| Konu: | EKONOMİ ESKİ BAKANI MEHMET ZAFER ÇAĞLAYAN HAKKINDA BİR MECLİS SORUŞTURMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN (9/3) ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 05.05.2014 |
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, akşamın ilerleyen bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Maalesef, yine, kamuoyundan kaçırılan başka bir oturumdayız.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Hepsi yayında.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Sayın Canikli çok uğraştı, çabaladı ama milletin aklıyla alay etmenin anlamı yoktur...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Samanyolu falan hepsi canlı yayında ya.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - ...sizden biz alıştık, siz beş yıllık kalkınma planını dahi pazartesi görüştünüz ya, beş yıllık kalkınma planını dahi. Utandığınız bir şey olursa, sıkılacak bir şey olursa "Aman millet duymasın!" diyorsunuz ama burada...
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Mehmet Bey, herkes izliyor, izlemek isteyen izliyor.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Bu normaldir, suçluluk psikolojisi içerisinde bunları mümkün mertebe kapatmak, "Herkes duymasın, uğraşmayalım." demekten daha doğal bir şey olamaz. Bunu anlayışla karşılıyoruz yani kabul etmiyoruz ama bu suçluluk psikolojisinden kaynaklandığını da biliyoruz. Gerçi siz de aslında az önce kabul etmiş olduğunuz komisyon kurulması kararıyla beraber kısmen bu iddiaların ciddi olduğunu kabul etmiş oldunuz ama az önce Sayın Canikli'nin imasından ortaya çıktı ki bunlar hemen bu komisyon aracılığıyla oylanacak, aklanacak zannediyorsunuz.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Mehmet Bey, "Komisyonu yönlendirmeyin." diyorum ben. Böyle bir şey söylemiyorum ben. "Böyle karar verirse doğrudur, böyle karar verirse yanlıştır." olmaz öyle.
OKTAY VURAL (İzmir) - Niye? Sabah kahvaltıda ne konuştunuz?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sen Sayıştayı yönlendiriyorsun.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, burası maalesef aklama partisi oldu artık, aklama partisi bu sefer burada komisyondaki çoğunluğunu sağlayarak aklayamayacak. Lütfen kimsenin aklıyla dalga geçmeyin, millet bunu yutmuyor.
Burada kalkıp bir hakaret oldu diye muhalefete mensup milletvekiline kınama cezası verirken -Sayın Yakut burada, şahittir; o, kürsüde oturuyordu- üç oturumluk cezayı önerdiği zaman eller kalktı ve bir grup disiplini içerisinde -tebrik ediyorum sizi- bunu dahi akladınız ama burada bu alacağınız karar, komisyonda çoğunluğunuza güvenerek alacağınız karar o bakanları aklamayacaktır. Gerçek aklama yeri varsa o zaman burada yaptığınız delikanlılığı hep beraber kaldıralım, komisyon kararından sonra oylayalım. O zaman görelim bakalım Yüce Divandan aklanabiliyor mu.
Dolayısıyla, şimdi...
RECEP ÖZEL (Isparta) - Önergeyi konuş, önergeyi ya. O zamanki komisyonun yapacağı işi konuşmayalım.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Önergeye geçiyorum ama Sayın Canikli'nin dediği gibi biz burada bu önergenin içerisinde ne fezlekeye ne eklerine ulaşamadık.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Komisyon ulaşacak, merak etme.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Ben, şimdi, gece çok düşündüm, ne konuşacağım, ne geldi, sordum, Meclis Başkanlığına dilekçeler verdik, Sayın Vural başlarken hatırlattı, çok fazla düşündüğüm için dalıp gitmişim. Bir rüya gördüm, kan ter içerisinde uyandım. Önüme bir sürü sorular sordular, bir sınava tabi tutulmuş gibiyim; çoktan seçmeli var, doldurmalı var. Şaşırdım, panik içerisindeyim, böyle de sanki çok önemli bir sınav içindeymişim gibi telaşeyle baktım. Dediler ki: "Hızlıca, film gibi önünden geçireceğiz. Burada ne görürsen onları söyleyebilirsin." Baktım ama kalkar kalmaz hemen aklımda kalanları yazdım. Ben bunların çoğuna cevap veremedim hakikaten. Şimdi bunların bir kısmını sizlere soracağım, belki sizler de yardımcı olursanız hem ben buradan geçmiş olacağım...
Örneğin, burada...
