| Konu: | (9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGESİ'NİN, (9/3), (9/4), (9/5) VE (9/6) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGELERİYLE SIRASININ DEĞİŞTİRİLEREK ÖNE ALINMASININ VE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ESKİ BAKANI ERDOĞAN BAYRAKTAR HAKKINDAKİ TAKİPSİZLİK KARARI NEDENİYLE (9/8) ESAS NUMARALI MECLİS SORUŞTURMASI ÖNERGESİ'NİN GERİ ÇEKİLMESİNİN İÇ TÜZÜK HÜKÜMLERİNE UYGUN OLUP OLMADIĞI HAKKINDA |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 05.05.2014 |
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, biraz dikkatinizi buraya lütfen... (AK PARTİ ve MHP sıralarından gürültüler) Sonra sohbet edersiniz Sayın Canikli.
Bakın, burada hem iktidar 4 bakan hakkında toplu soruşturma önergesi vererek müthiş bir hata yapıyor çünkü konular ayrı, fiil ayrı, irtibat ayrı, dosyalar ayrı. Şimdi, siz Mecliste gizli oy kullanacak milletvekilinin vicdanına seslenirken, 4 bakanla ilgili, belki her birisiyle ayrı ayrı oy kullanacaklar. Yani sizin işinize gelince dörtlü önerge verirsiniz; tek komisyon kurulsun... Ya hep ya hiç gibi bir duruma düşüyorsunuz.
Bakın, o kadar uzağa gitmeye gerek yok, kütüphane burada, dersinizi çalışır gelirsiniz. Size de söylüyorum, CHP'ye de söyleyeceğim. Siz geçmişte bu kürsüde. Tabii, koalisyon dönemi olduğu için MHP'yi de bu tartışmalar açısından konuşacağım. 3 tane bakan var aynı belgeyi imzalıyor, geliyor burada koalisyon döneminde -buradaki görüşmelerde- rapor okunuyor, oylama yapılıyor, Yüce Divana sevk kararı çıkmıyor. Sonra, 2003'te AK PARTİ veriyor, bir de CHP veriyor. 3 tane bakan aynı belgeyi imzalamış, birini tereyağından kıl çeker gibi ayırıyorsunuz, yanınızda birisi; diğer ikisi hakkında Yüce Divana sevk kararı çıkıyor. Geçmişte bu yaşandı. Şimdi, bunu kendinize yapıyorsunuz, kendi bakanınıza yapıyorsunuz. Ya, takipsizlik kararı almış, şimdi, savcılık denen bir olay var, polisten başlar hazırlık tahkikatı, gelir fezlekeyle savcının önüne. Savcı da Meclise gönderir, der ki: "Anayasa 100'e göre izin ver. İzin ver de ben Yüce Divanda bunu yargılayayım." Yüce Divanla da aranız iyi değil, son durumu da biliyoruz; Yüce Divana bu arada, bu atmosferde gitmek hiç de iyi değil, yalnız bunu öteliyorsunuz. Bakın, Anayasa'nın 100'üncü maddesinin son paragrafı demiyor mu "Meclis gruplarında bu Yüce Divan fezlekeleriyle ilgili görüşme yapılmaz" diye? Maşallah, bütün milletvekilleri kahvaltıda görüşüyorsunuz. Siz de yapıyorsunuz, muhalefet de yapıyor.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne görüşüyoruz? Ne görüştüğümüzü biliyor musun?
HASİP KAPLAN (Devamla) - Kahvaltıyı niçin yaptınız? Bugün kahvaltıyı niçin yaptınız?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne görüştüğümüzü biliyor musun?
HASİP KAPLAN (Devamla) - Hadi hadi, kahvaltıyı sırf bunu konuşmak için yaptınız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ne görüştüğümüzü nereden biliyorsun? Herkes her şeyi biliyor!
HASİP KAPLAN (Devamla) - Anayasa'yı çiğniyorsunuz, İç Tüzük'ü çiğniyorsunuz, arkadaşlarınızı çiğniyorsunuz, doğru yapmıyorsunuz; bu bir.
İkincisi, ana muhalefete gelince, kardeşim diyorsunuz ki "İlla ayrı ayrı olsun." Ya, geçmişte siz de ikişer ikişer vermişsiniz ha; Mesut Yılmaz, Güneş Taner, Cumhur Ersümer, diğeri, ikişer ikişer vermişsiniz, burada da görüşülmüş, kararı da çıkmış.
Koalisyon ortağı o zaman, 2000-2001. MHP'den arkadaşım çıkıyor, diyor ki: "Biz Hasip Kaplan'ın dediğine katılmıyoruz, takipsizlik kararı verilemez." Vermişler kardeşim, vermişler. Takipsizlik kararı, ceza muhakemesinde kişinin lehine olduğu zaman ifade almaya gerek yok, izne gerek yok, istediği zaman verir savcılar veya fezlekesini geri çeker. Ama bütün mesele o değil, Ferrari hızında gidiyor her şey, 2 Mayısta takipsizlik kararı verdi, araya cumartesi pazar girdi, gelemedi buraya kadar, gelse burada fezleke geri gidecek. O zaman ne olacak? AK PARTİ'nin verdiği 4'lü grup önerisi düşecek. Çekmek zorunda, çekmezse kolektif ceza sorumluluğuna gidiyorsunuz. Bu Orta Çağ'da kaldı. Uyarıyorum, hukuk değil bunun adı, kendi arkadaşlarınızı yakarsınız, bırakın vicdanını arkadaşlarınızın, bu Meclisi... Bu sonuçta izindir, kimse kimseyi yargılamıyor.
CHP'ye gelince: "Olmaz kardeşim, tek komisyon olmaz." Bal gibi yapmışsınız, geçmişte ikişer ikişer önerge vermişsiniz, tek komisyon yapmışsınız, hatta Kılıçdaroğlu konuşmuş, Engin Altay konuşmuş. Sayayım mı daha? O dönemde Bekir Bozdağ konuşmuş, Bülent Arınç konuşmuş. Ben konuşmamda onların ne konuştuğunu anlatacağım. Öyle es geçmek yok, bugünü atlatabilirsiniz. Koalisyon dönemi arkadaşlarını korudu, CHP, AK PARTİ döneminde, geldi, bir sene sonra hepsinin Yüce Divan sevki çıktı. Yani bu durum yarın AK PARTİ'nin başına da gelir.
Burada derseniz "Bunlar kesin mesin değil.", yarın gün olur devran döner ve size döner, bir başka iktidar gelir, sizin hakkınızda da aynısını yapar. Böyle bir duruma kimsenin düşmesini istemem.
OKTAY VURAL (İzmir) - Zaten öyle olacak.
HASİP KAPLAN (Devamla) - Biz burada doğru karar verin diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASİP KAPLAN (Devamla) - Bizim imzamız yok, 55 imzamız olsaydı size "Nasıl fezleke verilir"i öğretirdik, fezleke dersi verirdik size, soruşturma önergesi dersi verirdik. Neyse, ona konuşmamda devam ederim.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)