çekmek istedim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)