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ya, rüyanda mı gördün bunu?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Rüyamda gördüklerimden aklımda kalanı söylüyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Allah Allah!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Çözemedim, belki siz yardımcı olursunuz Sayın Kacır!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Not alacağım, yavaş söyle!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Mesela, az önce Sayın Ali Özgündüz söylerken Sayın Bakanın açıklamasından bahsetti "hayalî ihracat ile altın ihracatından bahsedenler" diye. Şimdi, şöyle bir soru vardı; diyor ki: "Buradaki hayalî altın ihracatını savunmanın karşılığı nedir?" Altta yazıyor: "1 milyon, 2 milyon, 3 milyon, 4 milyon euro." Çok hızlı geçtiği için ben tarayamadım. Yani az önce 2 milyon mu demişti Ali Bey?
İLHAN DEMİRÖZ (Bursa) - Evet.
OKTAY VURAL (İzmir) - 2 milyon...
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, hemen ertesi gün hesabına geçmiş, iddialar böyle, bilmiyorum. Acaba hangisidir diyorum?
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Yani, rüyanda gördün!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Öbür tarafta şöyle bir soru daha var, diyor ki: "Hayalî altın ihracatı tehlikeye girince çok pahalı olan gıda ve ilaç ihracatı transit ticareti üzerinden bu işlemi yapmayı hangi cin fikir akıl etmiştir?" Yazıyor altında: "Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan..." Alta doğru yazmış. Şimdi yine baktım, acaba "Hepsi" şıkkı var mı diye, onu da göremedim. Sonra baktım, aralarda açıklamalara baktım, resmî olarak bugün Süleyman Aslan'ın icadıymış. Yani, transit ticaret olunca daha pahalı fatura kesebiliyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) - Çete, çete ya! Paralel çete!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Başka bir soru daha geçti burada. Şimdi, hakikaten, birçok soru var. En çok merak ettiklerimden biri buydu, biraz ipucu buldum ama. Şöyle bir mesaj geçmiş: "18 kapalı, 11'e geç ne demek?"
"A) 18 no.lu yolda inşaat var, 11 no.lu yoldan git.
B) 18 no.lu telsiz frekansından 11'e geç.
C) Sonu 18'le biten telefondan 11'le bitene geç, dinlemeye takılmayalım."
D şıkkı hiç aklımıza gelmedi, ne diyor: "D) 18 no.da işlenmiş 2 telefondan 11 no.da işlenmiş diğer 2 telefona geç."
OKTAY VURAL (İzmir) - Şifreli!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani, sonra baktım, hakikaten garip. "Bütün telefonlar bakanlar arasında şifrelenmiş." diyor, bunu da anlayamadım yani rüyada böyle ter içerisindeydim. Yine baktım, altından acaba buna neden geçildi diye düşündük.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Akşam ne yedin de yattın sen ya?
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Vallahi hep bunu düşündüm, ne konuşacağım bugün diye hep stres oldum, onun için oldu.
Baktım, acaba neden geçmişler dedim. Meğer, altın ihracatına Amerika ambargoyu koyup Halk Bankasına da ihtarı çekince bunlar yeni fikir bulmuşlar, gıda ve ilaca geçmişler. Yani, gerçekten inanamadım, hâlâ inanamadım ama esas soru burada.
OKTAY VURAL (İzmir) - Konvertibl rüşvetçi bunlar!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Şimdi, bizde bir tane denizci var, sizde de var mı bilmiyorum. Sağ olsun Ali Torlak Bey... Ali Bey, ben merak ediyorum, 5 bin tonluk bir gemiye 150 bin tonluk bir fatura nasıl gönderilir, denizcilik kuralları içerisinde bu mümkün müdür? Bu da bir soruydu, bunu cevaplayamadım, sizlere bırakıyorum. Ali Bey'in şahitliğinde, mümkünse, bilemiyorum, 5 bin tonluk bir gemiye 150 bin tonluk malı nasıl yüklediler, onu da anlayamadım.
OKTAY VURAL (İzmir) - Alkışlamak lazım, fazla ihracat yapmışlar. İhracat rekoru bu.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Yani en çok çuvalladıklarımdan bir tanesi buydu. Sonra sordum, sahte konşimento düzenlenerek oluyormuş, "5 bin"in yerine "150 bin" yazıyormuşsunuz. "Konşimentoda 150 yazdığı zaman önemli değil." diyorlar, kontrol eden de yok. Hakikaten, değerli arkadaşlar, buralarda, bakıyoruz ama...
Başka bir soru daha var. Bitireceğim, sorularım yani bana yardımcı olabileceğinizi... Artık herhâlde birkaçını arkadaşlar cevapladı. Diyor ki: "Bu işlerin kolaylaştırılması karşılığında Rıza Sarraf'tan alınan komisyon kaçtır?"
A) Binde 2
B) Binde 3
C) Binde 4
D) Binde 5 (MHP sıralarından "D şıkkı" sesleri)
Nasıl D şıkkı? 9 tane iş var; Süleyman Aslan'ınki var, Zafer Çağlayan'ınki var, bir öbür işten var, bir bu işten var. İşler karışınca yüzde 5'ten 4'e düşmüş, 3'e düşmüş.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hepsini rüyanda gördün ha!
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Filmde bir sürü şey geçince benim kafam karıştı. Şimdi, hangisi acaba hangisiydi, bilemedim ki. "3'le 5 arasında" diyor. 4 olmuş, 5 olmuş.
OKTAY VURAL (İzmir) - Üzümünü yiyorlar, bağını sormuyorlar, boşver.
MEHMET GÜNAL (Devamla) - Hakikaten şimdi... Sonra düşündüm. Şimdi diyorum ki hani, bu yarışma vardı, joker hakkı kullanıyorlar. Dedim: Bir arkadaşı arasam sorsam. Hadi burada Ali Torlak'a sorduk. Yani, bu komisyon işini de herkes bilmez. Acaba dedim, seyirciye mi sorsak joker hakkımızı kullanıp, kaçtır yani bir şekilde bulmam lazım. Vallahi, yoksa sınavdan kalacağım. Sonra baktım. Aklımdan bir an oran geçmedi ama toplam 38 milyon euro muydu, miktar geçti. "O da doğru olmaz, biz komisyon oranını soruyoruz." dediler. Vallahi, böyle kan ter içerisinde rüyadan uyandım, soruların hepsini hatırlamıyorum ama o anda dedim ki: Ya, bu nasıl bir şeydir? Kendi kendime bunları düşünüyorum. O ara rüyanın sonuna doğru uyandığım aşamayı hatırlıyorum arkadaşlar. Ak saçlı, ak sakallı, nur yüzlü bir ihtiyar yaklaştı: "Evlat, kafan çok karışmış görünüyor, öyle mi?" dedi. "Evet dede." dedim. "Niye?" dedi. "Vallahi, neden bu rüşveti verenler ve alanlar serbest bırakıldı ama öbür tarafta mal varlıklarından tedbir de kaldırıldı? Bu tarafa bakıyorsunuz, hâkimler, savcıların hepsiyle ilgili HSYK karar almış. Doğru dede, vallahi bunu düşünüyorum." dedim Yani, aklım ermiyor, bir tarafta bunları yargılıyorsunuz... "Peki, başka ne oldu?" dedi, "Vallahi bunu düşünüyordum ama bir taraftan buna benzer başka tezatlar var, ben kaç gündür bunu düşünüyorum: Bir tarafta Engin Alan içeride, öbür tarafta Sebahat Tuncel dışarıda, KCK'lıların hepsi serbest kaldı. Buna da aklım ermiyor." dedim. Yani, bu nasıl bir şeydir: Bütün muvazzaf subaylar içeride, mücadele edenler içeride, bunlar burada. Efendim, suçlanan bakanların hepsi içeride, koçlar gibi de savunma yapıyorlar; onların savunma hakkı dahi yok -az önce burada sayın bakanlarımız diyordu biz burada konuşuyoruz diye- onların hiçbirisi doğru dürüst savunma yapamadı. "Efendim, ben dört buçuk aydır sürünüyorum, azap çekiyorum." diyor; dört buçuk senedir sürünenler ne olacak?
Yani, maalesef, bunları söyledikten sonra dedem dedi ki: "Evlat, bu bir fetret devridir. Bu kadar da fazla canını sıkma, Türk milleti büyük millettir, bunu da aşacaktır. İnşallah adalet geç de olsa tecelli edecektir, Allah'ın izniyle bunlar da Yüce Divan da hesap verecektir." Allah'tan o anda uyanmışım. İnşallah, ben de "Amin, amin, amin." diyorum, Yüce Divanda yargılansınlar. (MHP sıralarından alkışlar)